Bir zorba diktatörün daha heykellerinin devrildiğini bizlere gösteren Allah-u Teâlâ’ya hamdolsun.
Gözü yaşlı masum bir çocuk ne olduğunu anlamaya çalışarak ceset torbasının açık kalan yerinden annesine son bir kez daha bakıyor...
Dünya zalimlerin tutuşturduğu ve mazlumları yakıp kavuran bir ateş çemberinin içindedir.
İnsanların hayatlarında dönem dönem derin izler bırakan, büyük kırılmalar ve tamirinin imkânsız olduğu düşünülen süreçler yaşanabilir.
Şu kısacık dünya hayatımızda elimizde kalmayacak şeyler uğruna gayret sarf edip bedeller öderiz.
İnsanları anlamanın yolu onların içinde yaşadıkları ekonomik ve siyasi sistemleri anlamaktan geçmektedir.
“İsrailli” bir gazeteci olan Edy Cohen, Müslümanlarla alay eden bir tweetinde şöyle yazmış: “Ey Müslümanlar! Durumunuz içler acısı.
Toplumumuz irili ufaklı birçok müesseseden oluşmaktadır.
Bayramlar, dinleri ve toplumları diğer din ve toplumlardan ayıran en özel günlerdendir.
Uzaktan da olsa bir eğitim-öğretim yılının sonuna geldik.
Toplumların, ümmetlerin kendisine uydukları, arkasından gittikleri önderleri, yöneticileri vardır. İslam’da bu kavram “imam” olarak geçmektedir ve otoriteyi temsil eder.
“Herkes korkar evlat, ama seni korkak ya da cesur yapan o korkuya verdiğin tepkidir.”
İnsanlık tarihi, insanın bireysel ve toplumsal hayatını kuşatan sistem arayışlarıyla doludur.
Medya, kamuoyu oluşturmak ve gündem belirlemek konusunda en etkili araçtır.
Herşey Allah’ın (svt) belirlediği yolda yürümekte, O’nun (svt) emirleri doğrultusunda hareket etmektedir.
Allah Subhanehu ve Teâlâ, yeryüzünü insanın emrine vermiş, Hz. Âdem (as) ve neslini yeryüzünü imar etmek ve Allah’ın (svt) hükümlerini tatbik etmek üzere halife olarak yaratmıştır.
Dünya yaratıldığından beri yeryüzündeki tüm savaşlar iki taraf arasında gerçekleşmiştir: Hak ve bâtıl…
Başlayan pandemi süreciyle birlikte “normalleşme” kavramını sıkça duyar olduk.
15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra Türkiye’nin milli bayramlarına bir bayram daha eklendi
İlişkilerin sağlam bir zemine oturtulması ve devam ettirilmesinde çok önemli bir unsur vardır.
Hayat ve ölüm birbirinin zıddı iki durumdur. Dünya hayatı doğumla başlar, ölümle sonlanır.
Sosyal bir varlık olan insan, toplumun diğer fertleriyle devamlı iletişim ve etkileşim halindedir.
Toplum halinde yaşama mecburiyetinde olan insanların türlü kargaşalardan, ifsatlardan kurtulmaları için düzene, âdil bir otoriteye ve itaat etmeye zaruriyetleri vardır
Buz gibi soğuk havaları iliklerimize kadar hissettiğimiz şu günlerde iliklerimize kadar işleyen bir şey daha var ki o da cep yakan faturalardır.
Müslümanlar Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın emrettiği oruç ibadetini hakkıyla yerine getirip sevabını elde etme ümidiyle heyecanla beklemekteler.
İnsanlar arası ilişkilerde düşüncenin uyuşması, samimiyet, güven ve sevgiden kaynaklı ya da buğz ve kin kaynaklı bağlar oluşmaktadır.
Son zamanlarda sosyal medya üzerinden İslâm’a yapılan hakaretlere ve çirkin yorumlara şahit olmaktayız.
İçinde yaşadığımız zaman diliminde İslami değerlerin toplum hayatından günden güne silikleştiğine ve bunların yerini bâtıl değerlerin almaya başladığını görüyoruz.
Biz insanlar sosyal birer varlık olmamız hasebiyle insanlarla devamlı iletişim halindeyiz.
Bilindiği üzere LBGT yanlılığı gündemimizden hiç eksik olmamaktadır.
Bugün Müslümanlar birçok ahir zaman fitnesiyle karşı karşıya kalmış durumdalar.
Yaklaşan miladi yıl sonu dolayısıyla ülkemizde de yeni yıl hazırlıkları artmış durumdadır.
Yaşadığımız deprem afetiyle birçoğumuzun sahip olduğu, önem verdiği, büyük anlamlar yüklediği değerler ve gerçekler yeniden sorgulanır olmuştur ve umulur ki bu sorgulama insanı hakikate ulaştıracaktır.
Bugün insanlarda hep bir “hakkını arama, hak talep etme” gibi problemlerin olduğunu görmekteyiz.
İnsan, unutkan bir varlıktır. Unutkanlığa maruz kalmak, insanın zayıflık ve acizlik yönlerinden birisidir.
Türkiye 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde ilk turu geride bıraktı.
Ahlâksızlığın yaygınlaşması... Kadın-erkek ilişkilerinin bozulması... Türk lirasının dolar karşısında erimesi ve enflasyonun çok yüksek olması...
Şairin “Bize bir nazar oldu, Cumamız Pazar oldu, ne olduysa bize hep azar azar oldu.” mısraları toplumsal değerlerimizin değişimini özetler niteliktedir.
Arkadaşlarıyla eğlenirken sıcaktan bunalan genç biraz serinlemek için girdiği derede akıntıya kapılarak boğuluyor...
Hakikati hatırlatıp onları rahatsız ettiklerinden sanırım kâfirlerin İslâm’a ve Müslümanlara yönelik saldırıları gün geçtikçe artıyor.
“Ben tek başıma zaten neyi değiştirebilirim ki, diyerek hiçbir şey yapmamak kadar büyük bir yanlış yoktur.” demiş bir yazar.
Şüphesiz ki Filistin’de yaşananlar dünya genelinde ve Müslümanlar özelinde birçok hakikati gün yüzüne çıkarmıştır.
Tıpkı insanlar gibi devletlerin ve rejimlerin de ömürleri vardır. Tarihsel süreç incelendiğinde birçok devletin kurulup yıkıldığını görürüz.
İslam Ümmeti, devleti var olduğu asırlar boyunca hakları gasp edilen, mustazaf duruma düşen mazlumların hamisi olmuş, ne pahasına olursa olsun zalimin karşısında durmuştur.
Geçtiğimiz günlerde ülkemizde yaşanan olaylar toplumsal olarak geldiğimiz noktayı bizlere bir kez daha gösterdi.
Cumhuriyetin eğitim sisteminden geçmiş her kişiye empoze edilmeye çalışılmıştır ki “batılılaşmak” ilericiliktir, medeniyettir.
Seçim kimi zaman gitmek istediğimiz yere hangi yoldan gideceğimize karar verirken ki seçimdir, kimi zaman neleri yiyip yemeyeceğimize dair ki seçimdir, kimi zaman da hayatımızın gidişatını, ailemizi ya da toplumu etkileyecek tarzdaki seçimdir.
Şüphesiz Filistinli Müslümanların dünyaya öğrettiği imanî meselelerden biri de sabırdır. Topraklarının işgal edilmesinden bu yana ve özellikle yedi aydır devam eden şiddetli katliamlara rağmen onlardaki sabır tüm dünyaya örnek olmuştur.