Hindistan ve Pakistan, acil ateşkes konusunda anlaştı

Köklü-Değişim,Pakistan-Hindistan-Ateşkes-.jpg

ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya hesabı Truth Social üzerinden yayımladığı mesajda Hindistan ve Pakistan arasında ateşkes anlaşmasına varıldığını duyurdu.

Trump yaptığı açıklamada, Hindistan ve Pakistan’ın ABD arabuluculuğunda ‘tam ve hemen’ ateşkes konusunda anlaştıklarını duyurduğu mesajında şu detaylara yer verdi: 

**“Amerika Birleşik Devletleri'nin arabuluculuğunda uzun bir gece süren görüşmelerin ardından, Hindistan ve Pakistan'ın tam ve hemen ateşkes konusunda anlaştıklarını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum. Her iki ülkeyi de sağduyu ve üst akıllarını kullandıkları için tebrik ederim. Bu konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim!”**

Pakistan hükümeti, 22 Nisan'da Hindistan'ın Cammu ve Keşmir bölgesinde 26 turistin öldürüldüğü saldırının ardından 7 Mayıs gecesi Sindur Operasyonu'nu başlatarak Pakistan'ı hedef alan Hindistan'a karşı "Bunyan un Marsoos' operasyonunu başlattığını duyurmuştu. 

Keşmir’deki işgale göz yuman Pakistan yönetimi bu sabah geri adım mesajı vermişti. 

Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar, **"Hindistan burada durursa biz de burada durmayı düşünüyoruz. ABD Dışişleri Bakanına güvenlik durumunun hafifletilmesi konusunda topun Hindistan sahasına olduğunu söyledim"** açıklamasıyla hem geri adım attıklarını beyan ederken, Washington’a da rapor verdiğini açıklamıştı. 

Trump, daha önce saman alevi gibi gelip geçen çatışmayla ilgili olarak sakin bir tavırla, “Uzun zamandır savaşıyorlar. Onlarca yıldır savaşıyorlar aslında yüzyıllardır, Umarım çok çabuk biter.” İfadelerini kullanarak kontrolün kendinde olduğuna dair ipucu vermişti. İki ülkenin ABD siyasi ekseninde hareket ettiği biliniyor. Pakistan’da eski cumhurbaşkanı Pervez Müşerref ve son olarak mevcut Savunma Bakanı Asıf, ABD’nin kirli işlerini yaptıklarını söyleyerek ihanetini itiraf etmişti. 


Trump, Pakistan-Hindistan Arasındaki Ateşkesi Duyurdu

Pakistan, Hindistan'a karşı misilleme saldırısı başlattı

Köklü-Değişim,Pakistan,-Hindistan’a-Misilleme-Saldırısı-Başlattı-.jpg

Hindistan’ın hava saldırılarının ardından Pakistan, "Bunyan un Marsoos” ("Birbirine kenetlenenler)  operasyonunu başlattığını duyurdu. 

Pakistan, karşı saldırılarda Hindistan'ın önemli askeri tesislerini hedef aldıklarını bildirdi. Ayrıca Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif'in 'Milli Koruma Otoritesini' toplantıya çağırdığı kaydedildi. 

[Köklü Değişim,Pakistan-Hindistan Savaşı.mp4](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Pakistan_Hindistan_Savasi_1cf1d44a7f.mp4)
**(Hindistan'ın Pakistan'a Düzenlediği Hava Saldırıları)**

Pakistan hükümeti, 22 Nisan'da Hindistan'ın Cammu ve Keşmir bölgesinde 26 turistin öldürüldüğü saldırının ardından 7 Mayıs gecesi Sindur Operasyonu'nu başlatarak Pakistan'ı hedef alan Hindistan'a karşı "Bunyan un Marsoos' operasyonunu başlattığını duyurdu.

Hint ordusu, bu sabah yaptığı açıklamada, Pakistan'ın Pencap'taki bir hava üssünü hedef almak için yüksek hızlı füze kullandığını duyurmuştu.

Ordunun açıklamasında, **"Karşılık olarak Hindistan Pakistan'daki radar sistemlerini ve teknolojik üsleri hedef aldı. Pakistan 26 noktada hava saldırısı denedi. Hint Keşmir'deki sağlık ve eğitim tesislerini hedef aldı"** detayı paylaşıldı.

Hindistan'ın topçu ateşine karşılık Pakistan ordusuna zarar verdiğini öne süren ordu, Pakistan'ın sınırdaki asker konuşlandırmasını artırdığını da bildirdi. 

Hint ordusu, **"Bazı Hint askeri üsleri̇ndeki ekipman ve personelde sınırlı hasar meydana geldi"** bilgisini paylaştı.  

**Pakistan: “Hindistan Durursa Biz de Dururuz”**

**Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar,**  **"Hindistan burada durursa biz de burada durmayı düşünüyoruz. ABD Dışişleri Bakanına güvenlik durumunun hafifletilmesi konusunda topun Hindistan sahasına olduğunu söyledim"** açıklamasını yaparak Washington’a rapor verdiğini beyan etti. 

Uzmanlar ABD siyasi ekseninde hareket eden Pakistan ile Hindistan arasında başlayan savaşın Çin’e yönelik bir mesaj niteliği taşıdığını düşünüyor. Çin’in ciddi yatırımlar yaptığı bölgede yer alan ticaret yollarında güvenliğin olmaması Pekin yönetimini endişelendiriyor. 


Pakistan, Hindistan’a Misilleme Saldırısı Başlattı 

Dr. Kemal Sağlam’dan, Ankara’da Gazze için farkındalık gösterisi

Köklü-Değişim,Dr.-Sağlam’dan-Ankara’da-Gazze-Gösterisi.jpg

Dr. Kemal Sağlam, bugün (Cuma) Ankara Ulus Meydanı’nda Gazze için düzenlediği gösteride duyarsız kalanlara ve somut adım atmayan yöneticilere tepki niteliğinde bir gösteri düzenledi. 

Sosyal medyada **“Ey odun”** diye seslenerek Gazze’deki katliama ve bu katliama duyarsız kalanlara bir tepki niteliğindeki tek kişilik gösterisi için Cuma namazının ardından Ulus Meydanı’na gelen Sağlam, Gazze’deki soykırımı konu alan bir resim yaptı. 

Daha sonra Gazze’deki kamplarda gerçekleştirilen vahşi katliamları simgeleyen çadırın etrafına dizdiği yanan bebek maketlerini dizen Sağlam, tek kişilik performansına başladı. Çevredekilerin merakla izlediği programda boykota destek vermeyenlere, Gazze’deki katliamlara duyarsız kalanlara, **“Ey Odun”** diye seslenerek uyardı ve tepkisini dile getirdi.

**“Çocuklar ölüyor, anneler ölüyor. Allah bu sessizliğin hesabını soracak ey odun!”** ifadeleriyle performansına son veren Sağlam, Köklü Değişim Medya muhabirinin **“57 İslam beldesi yöneticilerinden beklentiniz nedir?”** sorusunu **“Onlardan bir beklentim yok!”** ifadesi ile yanıtlayarak tepkisini ortaya koydu. 

Köklü Değişim’in Ankara Ulus Meydanı’ndan kaydettiği dikkat çekici gösteri, basın açıklamasının ardından sona erdi. 

[odun eylemi.mp4](https://api.kokludegisim.net/uploads/odun_eylemi_c6c5ab361c.mp4)








Dr. Sağlam’dan Ankara’da Gazze Gösterisi: “Yöneticilerden Beklentim Yok!”

Pakistan Savunma Bakanı Asıf’tan skandal itiraf 

Köklü Değişim,Pakistan Savunma Bakanı Asıf’tan dikkat çeken itiraf .jpg

Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammed Asıf, katıldığı bir televizyon programında, ülkesinin geçmişte ABD ve İngiltere adına silahlı grupları desteklediğini, eğittiğini ve finanse ettiğini itiraf etti. Bu çarpıcı açıklamalar, Hizb-ut Tahrir Pakistan Medya Bürosu’nun sert bir tepkiyle yayımladığı basın açıklamasıyla gündeme oturdu.

**“30 Yıl Boyunca Kirli İşlerin Maşası Olduk”**

Hizb-ut Tahrir’in “Pakistan Savunma Bakanı İtiraf Etti: ‘30 Yıl Boyunca Amerika’nın Kirli İşlerini Yaptık!’” başlıklı açıklamasında, Bakan Asıf’ın şu sözleri vurgulandı: 

**“Yaklaşık 30 yıl boyunca ABD ve İngiltere’nin kirli işlerini üstlendik. Bu hatayı göremedik ve ağır bir bedel ödedik. Sovyetler’e karşı savaşa girmeseydik, 11 Eylül sonrası oyunlara alet olmasaydık, Pakistan bugün çok farklı bir konumda olurdu."**

Açıklamada, Asıf’ın bu itirafları yaparken en ufak bir pişmanlık belirtisi göstermediği belirtilerek, **“Bu yöneticiler, ümmetin değil, düşmanlarının çıkarlarını koruyan ajanlardır. Müslümanların kanı pahasına işlenen bu ihanetleri itiraf ederken utanmıyorlar,”** ifadelerine yer verildi. 

**"Onlar, sürüyü koruyormuş gibi görünen ama aslında onu parçalamak için bekleyen kurtlardır."** benzetmesinin yapıldığı açıklamada, Bakan’ın hâlâ görevde olması ve yargılanmaması da eleştirilerin odak noktası oldu.

**Pakistan Halkına ve Ordusuna Çağrı**

Hizb-ut Tahrir, Pakistan halkına seslenerek, **“Gerçek gün yüzüne çıktı. Artık bahane bulmaya yer yok. Bu rejim, yoksulluk, aşağılanma ve Haçlılara karşı zillet getirdi. Sessiz kalırsanız, işlenen suçlara ortak olursunuz,”** uyarısında bulundu. 

Pakistan ordusuna da çağrı yapılan açıklamada, **“Ey samimi subaylar! ABD’nin kirli işlerinde kullanıldığınızı itiraf eden bu rejime daha ne kadar sessiz kalacaksınız? Amerika’nın paralı askerleri mi, yoksa İslam’ın muhafızları mısınız? Bu hainleri iktidardan uzaklaştırın ve Raşidi Hilafeti kurmak için çalışın,”** çağrısı yapıldı.

**“Ya İhaneti Bitirin Ya da Sorgulanacaksınız”**

Açıklamada, Allah’ın hükümleriyle yönetecek bir hilafetin kurulması gerektiği vurgulanarak, **“Ya bu kurtları görevden alırsınız ya da suskunluğunuzdan dolayı Allah huzurunda hesap verirsiniz,”** uyarısıyla son buldu.

Bakan Asıf’ın itirafları ve Hizb-ut Tahrir’in sert tepkisi, Pakistan’da geniş yankı uyandırırken, tartışmaların daha da alevlenmesi bekleniyor.





Pakistan Savunma Bakanı’ndan Şok İtiraf: “ABD ve İngiltere’nin Kirli İşlerini Yaptık”

Hilafet tartışmaları son günlerde Türkiye’nin gündeminde 

Köklü Değişim,Hilafet Tartışmaları Türkiye Gündeminde .jpg

Gazze ve diğer İslam beldelerinde yaşanan katliamlar karşısında somut adımlar atılmaması, Müslümanların gözünde Hilafetin yokluğunu daha da derin şekilde hissettirdi. Bu durum, yazarların makalelerinde ve son olarak Ankara’da düzenlenen Büyük Gazze Konferansı ile birlikte Türkiye'nin gündemine güçlü bir şekilde yansıdı.

İşgalci ‘İsrail’ 580 gündür Gazze’de katliamlarını sürdürürken, 57 Müslüman ülke lideri yalnızca kınama mesajları yayımlamakla yetiniyor. Fiili adım atmayan bu aciz yöneticiler, sonuçsuz zirvelerle oyalanırken, işgalci Yahudi varlığı daha da cesaretleniyor. 

Diplomatik yolların iflas ettiğini kabul eden liderler, ortak hareket edemediklerini itiraf ediyor, birbirlerini suçluyor ve sorumluluğu Birleşmiş Milletler ve uluslararası topluma havale ederek işbirlikçi rollerini perdelemeye çalışıyorlar.

Bir buçuk yıldır Gazze’de, 76 yıldır ise tüm Filistin topraklarında süren işgal ve katliamlar karşısında, artık sözlerin tükendiği noktadayız. Bu gerçeği dile getiren yazarlar, kanaat önderleri ve alimler, açıkça Hilafetten başka bir çözüm kalmadığını ifade ediyor.

**Mehmet Göktaş: “Derhal Halife Seçilmelidir!”**

Yaklaşık on gün önce İstanbul’daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde konuşan Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmed Göktaş, Gazze için Hilafet çağrısında bulundu. Göktaş, **“Gazze’deki kardeşlerimiz bizlere öyle bir miras bıraktı ki, inşallah bu, İslam aleminin halifeye kavuşmasına da vesile olacaktır”** sözleriyle, Hilafetin artık ümmetin kaçınılmaz hedefi olduğunu vurguladı.

Konuşmasında şu çağrıda bulundu:

**“Buradan bütün ulemaya, yöneticilere ve özellikle bu ülkede İslam adına söz söyleme hakkına sahip olan seydalara, âlimlere sesleniyorum; eğer Allah'ı razı etmek, Resulünün ruhunu şad etmek ve Gazze'nin kurtuluşu için gerçekten ciddi bir adım atmak istiyorsak, derhal halife seçilmelidir. Müslümanlar artık halifesini seçmelidir.”**

Göktaş, bu çağrısını daha sonra kaleme aldığı “Gazze bize Hilafeti kazandırmalıdır!” başlıklı yazısıyla sürdürdü ve şu soruyu gündeme taşıdı:

**“Eğer bugün Hz. Peygamber’in (s.a.v) viladetini ‘Direniş Önderi’ olarak anıyorsak, onu temsil eden bir Halifeye sahip olmak Müslümanların birinci yükümlülüğü değil midir?”**

**Büyük Gazze Konferansı: “Tek Ümmet, Tek Devlet, Tek Çözüm; Hilafet”**

3 Mayıs Cumartesi günü Ankara’da Köklü Değişim tarafından organize edilen ve Türkiye’nin en büyük konferans salonlarından biri olan beş bin kişilik Takva Kongre Salonu’na sığmayan sekiz binden fazla kişinin katıldığı Büyük Gazze Konferansı, Hilafet çağrılarının doruğa çıktığı bir platforma dönüştü. Salonu dolduran Müslümanlar coşkuyla hep bir ağızdan “Hilafet!” sloganları attı.

![Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_ff760096b1.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_ff760096b1_4c67353790.jpg)

**Mahmut Kar: “Gerçek Çözüm Hilafet”**

Konferansın konuşmacılarından Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Gazze’deki açlık, işgal ve katliama karşı İslam beldelerinin sessizliğini ve ihanete varan girişimlerini vurgularken, çözümün yalnızca Hilafet olduğunu şu sözlerle ifade etti:

**“Bugün yeryüzündeki tüm işgallerin kalıcı ve gerçek çözümü, bölünmüş ümmeti vahdetle birleştirecek, Müslümanları yeniden tek bir çatı altında toplayacak Raşidi Hilafet’in kurulmasıdır.”**


**Abdullah İmamoğlu: “Gazze Bize 57 Devletin 1 Halife Etmediğini Gösterdi”**

Konferansın yoğun ilgi gören konuşmacılarından Abdullah İmamoğlu Hoca ümmetin parçalanmışlığını ve yöneticilerin acziyetini gözler önüne sererek şu çarpıcı tespiti yaptı:
**“Gazze bize 57 devletin 1 Halife etmediğini gösterdi.”**

Ardından salonda yankılanan sloganlara ilham olan şu vurguyu yaptı:

**“Tek Ümmet, Tek Devlet, Tek Çözüm: Hilafet!”**

Ayrıca konferansın diğer katılımcıları da bu minvalde birlik ve beraberlikten başka bir çözüm olmadığını ifade eden konuşmalar yaptılar.

**Tayyip Elçi: “Halifenin Seçilmesi Farzdır”**

Medrese Âlimler Vakfı Başkanı Tayyip Elçi de konuşmasında Hilafetin farz olduğunu güçlü ifadelerle dile getirdi:

**“Cihat farz olduğu gibi, dini ahkamı muhafaza edecek, mazlumun yanında duracak bir İmamın, bir Halifenin seçilmesi de farzdır!”**

**Mustafa Çelik: “Gazze, Hilafete Duyulan Hasrettir”**

**Akit Gazetesi yazarı Mustafa Çelik,** ümmetin başsız kalmışlığını ve bu durumun Gazze’deki mezalimle nasıl iç içe geçtiğini şu cümlelerle aktardı:

**“Ümmet ve Hilafet ayrılmazlığını ihmal ettiğimiz günden bu yana esareti yaşıyoruz. Bugün çöken devletlerin enkazı, büyüyen adaletsizlik ve derinleşen krizler arasında, Hilafet düşüncesi küllerinden yeniden doğruluyor.”**

**Aydın Ünal: "Başımıza ne geldiyse halifesizlikten geliyor."**

7 Nisan tarihli makalesinde Ünal, Yeni Şafak’ın sürmanşetinde Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin “Gazze’deki soykırım karşısında cihat bütün Müslümanlara farzdır!” fetvasına atıfta bulunuyor ve şu ifadelerle Hilâfet benzeri bir kurumun geri getirilmesinin gerekliliğine atıfta bulunuyor:

_"Fetva önemli ama bir karşılık bulacak mı? Maalesef hayır. İsrail Mekke’yi işgal edip Kâbe-i Muazzama’yı yıksa, en fazla birkaç gün kitlesel protesto olur, bir de İslam Konferansı Örgütü vs. toplanıp 'şiddetle' kınama yaparlar. O derece bir vurdumduymazlık, o derece bir aymazlık…_

_Başımıza ne geldiyse halifesizlikten geliyor._

_Hilafet eski haliyle geri gelmez ama Dünya Müslüman Alimler Birliği gibi bir şuranın hilafet makamı gibi konumlandırılması mümkün olabilir. Neden olmasın?"_

**Kemalist Medya “Hilafet” Çıkışından Rahatsız**

Hilafet sloganlarıyla yankılanan konferans ve yazarların güçlü çağrıları, Kemalist medya ve yazarları ciddi biçimde rahatsız etti.

**Cumhuriyet: “Hilafet İstediler”**

Kemalist cenahın önde gelen sözcülerinden Cumhuriyet Gazetesi, konferansı **“Hilafet İstediler”** başlığıyla manşetine taşıyarak rahatsızlığını ve öfkesini ortaya koydu. Aynı çizgideki yazarlar da köşelerinde Hilafet çağrılarını hedef aldı.

![Köklü Değişim, Hilafet İstediler-.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Hilafet_Istediler_ef76094ca9.jpg)

**Aydınlık: “Hayal Dünyasından Çıkın!”**

Hilafet'in gereksiz olduğunu savunan Nadir Temeloğlu, Aydınlık gazetesindeki yazısında, Yeni Şafak Yazarı Aydın Ünal'ın makalesi üzerinden Hilafet'i tarihsel mefhumundan kopararak sulandırmaya çalışıyor. Nadir Temeloğlu, ümmeti birleştiren Hilafet'i, etkisiz ulus devletlerle kıyaslayarak meseleyi saptırıyor ve böylece çağrıların ciddiyetini küçümsüyor.

Ancak yıllardır Hilafet'i **“hayal”** olarak küçümseyen bu çevrelerin, konu yeniden gündeme geldiğinde en sert tepkiyi vermesi, **aslında yok saydıkları bu yapının gölgesinden dahi korktuklarını açıkça gösteriyor.**


Hilafet Tartışmaları Türkiye Gündeminde 

Suriye Devlet Başkanı Şara: “‘İsrail’ ile gerilimi azaltma amaçlı dolaylı görüşmeler yapılıyor”

Köklü-Değişim,Şara,-“‘İsrail’-İle-Görüşmeler-Yaptıklarını-Açıkladı.jpg

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, Fransa ziyaeretinde, Suriye'nin ‘İsrail’ ile arabulucular aracılığıyla 'gerginliği azaltmak ve durumun ilgili tüm taraflar için kontrolden çıkmasını önlemek' amacıyla dolaylı görüşmeler yürüttüğünü açıkladı. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinin ardından Paris'te düzenlenen basın toplantısında konuşan Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, 'İsrail’ müdahalesinin, ‘İsrail’ ile Suriye arasında 1974 yılında imzalanan anlaşmanın ihlali anlamına geldiğini' belirttiği konuşmasında göreve geldiğinden beri bu anlaşmaya bağlı kalmaya kararlı olduğunu vurguladı.

Şara açıklamasında ayrıca hükümetinin, ‘İsrail’ Savuma Kuvvetleri'nin Suriye'deki müdahalelerini ve saldırılarını durdurması için baskı yapmak maksadıyla ‘İsrail’ ile ilişkileri olan tüm ülkelere ulaşmaya çalıştığını ifade etti.

![Köklü-Değişim,Şara,-“‘İsrail’-İle-Görüşmeler-Yaptıklarını-Açıkladı-2.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Sara_Israil_Ile_Goeruesmeler_Yaptiklarini_Acikladi_2_1ea83c7def.jpg)

**Şara’nın, Macron ile yaptığı basın açıklamasında öne çıkan ifadeleri şöyle:**

"Cumhurbaşkanı Macron'a ve Fransız halkına, son yıllarda Suriyeli mültecileri ağırladıkları ve bugün beni kabul ettikleri için içten teşekkürlerimi sunuyorum

Fransa, Suriye halkının dostu olmuş ve devrim yılları boyunca onların yanında yer almıştır.

Bugün Cumhurbaşkanı Macron ile Suriye'de yeniden yapılanma ve tüm bölgenin istikrarını temsil eden istikrar da dahil olmak üzere karşılıklı çıkarları ilgilendiren konularda ilerleme sağlama yollarını görüştüm.

Devrim sonrası dönemin zor olduğunu biliyoruz ve 54 yıldır Suriye toplumuna karşı mezhepçiliği ve terörü silah olarak kullanan otoriter bir rejimin sonunu hep birlikte kabullenmeye çalışıyoruz.

Son dönemde trajik olaylara tanık olduk ve saldırılara karşı hızlı bir şekilde harekete geçtik. Sahil bölgesinde devrik rejime bağlı silahlı kişiler tarafından gerçekleştirilen olayları araştırmak üzere bir komite kurduk ve İnsan Hakları Konseyi de bu komitenin kurulmasını memnuniyetle karşıladı.

Yıkılmış bir altyapı, yıkılmış evlerin olduğu ve elektriğin olmadığı şehirler miras aldık. Yeniden yapılanma bizim en büyük önceliğimizdir ve vatandaşlarımıza temel hizmetleri sunmayı ve insanca bir yaşam sağlamayı amaçlıyoruz.

Mezhep çatışmasına ve Suriye'nin egemenliğinin dış güçler tarafından ihlal edilmesine izin vermeyeceğiz.

Suriye bugün haritanın kenarında değil ve ekonomisi küresel ekonomiye bağlı. Devrik rejimin uygulamaları sonucu kendisine uygulanan yaptırımların kaldırılması gerekiyor. Bunların yerinde kalmasının hiçbir gerekçesi yok, çünkü bunlar halka yaptırım niteliğinde olacak.

Suriye'nin geleceği kapalı salonlarda şekillenmeyecek veya uzak başkentlerde kararlaştırılmayacak.

Yaptırımların kaldırılması Suriye'nin yeniden inşasına katkı sağlayacak ve mültecilerin geri dönüşünü kolaylaştıracak, ABD yönetiminin yaptırımları kaldırmak için çalışması gerekiyor.

Sahil olayları, cinayetlere sebep olan eski rejimin kalıntıları tarafından gerçekleştirildi. Biri iç barış, diğeri de soruşturma olmak üzere iki komite kurduk, faillerden ve sorumlulardan hesap soracağız.

‘İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırıları kötü bir ihlaldir ve Suriye'nin egemenliğine ve birliğine aykırıdır.


Şara iş başına geldiğinden bu yana işgalci ‘İsrail’ yüzlerce hava saldırısı düzenleyip, Suriye’nin askeri depolarını ve silahlarını hedef alıyor. Suriye içlerin ilerleyen işgalci ‘İsrail’ askeri kuvvetleri Şam’a 25 km kadar yaklaşırken ve Cumhurbaşkanlığı yakınlarını bombalarken, Şara ‘İsrail’ ile “normalleşmek” ve al sıkışmak için çabalıyor. "


Şara, “‘İsrail’ İle Görüşmeler Yaptıklarını Açıkladı

Pakistan ile Hindistan arasında gerilim sürüyor 

Köklü Değişim, Pakistan'da Patlama Sesleri .jpg

Pakistan medyasında yer alan haberlere göre, Lahor'un Walton Havalimanı yakınında birkaç patlama sesi duyuldu.

İnsanların evlerinden çıktığında dumanlara şahit olduğu aktarılırken polis kaynakları, Walton Havalimanı yakınlarında Hindistan'a ait bir İHA’nın düşürüldüğünü duyurdu.

Polisin açıklamasında, boyutları yaklaşık 1,5 ilâ 1,8 metre arasında olan ve bölgedeki hassas yerleri tespit etmek amacıyla kullanıldığı ileri sürülen İHA’nın sınır ötesinden kontrol edildiği ve elektronik harp aracı tarafından düşürüldüğü açıklandı. 



İki ülke silahlı kuvvetleri gece boyunca karşılıklı topçu ateşleriyle çatışmayı sürdürdü. 

Öte yandan Hindistan ve Pakistan yakın tarihin en büyük it dalaşını gerçekleştirdi. Pakistan askeri kaynakları medyaya toplam 125 savaş uçağının bir saatten fazla bir süre boyunca gökyüzünde kalarak sınır geçmeden önleme uçuşları yaptığını ifade etti. 

ABD Başkanı Donald Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada, **"Bunun durmasını istiyorum. Yardımcı olabileceğim bir şey varsa, orada olacağım"** taahhüdünde bulundu. 

22 Nisan 2025 tarihinde Keşmir bölgesinde meydana gelen ve Hintli turistleri hedef alan saldırı, iki ülke arasında gerilime neden olmuştu. Hindistan hükümeti, bu saldırıdan Pakistan’ı sorumlu tutarken; Pakistan ise saldırıyla herhangi bir ilgisi olmadığını belirtmiş ve olayın aydınlatılması için uluslararası bir komisyon kurulmasını önermişti. Ancak Hindistan bu çağrıyı reddederek saldırıyı bir fırsat olarak kullanıp, Pakistan’ı hedef almaya başladı.

**Erdoğan-Şerif Görüşmesi**

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile telefonda görüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Pakistan halkıyla dayanışma içinde olduğunu vurgulayarak, saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diledi.

Erdoğan, Pakistan’ın soğukkanlı ve itidalli tutumunu desteklediklerini belirterek, Cammu-Keşmir’deki terör saldırısına ilişkin tarafsız, şeffaf ve güvenilir bir uluslararası soruşturma yürütülmesi teklifinin yerinde bir adım olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin bölgedeki gerilimin tırmanmasını önlemek için her türlü diplomatik katkıya hazır olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu doğrultuda temasların sürdürüleceğini dile getirdi.


Pakistan’ın Lahor Kentinde Patlama Sesleri 

Hizb-ut Tahrir Türkiye Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısı

Gazze Konferansı Ümmetin Birliğini ve Hilafeti Hatırlattı Köklü değişim 2023-2024 özel haber 830x520 copy.jpg

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 6 Mayıs 2025 Salı günü düzenlediği Gündem Değerlendirme Toplantısı’nda, tek ve özel bir konu olarak 3 Mayıs Cumartesi akşamı Ankara’da gerçekleştirilen Büyük Gazze Konferansı’nın değerlendirmesi yapıldı.

**Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar,** 19 ay boyunca her hafta Gazze’yi gündemde tutarak unutturulmasına izin vermediklerini; Gazze’de devam eden işgal, soykırım ve Filistin davası konusunda bugüne kadar yapılan çalışmaları somutlaştırmak adına **“gerçek ve kalıcı çözüm”** temasıyla **Büyük Gazze Konferansı**’nı düzenlediklerini söyledi.

Aylardır ateşkes, diplomasi ve müzakere yalanlarıyla halklarını kandıran, Gazze halkına adeta “Gazze’yi terk edin, canınızı kurtarın.” diyen yöneticilerin aksine sorumluluk alarak harekete geçtiklerini belirten Kar, şöyle konuştu:

_“Bu konferansta doğusundan batısına, Türkiye’den birçok alimi konuşması için davet ettik. Sadece Türkiye’den değil, Filistin ve diğer Müslüman beldelerden de âlimleri konuşmacı olarak davet ettik. Elhamdülillah, bazı engelleme ve zorluklara rağmen Rabbimizin inayeti ve yardımıyla konferansımızı gerçekleştirdik..._

_Kuzey Ankara Külliyesi Takva Kongre Merkezi, Ankaralı Müslümanlar tarafından hınca hınç dolduruldu. Binlerce kişi konferansı ayakta izledi, yine bir o kadarı salonda yer kalmadığı için geri dönmek zorunda kaldı. Sosyal medya üzerinden yaptığımız yayınlarda, canlı izlenme sayısı yüz bini aştı. **#OrdularGazzeye** etiketi, X platformunda listenin ilk sırasına yükseldi ve uzun süre gündemde kaldı. Konferansla ilgili, salon içinden ve dışından binlerce paylaşım yapıldı. Bu kadar büyük bir atmosferde ve önemli âlimlerin katılımıyla gerçekleşen Gazze Konferansı, Müslümanlardan büyük takdir topladı._

_**"Davetimize icabet eden, katılım sağlayan, söz alıp konuşan ve Gazze’nin kurtuluşu için tesir oluşturan hocalarımızdan, STK temsilcilerimizden, âlimlerimizden, kalbi Gazze ile atan, Filistin sevdası hiç bitmeyen, Filistin davası için elinden gelen her şeyi yapan Müslümanlardan Allah Subhanehu ve Teâlâ razı olsun.”**_

Konuşmasının devamında konferansta öne çıkan konulara da değinen Kar, Gazze için gerçek ve kalıcı çözüm adına çok şey konuşulduğunu, işgal ve zulme karşı Müslümanların birlik olup güçlerini birleştirmeleri gerektiğini, ancak bu şekilde Allah’ın yardımıyla zaferin geleceği vurgusunun konferansın ortak mesajı olduğunu söyledi.

Kar sözlerini şöyle sürdürdü: _“Özellikle Filistin adına kürsüye çıkan konuşmacılar; **Filistin Âlimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri** ve **Muhammed Mişeniş**, böyle bir konferansın Osmanlı bakiyesi Türkiye’de, Ankara’da gerçekleşmiş olmasından büyük memnuniyet duyduklarını ifade ettiler. Konferansın Gazze’ye katkısını özellikle vurguladılar. **Konuşmacı âlimlerimiz, Kur’an ahkâmı ile amel edebilmek için Müslümanların başına bir Halife seçilmesinin farz olduğunu belirttiler ve bu hükmü ortaya koyan geçmiş âlimleri hatırlattılar.**_

_Bizler de konuşmamızda şu önemli hususların altını çizdik: Filistin’in bizim üzerimizdeki hakkı, bu toprakların tek bir karışından dahi vazgeçmemektir. Gazze halkının, âlimlerimiz, hocalarımız ve kanaat önderlerimiz üzerindeki hakkı ise, kardeşlerimize uzanan şer elleri kesecek ve Filistin’deki işgali tümüyle bitirecek askeri adımı atmaları için rejimlerin kapılarına, saraylarına dayanmak ve artık harekete geçmelerini sağlamaktır.”_

Üç saatten fazla süren “Büyük Gazze Konferansı”, **Muhammed Emin Yıldırım** Hoca’nın yaptığı etkileyici dua ve davetlilerle birlikte Allah’a verilen söz ile tamamlandı. Kar, konuşmasını şu temennilerle bitirdi:

_“Rabbimiz bu konferansı önce Gazze ve Filistin’in, sonra da işgal ve zulüm altındaki tüm beldelerin kurtuluşuna vesile kılsın. Rabbimiz bizlere, Filistin’in Hilafet orduları eliyle işgalden kurtulduğu günleri görmeyi nasip etsin."_

**İslam Düşmanı Cumhuriyet Gazetesi Gazze Konferansından Rahatsız Oldu**

Mahmut Kar, konuşmasının sonunda, Türkiyeli Müslümanlar tarafından sahiplenilen Gazze Konferansı’nın, laik Kemalist sol medya tarafından karalanmaya çalışılmasına da değinerek şu ifadeleri kullandı:

_“İslam düşmanlığı ile nam salmış Cumhuriyet Gazetesi, nedense Gazze için yaptığımız konferanstan rahatsız olmuş… Neymiş efendim, Büyük Gazze Konferansı’na ilahiyatçılar, âlimler, hocalar, milletvekilleri katılmış; neymiş efendim, partilerin teşkilat başkanları katılmış. Sormak istiyorum, kimin katılmasını bekliyordunuz acaba? Sizin desteklediğiniz partilerin toplantılarına İngiliz vekiller, lordlar, büyükelçiler katılıyor; bizim toplantılarımıza Müslüman âlimler, kanaat önderleri ve vekiller katılıyor._

_Bunlar bir şeyden daha rahatsız olmuşlar: **‘Gazze ve Filistin’in işgalden kurtulması için Hilafet’in yeniden kurulması gerekir.’ demişiz. ‘Bölünmüş, parçalanmış coğrafyamız için tek ümmet, tek devlet, tek çözüm: Hilafet.’ demişiz. Bundan rahatsız olmuşlar. Neden rahatsız oluyorsunuz, neden korkuyorsunuz? İslam’dan mı, Hilafet’ten mi? Netanyahu da Hilafet’ten korktuğunu söylüyor: ‘Akdeniz kıyılarında Hilafet’in kurulmasına asla izin vermeyeceğiz, asla kabul etmeyeceğiz.’** diyor._

_Kıymetli Müslümanlar! Bunlar, Filistin için mücadele eden, işgal ve soykırıma karşı direnen, savaşan Müslümanlara ve mücahitlere “terörist” diyen bir zihniyet. Bunlar, Ankara’da yapılan başka bir eylemde, Gazze’de yaşanan acıyı, katliam ve cinayetleri anlatmak için elinde sembolik kefen taşıyan çocukları hedef alan düşman bir zihniyet. Allah Müslümanları bu zihniyetin şerrinden korusun. Rabbimiz, Müslümanlara İslam düşmanları karşısında birlik, beraberlik ve dayanışma gücü versin.”_

**#BüyükGazzeKonferansı**



Gazze Konferansı Ümmetin Birliğini ve Hilafeti Hatırlattı

Hindistan'dan Pakistan'a ve Pakistan idaresindeki Keşmir'e hava saldırıları düzenledi 

Köklü-Değişim,Hindistan,-Pakistan'a-Saldırı-Başlattı.jpg

Hindistan hükümeti, Pakistan ve Pakistan idaresindeki Keşmir'de dokuz noktaya hava saldırısı düzenlediğini açıklarken, Pakistan, 3 Rafale, bir Su-30, bir Mig-29 ve bir tane de SİHA düşürdüklerini duyurdu. 

Hindistan'da 26 kişinin hayatını kaybettiği Pahalgam saldırısı sonrasında Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilim tırmanıyor. Hindistan, Pakistan'a su akışını durdurması sonrasında Pakistan bunu 'savaş sebebi' olarak göreceğini beyan etmişti. Hindistan, dün Sindoor Operasyonu adıyla hava saldırısı başlatırken, Pakistan 5 uçak düşürdüğünü duyurdu.

[Köklü Değişim,Hindistan Saldırı .mp4](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Hindistan_Saldiri_0ba126e362.mp4)

Hindistan ordusundan yetkililer saldırıların yerel saatle 01:05'ten (TSİ 6 Mayıs 21:35) itibaren 25 dakika sürdüğünü duyururken,  Pakistan ordusu ise Hindistan'ın üç noktada saldırı düzenlediğini ve saldırılarda 26 kişinin öldürüldüğünü, 46 kişinin de yaralandığını açıkladı.

**Şerif: "Kararlılıkla Karşılık Vereceğiz”**

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, saldırıların herhangi bir provokasyon olmadan gerçekleştiğini ifade ederken, saldırıya "kararlılıkla" karşılık vereceklerini belirtti.

Şerif, ayrıca Pakistan ordusunun Hindistan'a ait en az iki savaş uçağını ve bir insansız hava aracını düşürdüğünü de söyledi. Hindistan ordusu sadece iki jetinin düştüğünü kabul ederken, Pakistan, 3 Rafale, bir Su-30, bir Mig-29 ve bir tane de SİHA düşürdüklerini duyurdu. 

Öte yandan Hindistan ordusu, Pakistan'ın Hindistan’ın işgalindeki Keşmir sınırına yakın noktalardan topçu ateşi açtığını duyururken, Hindistan silahlı kuvvetleri de bu saldırılara "uygun şekilde" karşılık verildiği bilgisini paylaştı. 

Pakistan ordusu sözcüsü Ahmed Şerif, saldırıların bir cami dahil birden fazla yeri vurduğunu söyledi ve bunun uluslararası hukukun "açık bir ihlali" olduğunu beyan etti. Saldırıların düzenlendiği noktalar arasında Keşmir'de bulunan Muzaffarabad ve Kotli ile Bahavalpur'da yer alıyor.


**Çatışma Sonrası Uluslararası Tepkiler**

**Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,** saldırının hemen ardından Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammad Ishak Dar ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, , Pakistan ve Hindistan arasındaki son gelişmeler ele aldı. 

**Pakistan Dışişleri Bakanlığından** saldırı sonrası yapılan açıklamada, “Hindistan’ın pervasız eylemi, nükleer silaha sahip iki devleti büyük bir çatışmanın eşiğine getirmiştir” ifadelerine yer verildi. 

**ABD Başkanı Donald Trump,** basın açıklaması öncesinden öğrendiğini belirterek şunları söyledi: 

**“Yazık. Oval Ofis’in kapısından girerken yeni duydum. Uzun zamandır savaşıyorlar, Onlarca yıldır, hatta aslında yüzyıllardır savaşıyorlar. Umarım çok hızlı bir şekilde sona erer.”**

**Birleşmiş Milletler (BM) genel sekreteri Antonio Guterres'in** Hindistan'ın saldırılarıyla ilgili endişe duyduğunu ve askeri gerilimi düşürme çağrısında bulunduğu belirtildi. 

**Çin Dışişleri Bakanlığı,** saldırıları esef verici olarak nitelendirdi. Gelişmelerden endişe duyduklarını söyleyen bakanlık sözcüsü, ülkeleri itidale davet etti.

Hafta başında İslamabad'ı ziyaret eden **İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin** 7 Mayıs'ta Hindistan'ı ziyaret edeceği duyuruldu. 

Arakçi, daha önce Hindistan ve Pakistan arasında arabuluculuk önerisinde bulunmuştu. 

Arakçi'nin Delhi'de Dışişleri Bakanı S. Jaishankar ve Cumhurbaşkanı Droupadi Murmu ile bir araya gelmesi planlanıyor. 

22 Nisan 2025 tarihinde Keşmir bölgesinde meydana gelen ve Hintli turistleri hedef alan saldırı, iki ülke arasında gerilime neden olmuştu. Hindistan hükümeti, bu saldırıdan Pakistan’ı sorumlu tutarken; Pakistan ise saldırıyla herhangi bir ilgisi olmadığını belirtmiş ve olayın aydınlatılması için uluslararası bir komisyon kurulmasını önermişti. Ancak Hindistan bu çağrıyı reddederek saldırıyı bir fırsat olarak kullanıp, Pakistan’ı hedef almaya başladı. 


Hindistan, Pakistan’a Saldırı Başlattı: Hindistan’a Ait 5 Jet Düşürüldü

Malta’da saldırıya uğrayan Vicdan Gemisi’nin gönüllüleri basın açıklaması düzenledi 

Köklü-Değişim,İşgalcinin-Vurduğu-Vicdan-Gemisi-Hakkında-Basın-Açıklaması-.jpg

Özgürlük Filosu koalisyonunun bir parçası olan ve Malta’da saldırıya uğrayan Vicdan Gemisi hakkında basın açıklaması düzenlendi. 

Malta’dan yola çıkmayı ve rotasını Mısır’ın Ariş Limanı’na çevirmeyi düşünen Özgürlük Filosu’na ait Vicdan Gemisi’nin işgalci ‘İsrail’ tarafından yaklaşık iki bin kilometre uzakta Avrupa kıyılarından saldırıya uğraması basın açıklamasında kınandı. 

Gazze’deki abluka kırılana kadar gemilerin gönderilmeye devam edeceğinin taahhüt edildiği basın açıklamasında, ‘İsrail’in dünya için tehdit oluşturan bir çete olduğu ifade edildi. 


**Songür: “İki Yıldır Basit Kınamalarla Oyalanıyoruz”**

Okunan basın açıklamasının ardından **Mavi Marmara Derneği Genel Başkanı ve Özgürlük Filosu Koalisyonu Türkiye Temsilcisi Beheşti İsmail Songür,** yaşanan hadiselerle ilgili kamuoyuna açıklamalarda bulundu. 

![Köklü Değişim,Beheşti Songür.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Behesti_Songuer_bd4be9da58.jpg)

12 ülke ile birlikte kurdukları koalisyon hakkında bilgi veren Songür, İstanbul Haydarpaşa’da Vicdan Gemisi’nin tam yedi ay hukuksuz yere bekletildiğini hatırlattı ve saldırı akşamı da SOS sinyallerinin blokelendiği ve internetlerinin kesildiğini açıkladı. Saldırı sonrası işgalci ‘İsrail’e ait bir uçağın da gemi üzerinde alçak uçuş yaptığı bilgisini paylaşan Songür, bu saldırının ABD desteği ile ‘İsrail’ tarafından yapıldığının altını çizdi. 

Saldırının Avrupa kıyılarında gerçekleştiğini bir kez daha hatırlatarak, **“Artık ‘İsrail’ terörü Filsitin’in değil aynı zamanda Avrupa’nın da meselesidir”** diyen Songür, kendilerine farklı mecralardan baskı yapıldığını ve “bu iş sizin işiniz değil” ifadelerini kullandıklarını da ifade etti. 

Çocukların öldüğüne ve hiçbir şey yapılmadığına dikkat çeken Söngür, **“İki yıldır İslam İş Birliği Teşkilatı’nın kınamalarını dinliyoruz, iki yıldır Birleşmiş Milletler’in süslü raporlarını okuyoruz, iki yıldır devletlerin dışişleri bakanlıklarının yazdığı basit basit kınamalarla oyalanıyoruz”** ifadeleriyle üzerinde sorumluluk bulunanlara tepki gösterdi. 

Kendilerini terörle ilişkilendirenlere de tepki gösteren Songür, popülist söylemlerle soykırımın durmayacağının altını çizdi ve “Biz buradayız gitmiyoruz” diyerek sözlerine son verdi. 

Programda **ÖzgürDer Başkanı Rıdvan Kaya, Avukat Hüseyin Dişli, MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Ali Öner, Filisitinli Avukat Rima Eyüboğlu ve İslami Dayanışma Platformu'ndan Necmettin Irmak** da birer kısa konuşma yaptı. 


**Dışişlerinden Sade Açıklama**

Dışişleri Bakanlığı kaynakları, saldırı sonrası gemideki Türk vatandaşlarının Malta üzerinden Türkiye'ye sağlıklı bir şekilde gelişlerinin sağlandığını açıklamıştı. 

Gemide mürettebat olarak çalışan diğer Türk vatandaşlarının ise güvenli bir konuma nakli için Maltalı yetkililerle gerekli çalışmaların yapıldığı öğrenildi.

Dışişleri bakanlığının meseleyi basit tutup sadece vatandaşların Türkiye'ye döndükleri şeklinde bilgi vermesi dikkat çekti. İslam beldeleri yöneticilerinin ‘İsrail’ saldırganlığına en küçük bir karşılık vermemesi işgalcileri daha da cesaretlendirirken, 578 gündür süren soykırıma karşı henüz somut bir adım atılmış değil. 


**Vicdan Gemisi Nasıl Saldırıya Uğramıştı?**

Gazze Şeridi'ne yönelik ‘İsrail’ ablukasına karşı kampanya yürüten Özgürlük Filosu’na ait insani yardım taşıyan Vicdan Gemisi, 5 gün önce Malta açıklarındaki uluslararası sularda ‘İsrail'in düzenlediği İHA saldırısına hedef olmuştu.

Saldırıda geminin motoru tahrip oldu. Ön kısmı iki kez vurulan gemide yangın çıktı ve gövdede bir delik oluştu. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmamıştı.

‘İsrail’, 2010 yılında da Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda saldırı düzenlemiş 10 Türkiye vatandaşını vahşi bir şekilde katletmiş, gemiye el koymuş ve uluslararası sularda yaptığı eşkıyalığa karşı herhangi bir cezai yaptırım uygulanmamıştı. Ankara da Türkiye’de süren davaları alınan kararlar neticesinde kapatmıştı. 

https://x.com/KokluDegisim/status/1918232210693349455


İşgalcinin Vurduğu Vicdan Gemisi: "Buradayız Gitmiyoruz"

Köklü-Değişim,Trump-“Rahip-Brunson,-Benim-İsteğimle-Derhal-ABD’ye-Gönderildi”.jpg

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Mayıs Pazartesi günü ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirirken, Trump görüşmeye dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. 

Trump, telefon görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada **"Cumhurbaşkanı beni Türkiye'ye davet etti ve aynı şekilde kendisi de Washington D.C'ye gelecek"** detayını paylaştı. 

Diplomatik kaynaklar, Trump'ın mayıs ayında Orta Doğu'ya yapacağı tura Türkiye'yi dahil etmesinin kuvvetli bir ihtimal olduğunu ifade ediyor. 

**Trump, Brunson Davası İle Erdoğan’la Arasındaki İlişkiye Işık Tuttu**

Görüşmeden sonra Trump, sosyal medya platformu Truth Social'da görüşmeyi **"çok iyi ve verimli"** olarak değerlendirdi.

Başkanlığının ilk döneminde Erdoğan ile ilişkisini  **"mükemmel”** olarak niteleyen Trump, şöyle devam etti:

**"Bunlara hapse atılan ve benim isteğimle derhal ABD'ye geri gönderilen Pastör Andrew Brunson da dahil.** Her durumda Erdoğan ile birlikte Rusya ve Ukrayna arasındaki saçma ama ölümcül savaşın bitmesi için çalışmayı dört gözle bekliyorum."

**Erdoğan, Gereken Desteği Vermeye Hazır**

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmeye dair X hesabından yaptığı açıklamada, **"Başkan Trump'ın dünyamızda süregelen çatışma ve savaşları bitirme yönündeki çabalarını takdirle karşıladığımı, Türkiye olarak bölgemizde barış, istikrar ve huzur ortamının tesisi için gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu vurguladım"** detayını paylaştı. 

Görüşme ile ilgili açıklamalarda, Suriye ve Gazze’deki işgalci ‘İsrail’ katliam ve işgallerine karşı Erdoğan’ın, ABD’nin atacağı adımları beklediği dikkat çekti. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın açıklamasında , Türkiye'nin ABD ile başta savunma sanayi olmak üzere iş birliğini ilerletmek için adım atmaya devam edeceği ifade edildi. 

Açıklamada şu başlıklar yer aldı: 

“Cumhurbaşkanımız, ABD Başkanı Trump’ın savaşların bitirilmesine ilişkin yaklaşımını desteklediğini, İran ile yürütülen müzakere süreci ve Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılması için ortaya konan gayretleri takdirle karşıladıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Gazze’deki insani krizin vahim boyutlara ulaştığını, Gazze’ye insani yardımların kesintisiz ulaştırılması ve bu trajik insani drama son verilmesi gerektiğini, ateşkesin tesisi ve kalıcı barışın sağlanması için Türkiye’nin iş birliği yapmaya ve her türlü desteğe hazır olduğunu belirtti. 

Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve istikrarın sağlanması için gayret gösterdiğini, ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımların hafifletilmesine yönelik çalışmalarının sürece katkı sağlayacağını, istikrarlı bir Suriye’nin hem bölge hem de dünya barışını destekleyeceğini söyledi.”


Trump: “Rahip Brunson, Benim İsteğimle Derhal ABD’ye Gönderildi”

Köklü Değişim, Ankara’da Büyük Gazze Konferansı’nı gerçekleştirdi 

Köklü-Değişim,Büyük-Gazze-Konferansı-Manşet-Resim.jpg

Köklü Değişim’in, Ankara’da düzenlediği özelde Gazze genelde tüm Filistin için gerçek ve kalıcı çözümün konuşulduğu “Büyük Gazze Konferansı” büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi.

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Genel.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_ff760096b1.jpg)

**“Sözler tükendi!, Diplomasi iflas etti!, Gerçek ve kalıcı bir çözüm için...Büyük Gazze Konferansı"** başlığıyla düzenlenen program, sunumu üstlenen **Köklü Değişim İstanbul Temsilcisi Muhammed Emin Yıldırım’ın** selamlama konuşması ile başladı. 

![M.Emin Yildirim.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/M_Emin_Yildirim_46bedeecd4.jpg)

Türkiye’nin en büyük kapalı kongre salonunun hınca hınç doldurulduğu bir atmosferde gerçekleşen konferans, **Dünya Kur’an-ı Kerim Okuma Birincisi ve İmam Hatip Mustafa Özcan Güneşdoğdu’nun** Kur’an tilaveti ve konuşması ile devam etti. 

Güneşdoğdu, ümmet-i Muhammed’in bir araya gelmesi ve selamete çıkması için duada bulunurken,  ümmet bir ve beraber olursa sıkıntıların ortadan kalkacağını bir kıssa ile dile getirdi. 

Sosyal medyada bir çok kanalda canlı yayınlanan konferansı 100 binden fazla kişi izlerken, **#OrdularGazzeye** etiketi Türkiye gündeminin ilk sırasına oturdu. 
 
![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Mustafa Özcan.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Mustafa_Oezcan_edfba50dec.jpg) 

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Genel-2.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_2_dbbcf8c2d9.jpg)

**Mahmut Kar: “Kalıcı Ve Gerçek Çözüm Raşidi Hilafet’in Kurulmasıdır”**

**Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar,** “Rabbimiz bu konferansı önce Gazze ve Filistin’in, sonra da işgal ve zulüm altındaki tüm beldelerimizin kurtuluşu için bir adım kılsın inşallah” duasıyla konuşmasına başladı. 

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Mahmut Kar.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Mahmut_Kar_aadf05d60b.jpg)

Filistin topraklarını işgal ederek yerleştirilen Yahudi varlığı ‘İsrail’in gayri meşru olduğunu ifade eden Kar, bölgedeki İslam beldeleri olan Ürdün, Mısır ve Türkiye’nin hali hazırda işgalci ile ilişkilerini devam ettirdiğine ve stratejik ihtiyaçlarını karşıladıklarının altını çizdi.   

1967 sınırları baz alınarak ortaya atılan “İki Devletli Çözüm” planını net bir şekilde reddeden Kar, Filistin topraklarının tek bir karışında onu meşru görmenin ihanet olduğunu, anlaşma yapan ve normalleşmeye çalışanların ise Allah’ın hükmüne karşı geldiğini ortaya koydu. 

Sorunun, işgalci ‘İsrail’in bizatihi kendisi olduğunu vurgulayan Kar, asıl hedefi; **“Mahmud Abbas’ın başında olduğu bir devleti kabul etmemiz karşılığında işgali kabul etmemizi ve gasıp Yahudileri meşru görmemizi istiyorlar”** ifadeleriyle sömürgeci kafirlerin hedefini ortaya koydu. 

Konferansın büyük baskı ve zorluklara rağmen düzenlendiği detayını paylaşan Kar, kalıcı ve gerçek çözümü ise Nisa Suresi 75. Ayeti okuduktan sonra şu ifadelerle beyan etti: 

**“Gazze dâhil bugün yeryüzündeki tüm işgallerin son bulmasının kalıcı ve gerçek çözümü bölünmüş ve parçalanmış olan İslam ümmetinin vahdetini sağlayacak ve yeniden Müslümanları tek bir çatı altında toplayacak olan Raşidi Hilafet’in kurulmasıdır.”**

**Şeyh Muhareze: “Askerler nerede? Ordular Nerede?”**

Mahmut Kar’ın ardından Filistin’de Aksa Tufanı sonrası İslam beldelerinin ordularını Filistin'i kurtarmaya çağırdığı için 10 ay boyunca işgalci ‘İsrail’ cezaevlerinde esir tutulduktan sonra serbest kalan Filistinli alim Şeyh Yusuf Muhareze'nin video mesajı yayınlandı. 

Muhareze mesajında şu ifadelere yer verdi: 

**"Gazze halkı barınaksız, gök kubbenin altında, çadır denilen bir parça kumaşın altında. Bombardımanlar altında imha ediliyorlar, yakılıyorlar, katlediliyorlar. Çevredeki Müslümanların yöneticileri ise Gazze kırmızı çizgimizdir diyorlar.** 

**Güç sahipleri nerede? Askerler nerede? Ordular nerede? Gazze'ye yardım etmek için harekete geçin artık! Biliniz ki Allah sizinle birliktedir ve amellerinizi asla zayi etmeyecektir"**

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Şeyh Muhareze.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Seyh_Muhareze_69b5347f91.jpg)

**Necmettin Irmak: “Allah Yolunda Mücadele Şart”**

“Aksa Tufanı, Yahudi’nin Mezarı” sloganları eşliğinde kürsüye çağrılan **İslami Dayanışma Platformu’ndan Necmettin Irmak,** Allah’ın nusretini hatırlatan ayetleri okuduktan sonra gerçek çözümün Allah yolunda cihad olduğunu ifade etti. Suriye’deki mücadeleyi de örnek veren Irmak, Allah yolunda mücadele etmenin şart olduğunun altını çizdi.

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Necmettin Irmak.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Necmettin_Irmak_e0ae4d22e6.jpg)

**Muhammed Mişeniş: “İslam Dışında İzzet Yoktur”**

Daha sonra kürsüye çağırılan **Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Mişeniş,** Müslümanları köleleştirmek için sürdürülen Gazze savaşının hedefinin küfre boyun eğdirmek olduğunu ifade etti. 

Suriye’de neler yapıldığını ve işgalci varlığının yöneticisi Netanyahu’nun Hilafet’in kurulmasına izin vermeyeceğine dair ifadelerini hatırlatarak bölgemizde büyük bir dönüşüm olduğunu ve bunu salihlerin üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Ümmetin yöneticileri arasında ihanet içinde olanlar bulunduğunun altını çizen Mişeniş, **“İslam dışında zafer yoktur, İslam dışında izzet yoktur”** ifadeleri ile çözümün kaynağını ortaya koydu. 


![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Muhammed Mişeniş.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Muhammed_Misenis_0a65544b49.jpg)

**Abdurrezak Ateş: “57 İslam Ülkesi Artık Harekete Geçmeli”**

“Ordular Aksa’ya” sloganlarıyla konferansın bir diğer hatibi **Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri  Abdurrezak Ateş,** konuşmasına başladı. 

Organizasyondan dolayı Köklü Değişim’e teşekkür eden Ateş, konuşmaktan değil, karşılık bulamadıkları için yorulduklarını ifade ederek 57 İslam ülkesinin artık harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi ve birlik, beraberlik çağrısında bulundu. 


![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Abdurrahman Ateş.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Abdurrahman_Ates_704c9aabb5.jpg)

**Abdullah İmamoğlu: “Gazze, Bize 57 Devletin 1 Halife Etmediğini Gösterdi”**

Ardından **“Hayber Hayber Ya Yahud, Ceyşu Muhammed Sevfe Yeud” (Hayberi Hatırlayın Ey Yahudiler! Muhammed'in Ordusu Geri Dönecek)** sloganı eşliğinde kürsüye gelen Köklü Değişim yazarlarından İlahiyatçı Abdullah İmamoğlu, konuşmasının başında Gazze’de bir buçuk senedir yaşanan mezalim ve buna karşı direnişin bizlere nelere öğrettiğini sıraladı: 

- "İmanın, Allah’a güvenip dayanmanın kâfirlerin sahip olduğu teknolojik silahlardan çok etkili bir silah olduğunu gösterdi.

- Yahudi varlığının şişirilmiş bir balon olduğunu da gösterdi.

- Allah diledikten sonra azların çoklara galip geldiğini gösterdi.

- Gazze bize aramızda mesafeler olsa da tek bir Ümmet olduğumuzu gösterdi. Ancak aynı zamanda yöneticilerin bir vadide, ümmetin başka bir vadide de olduğunu gösterdi.

- Gazze bize çocukların sahip olduğu boykot hassasiyetine koskoca devletlerin ve yöneticilerinin sahip olmadığını gösterdi. Gazze’de işlenen mezalime rağmen yöneticilerin kanlı ticaretlerini sürdürdüklerini gösterdi. 

- Yöneticilerin; Gazze’deki Müslümanların çaresizliğini, çadırlardaki yavruların yanışını, binaların yok edilmesini, bebeklerin katledilmesini seyrettiklerini, hiçbir şey yapmadıklarını gösterdi. Müslümanların acılarını BM’ye, uluslararası topluma havale edecek kadar aciz olduklarını gösterdi. 

**- Arap Birliği’nin, İslam İş Birliği Teşkilatı’nın koskoca bir hiç olduğunu gösterdi.**

**- Ardında korunacağımız bir Halife ihdas etmediğimiz müddetçe can ve mal güvenliğimizin olmadığını gösterdi.**

**- Gazze Bize 57 devletin 1 Halife etmediğini gösterdi.**

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Abdullah İmamoğlu.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Abdullah_Imamoglu_b8ac692213.jpg)

Gazze’deki soykırım sürecinde ümmetin, STK’ların, hatta Batılı ülkelerdeki insanların bile insanlık onuru adına üzerlerine düşeni yaptığını hatırlatan İmamoğlu, alimlerin de Gazze için İslam ülkelerinin cihat etmeleri gerektiğine dair fetvalar yayınladığını ancak devasa ordularına rağmen üzerine düşeni görevi yapmayanların sadece yöneticiler olduğunu ifade etti.  

Netanyahu’nun tehditlerine gereken cevabı vermekte acizlenen yöneticilerin tıpkı sivil halk gibi kınadığını, miting yaptığını hatırlatan İmamoğlu, 2 milyarlık İslam âleminin işgalci Yahudi varlığı karısında hiçbir caydırıcı etkisinin olmamasının başımızdaki yöneticilerin korkaklığından kaynaklandığının altını çizdi. 

Bu yöneticilerin kendi halklarını temsil etmediğini, kâfirlerin çizmiş oldukları Sykes-Picot sınırların bekçiliğini yaptığını ifade etti. 

Yaklaşık on gün önce katil Netenyahu ‘Hilafet’in kurulmasına mani olacaklarını ve buna izin vermeyeceklerine’ dair sözleri hatırlatarak İmamoğlu, onların tek korkusunun bu olduğunu ve Müslümanların yüz yıl önce Osmanlı’da olduğu gibi yeniden Hilafet ile tek bir devlet olmasını istemediğini ortaya koydu.

[Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Tek Devlet, Tek Ümmet Tek Çözüm Hialfet.mp4](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Tek_Devlet_Tek_Uemmet_Tek_Coezuem_Hialfet_9929f86e87.mp4)

Salondaki misafirlerin coşkuyla **“Tek Ümmet Tek Devlet Tek Çözüm Hilafet”** sloganları atmasının ardından İmamoğlu, kafilere şu şekilde seslendi: 

**“Ey kâfirler sizler kerih görseniz de Hilafet kurulacaktır. Çünkü bu Rasul’ün (s.a.v.) müjdesi ve Allah Subahehu ve Teala’nın vaadidir. Sizler Hilafet gerçeğiyle elbet yüzleşeceksiniz. Sonra ne mi olacak? Ve sonra yenilecek ve cehenneme sürüleceksiniz…”**

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Genel-3.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_3_f0145ddc90.jpg)

**Nevvaf Tekruri: “Gazze, Müslümanlara Çok Şey Öğretti”**

Daha sonra kürsüye gelen **Filistin Alimler Derneği Başkanı Nevvaf Tekruri,** “Gazze’ye selam olsun, Gazzeli kadınlara çocuklara, tugaylara, tümenlere selam olsun” diyerek direnişi selamladı ve Gazze’nin Müslümanlara çok şey öğrettiğini ifade etti. 

Tekruri, konferansı hazırlayan Hizb-ut Tahrir’e teşekkürlerini beyan ettikten sonra tek yolun cihad olduğunu, Gazze ve Filistin’in ancak böyle kurutulacağının altını çizdi. Tekruri, Gazze’ye ve Filistin’e verilen desteğe çok teşekkür ederek konuşmasına son verdi. 

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Nevvaf Tekruri.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Nevvaf_Tekruri_1c82e68377.jpg)


**Tayyip Elçi: “Biz İslam İle İzzet Bulduk”**

**Medrese Alimleri Derneği Başkanı Tayyip Elçi,** ümmetin dünya malına meylettiğini, istek ve arzularını Allah’ın emirlerinin önüne geçirdiğine dikkat çekip, kurtuluşa erişemediğini ifade eden konuşmasında “vehen” hadisini hatırlattı. Çoklukla değil, Allah’ın yardımı ile zaferin geldiğine dikkat çeken Elçi, Hz. Ömer r.a.’ın **“Biz İslam ile izzet bulduk”** sözlerini hatırlatarak konuşmasına son verdi. 

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Tayyip Elçi.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Tayyip_Elci_354d9efbcc.jpg)

**Mehmet Göktaş: “Gazze Kazandı”**

**“Hilafet Kurulsun, ‘İsrail’ Yok Olsun”** sloganlarıyla kürsüye gelen **İlahiyatçı Yazar Mehmet Göktaş,** hain Arap rejimlerinin ihanetine dikkat çekti. Kassam Tugayları ve Hamas’ın ümmetin yüz akı olduğunun altını çizen Göktaş, 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı’ndan sonra Avrupa’da insanların İslam’a koştuğunu böylece Gazze’nin kazandığını, siyonizmin ise kaybettiğini ifade etti. 

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Mehmet Göktaş.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Mehmet_Goektas_a6f4054fb7.jpg)

**Muhammed Emin Yıldırım: “Zalim ‘İsrail’ ile Karşılaşmadan Canımızı Alma Allah’ım”** 

Kürsüye gelen son konuşmacı **Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım,** tekbirler getirilmesi ve dua için salonu kıyama çağırdı. Güç sahiplerinin üzerine düşeni hatırlatmak için buraya geldiklerini ifade eden Yıldırım, Gazze’de mücahidlere Allah’tan yardım diledi. Şehitlerin tümünü Şehitlerin Efendisi Hz. Hamza ile haşret duasında bulunan Yıldırım, “zalim ‘İsrail’ ile karşılaşmadan canımızı alma” dileğinde bulundu. 

Yıldırım duasında şu ifadelere yer verdi: 

**"19 aydır ordularına rağmen, petrol kuyularına rağmen kıllarını kıpırdatmayan bütün yöneticileri sana havale ediyoruz Allah'ım**

**Orduları bırakın, hala limanlarını 'İsrail'e kapatmayanları sana havale ediyoruz Allah'ım."**

Duygusal duasına salon coşkulu bir şekilde amin derken Yıldırım, misafirleri ayağa kalkmaya çağırdı ve  İslam uğrunda çalışmak için yemin ettirdi. 

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı M. Emin Yıldırım.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_M_Emin_Yildirim_b6030ffc90.jpg) 
 
 ![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı M. Emin Yıldırım-2.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_M_Emin_Yildirim_2_788e5a955e.jpg)


![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Genel-4.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_4_78b755424d.jpg)

![Köklü Değişim Büyük Gazze Konferansı Genel-5.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Bueyuek_Gazze_Konferansi_Genel_5_46ffe48ef9.jpg)

Büyük Gazze Konferansı'nda Gazze İçin Gerçek Çözüm Sunuldu

İşgalci ‘İsrail’, Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınlarını vurdu 

Köklü-Değişim,Şara’nın-Zeytin-Dalı-Uzattığı-‘İsrail’,-Şam’ı-Vurdu.jpg

Ahmed Şara liderliğindeki Suriye yönetimi ülkeyi işgal eden ve başkente çok yakın bir şekilde konuşlanan işgalci ‘İsrail’e zeytin dalı uzatırken, işgalci bir kez daha Şam’ı vurdu. 

Silahlı Dürzi gruplar ile Suriye güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmaların ardından ‘İsrail’, Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınlarında bir hedefi vurduğu duyuruldu. Suriye yönetimi, güvenlik güçlerini bölgeye konuşlandırdı.

‘İsrail’ televizyonunda yer alan haberde, soykırımcı Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Katz'ın orduya saldırı talimatı verdiği belirtildi.

Habere göre, Katz açıklamasında, **"(Suriye'de) Dürzilere yönelik saldırılar devam ederse sert karşılık vereceğiz"** tehididinde. ‘İsrail’ Dışişleri Bakanı Gideon Saar da uluslararası toplumu Suriye'ye müdahale etmeye çağırdı.

Daha sonra ‘İsrail’ ordusunun Suriye'nin başkenti Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınlarında bir hedefi vurduğu bildirildi. KAN'ın haberine göre, Netanyahu ile Katz, saldırıya ilişkin ortak açıklamada bulundu.

Ankara’nın kontrolündeki Şam yönetimi, ‘İsrail’in işgal, karargah ve silah depolarını bombalamasına yönelik henüz somut bir karşılık vermiş değil. Bu saldırılar sürerken ABD’li bir senatörle görüşen Şara’nın ‘İsrail’ ile “normalleşmeye” açık olduğu ifade edilmiş ve Şara’dan da bu açıklamaya yönelik bir yalanlama gelmemişti. 

**‘İsrail’den, Suriye Yönetimine Dürzi Tehdidi**

Açıklamada, Dürzi grupların Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçlerine karşı saldırılarıyla başlayan çatışmalara işaret edilerek, **"Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınlarında bir hedefe saldırı düzenledik. Dürzilere yönelik hiçbir tehdide izin vermeyiz"** tehdidinde bulunuldu.

Başkent Şam'ın güneyine hiçbir gücün konuşlandırılmasına izin verilmeyeceği vurgulanan açıklamada, **"Bu, Suriye rejimine açık bir mesajdır. Dürzi toplumuna yönelik herhangi bir tehdide de izin vermeyeceğiz"** denildi.

**Suriye Yönetimi Kontrolü Sağladı**

Şam'ın güneyinde silahlı Dürzi grupların Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçlerine karşı saldırılarıyla başlayan çatışmalarda yaralanan toplam 5 Dürzi'nin, tedavi için ‘İsrail'e getirildiği aktarılmıştı.

Suriye'de hükümete bağlı güvenlik güçleri, başkent Şam'da Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı ve son günlerde çatışmalara sahne olan Ceramana Mahallesi'nin girişlerindeki kontrol noktalarına konuşlandırıldı.

Mahallenin önde gelenleriyle varılan anlaşma gereği hükümete bağlı güvenlik güçleri, gece saatlerinde mahalleye hareket etti.

Sosyal medya hesaplarında 28 Nisan'da paylaşılan ve Rasulullah Salallhu Aleyhi VesSellem’i hedef alan bir ses kaydı, Suriye'de büyük tepki çekmişti. Kısa sürede yayılan ses kaydının sahibi, konuşmasında, Dürzi topluluğun yoğun olarak yaşadığı Süveyda ilinden olduğunu belirterek, hakarette bulundu. 

Bunun üzerine birçok ilde 29 Nisan'da gösteriler düzenledi ve aynı gün Ceramana Mahallesi'nde akşam saatlerinde başlayan gerginlik, bazı silahlı Dürzi grupların Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçlerini pusuya düşürmesinin ardından çatışmaya dönüşmüştü.

Silahlı Dürzi grupların Ceramana'da başlattığı saldırıya Sahnaya semtindeki Dürzi grupların da müdahil olmasıyla çatışmalar genişledi, en az 13 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.

Suriye güvenlik güçleri kontrolü sağlamak üzere bölgeye çok sayıda asker, ağır silah ve tank sevk etti.

‘İsrail’ ise Dürzileri koruma bahanesiyle Sahnaya'da 5 savaş uçağıyla ve İHA’larla en az 9 hava saldırısı düzenledi. İşgalci ‘İsrail’ saldırısında 2 kişi katledildi. 

**Dürziler ile ‘İsrail’ Arasında Gerilim**


Öte yandan Dürzilerin dün gece Netanyahu'nun evine giderek Süveyda'ya müdahale etmesini istemeleri ve bir Dürzi'nin öldürüldüğü yönündeki haberlerin ardından ‘İsrail’ polisi ile Dürziler arasındaki gerilim yükseldi. ‘İsrail’ ordusunda askerlik yapan Dürziler, Suriye’ye girip savaşmak için işgalci ‘İsrail’e çağrılarda bulunuyor. 

[Köklü Değişim,'İsrail'de Dürziler Ayaklandı.mp4](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Israil_de_Duerziler_Ayaklandi_90e668134c.mp4)


Şara’nın Zeytin Dalı Uzattığı ‘İsrail’, Şam’ı Vurdu

İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde Gazze için Hilafet çağrısı 

Köklü-Değişim,Mevlid-i-Nebi-Etkinliğinde-Hilafet-Çağrısı-.jpg

Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmed Göktaş, İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde yaptığı konuşmada, Gazze için Hilafet çağrısında bulundu. 
    
İLKHA’da yer alan habere göre, Göktaş, İstanbul Bağcılar’da düzenlenen Mevlid-i Nebi etkinliğinde yaptığı konuşmada, **"Gazze dünyaya İslam'ın aynen asr-ı saadette yaşanılır olduğu gibi yaşanıldığını gösterdiler. Gazze'deki kardeşlerimiz bizlere öyle bir miras bıraktı ki inşallah İslam aleminin halifeye kavuşmasına da vesile olacaktır."** dedi.

Peygamber Sevdalıları Vakfı, "Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama" etkinlikleri kapsamında her yıl gerçekleştirdiği Mevlid-i Nebi etkinliğini bu sene **"Direniş Önderi Hazreti Muhammed"** temasıyla gerçekleştirdi.

Peygamber Sevdalılarının bu yılki mesajının okunmasının ardından  **Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, Dünya Alimler Birliği Filistin Komisyon Başkanı ve HAMAS Milletvekili Mervan Ebu Ras** da birer konuşma yaptı.

![Kökl-Değişim,Mevlid-i-Nebi.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koekl_Degisim_Mevlid_i_Nebi_91b1ef44f8.jpg)

Göktaş Hoca, konuşmasına, **"Aziz peygamber sevdalıları, Fatih Sultan Mehmet'in ve Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları!"** diyerek başladı.

Papa'nın öldüğünü hatırlatan Göktaş, **"Buradan bütün ulemaya, yöneticilere ve özellikle bu ülkede İslam adına söz söyleme hakkına sahip olan seydalara, alimlere sesleniyorum; eğer Allah'ı razı etmek istiyorsak, eğer Resulünün ruhunu şad etmek istiyorsak, eğer gerçekten Gazze'nin kurtuluşu adına ciddi bir adım atmak istiyorsak derhal halife seçilmelidir. Müslümanlar artık halifesini seçmelidir."** çağrısında bulundu ve şöyle devam etti: 

“En azından yüz yıldır yetim kaldığımız yetmez mi? Halifesiz kaldığımız, öksüz kaldığımız, süründüğümüz, parçalandığımız, bölündüğümüz yetmez mi? Onun için derhal, en kısa zamanda Müslümanlar halifelerini seçmelidir. En kısa zamanda bunun için çalışmalar başlatılmalıdır. Hilafet çalışmaları başlamalıdır. Yoksa iki yakamız bir araya gelmiyor işte. Bunu yegâne sebebi başsızlıktır. Şu Hristiyanlara bakar mısınız? Daha adam ölür ölmez hemen seçim derdine düştüler. Çünkü yapılması gereken budur. Müslümanlara yakışan bu olmalıdır. Müslümanların böyle parça parça olmasının, yetimliğinin, kimsesizliğinin, çaresizliğinin sebebi inanınız ki halifesiz olmasıdır. Başlarında bir halifenin olmamasıdır. Onun için derhal bu yola başvurmalıdır." 

![Köklü-Değişim,Mevlidi-Nebi-Hilafet.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Koeklue_Degisim_Mevlidi_Nebi_Hilafet_c91c19d3b6.jpg)

**“Anın Vacibi Budur”**

En kısa zamanda; hocalarımıza, diyanete, Seydalarımıza, teorisyenlerimize, İslam adına yazıp çizen konuşan herkese sesleniyorum, birinci derdimiz halife olmalıdır. Şu Hristiyan aleminden utanmamız lazım. Allah'tan korkalım. Hemen, birinci, anın vacibi budur. Elhamdülillah burada bunun bir tohumu atılmış durumda. Zaten 1400'den beridir bu topraklarda ciddi anlamda Müslümanların, Kürtlerin, Türklerin, Arapların ciddi bir beraberliği vardı. Ama şu günlerde bu yeniden canlandı Allah'ın izniyle. Osmanlı'nın bütün padişahları Türk ama o padişahları yetiştiren alimler Kürt alimleriydi. Fatih'i yetiştiren bir Kürt alimiydi. Ak Şemsettin'den Molla Gürani'ye ve hatta nice şeyhülislamların hepsi Kürt alimleriydi. Şu günlerde de Allah'ın izniyle bu çok daha bilinçli ve şuurlu bir şekilde icra ediliyor. Onun için bu nimeti iyi bilelim. Şu günlerde Müslümanların özellikle Arapların, Türklerin ve Kürtlerin ciddi bir kucaklaşmasına şahit oluyoruz. Allah bunu güçlendirsin ve devamını getirsin.

**“Açın Şu Milletin Önünü”**

Yetkililere sesleniyoruz; işte HAMAS ve Kassam Tugayları burada. Dostlara da sesleniyoruz, düşmanlara da sesleniyoruz. Yetkililere diyoruz ki açın şu milletin önünü, çekilin… Siz bir şey yapamıyorsanız Allah'ın izniyle insanımız bir şeyler yapar. Gazze'de çocukları katledip elini kolunu sallayarak Türkiye'ye gelenlere siz bir şey yapamıyorsanız biz yaparız Allah'ın izniyle. Yetkililere sesleniyoruz, eğer sizin terör devletine, siyonizme yapacağınız bir şeyiniz yoksa, elinizi ve kolunuzu bağlı hissediyorsanız bizim elimiz kolumuz bağlı değil! Yeter ki çekilin önümüzden. Boykot etmeyenlere sizin söyleyecek bir şeyiniz yok ise bizim söyleyeceğimiz bir şey var. Bu ülkenin dört bir yanında milyonlarca insanın yüreği HAMAS ile Gazze ile beraber atıyor. Yeter ki önümüzde engel olmayın.”

**Göktaş Makalesinde Yine Hilafet’in Önemini Vurguladı**

“Gazze bize Hilafeti kazandırmalıdır!” başlıklı yazısına Göktaş, **“Müslümanların başsızlığı, perişanlığı ve çaresizliği bugün konuşulmayacaksa ne zaman konuşulacak? Bu ümmetin yüz yıldan fazla süren bu öksüzlüğü, yetimliği, kimsesizliği artık bir son bulmalıdır.”** ifadeleriyle başlıyor. 

**“Müslümanların bir an için bile başsız durmaları asla caiz değildir.”** hükmünü hatırlatan Göktaş, İslam ülkelerinin, meclislerinin, ordularının, akademisyenlerinin, âlimlerinin, teorisyenlerinin üzerlerine düşen görevleri hatırlattı. 

Göktaş yazısının son kısmında şu ifadelere yer verdi: 

**“Eğer bugün Hz. Peygamber’in (s.a.v) viladetini “Direniş Önderi” olarak ele alıyorsak onu somut olarak temsil eden bir Halifeye sahip olmak Müslümanlar olarak birinci yükümlülük değil midir?**

**Lütfen bu konu sadece benim dile getirmemle kalmamalı, herkes üzerine düşeni yapmalıdır.”**





Mevlid-i Nebi Etkinliğinde Hilafet Çağrısı 

Pakistan, Hindistan’ın saldırıya hazırlandığını iddia ediyor 

Köklü-Değişim,Pakistan-İle-Hindistan-Arasında-Keşmir-Gerilimi-Sürüyor.jpg

Hindistan’ın işgali altında bulunan İslam beldesi Keşmir’de meydana gelen saldırının ardından Pakistan yönetiminin yaptığı açıklamaya göre iki ülke arsındaki gerilim tırmanabilir. 

Pakistan Enformasyon Bakanı Ataullah Tarar, Hindistan'ın gelecek 24 ila 36 saat içerisinde bir askeri saldırı başlatmak istediğine dair "güvenilir istihbarata" sahip olduklarını duyurdu ve sınırda önlemler artırıldı. Tarar, Hindistan'ın Keşmir'deki saldırıyı bahane olarak kullanmaya niyetlendiğini de ileri sürdü. 

Yeni Delhi yönetimi, komşusu Pakistan'ı Keşmir'de 22 Nisan'da 26 turistin öldürüldüğü saldırıyı gerçekleştiren militanları desteklemekle suçlarken, İslamabad suçlamaları reddediyor. 

Tarar, **"Hindistan'ın bu tür bir askeri maceraya girişmesine kararlılıkla yanıt verilecektir"** açıklamasıyla saldırılara sert karşılık verileceğini de ifade etti. 

**Keşmir Sorunu Nasıl Ortaya Çıktı?**

Pakistan, Hindistan, Çin ve Afganistan tarafından çevrelenen Keşmir’in yüzölçümü; 217.935 km2dir. 12 milyonluk nüfusunun %85’i Müslüman’dır. Geri kalan %15’i ise Hindu, Sih ve Budistlerden oluşmaktadır. Servetlerinin bolluğu ve dünyadaki dağların zirvesi olan Himalaya’nın varlığı nedeniyle “dünyanın çatısı” veya “Allah’ın yeryüzündeki cenneti” olarak adlandırılmıştır.

Keşmir, Hicrî 1. yy.’ın sonralarında İslâm’ın girdiği bir İslam beldesidir. Hicrî 94/Mîlâdî 712 yılında başlatılıp İslâm komutanı Muhammed İbnul Kâsım’ın elleriyle gerçekleştirilen Sind ve Hind fetihleri ve Hicrî 218-225/Mîlâdi 833-839 yıllarında Abbâsî Halîfesi el-Mu’tasım zamanındaki fetihlerle Hindistan, Pakistan, Keşmir ve Bangladeş’e kadar bölgede Müslümanlar hâkim olmuş ve 19.yy.a kadar İslâm tatbik edilmiştir.

İngiltere, 1819 yılında Yarımadayı istila ettiğinde; Hindu, Sih, Budist ve diğer bazı küfür güçleri ile Müslümanlar 27 yıl boyunca şiddetli savaşlardan sonra ancak 1846 yılında bölgede egemenlik sağlayabilmiştir. Bölgeyi üç parçaya bölen İngiltere, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu %55’lik bölümde kendisi hükmetmiş, 565 vilâyeti ise Hindu ve Müslüman valiler aracılığıyla özerk yönetimle yönetmiştir. Üçüncü kısım Keşmir’i ise Amritsar’da yapılan kira sözleşmesi gereğince yüz yıllığına (1846-1946) Hinduların tahakkümüne vermiştir.

Kira sözleşmesi sona erdikten sonra da Keşmir’deki Hindu Yönetimi, Müslüman halkın isteğini umursamadan Keşmir’i Hindistan’a katmıştır. İngilizlerin Hinduların tarafını tutması ve anlaşma sonrası işgale karşı Pakistan ve Keşmir’deki Müslümanlar şiddetli bir karşılık vermiştir. Bu mücadele neticesinde; Hindistan, Keşmir’in %65’ini, Çin ise %5’lik kısmı işgal etmiş ve Pakistan’a %30’luk kısmı kalmıştır. 

Hindistan, Keşmir’de, Kur’an’ın okunması ve Arapçanın yasaklanması gibi Müslümanlara karşı baskı, işkence ve diğer sinsi üslupların tamamında başarışız olmuştur. Hindistan; 1989 yılında Keşmir’de, 25 bin şehidin hayatlarına mâl olan büyük katliamlar yapmıştır. Keşmirli Müslümanlara Yardım Komitesi Radyosu’nun; Birleşmiş Milletler kaynaklarına dayanarak yaptığı istatistiklere göre; Hindistan Yönetimi’nin Ocak 1990’dan Aralık 1998’e kadar işlediği cürümler şunlardır: 63 bin 275 Müslüman kurşunlanarak şehit edildi; 775 siyasetçi, âlim ve cami imamı tasfiye edildi; 3 bin 370 Müslüman ölüme varan işkencelere maruz kaldı; 81 bin 161 kişi yargılanmadan hapsedildi. Bütün bunların yanında namusları çiğnenen, kutsallarına el uzatılan, yaralanan ve kaybolan yüz binlerce Müslüman zulme maruz kalmıştır. 

Bu bölgede Amerika daha önceki yıllarda halkın kendi tercihine göre Pakistan veya Hindistan’a bağlanmaları gerektiğini savunuyor ve bunun için çalışıyordu. Ancak Amerika hem Hindistan’da hem de Pakistan’da ipleri eline alınca bölgenin kalıcı olarak bölünmesini istedi. Azad Keşmir bölgesinin Pakistan’da, Hindistan Otoritesi altındaki kesimin Hindistan’da ve çoğunluğu Müslüman olup Hindistan tarafından işgal edilmiş Keşmir’in ise Hindistan Yönetimi’nin otoritesi altında otonomi (özerklik) verilmesini istedi ve bunun için çalıştı. Bu plana sadık kalan Pakistan yöneticileri, cihadi gruplara verdiği desteği çekmeye, eğitim kamplarını kapatmaya, Kontrol Hattı’ndaki Pakistan birliklerini azaltmaya, Keşmir Müslümanlarına yönelik her tür yardımdan vazgeçmeye başladı. 

Çünkü Amerika, Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir geriliminin bitmesini ve rakibi Çin karşısında Hindistan’ın bölgede çok daha güçlü bir devlet olmasını istiyor. Böylece Hindistan’ı askerî ve ekonomik yardımlarla destekleyerek Çin’e karşı kullanmak istiyor. Çin’in bölgede büyümesini Hindistan eliyle durdurmak ve böylece Çin’i perdeleme planını gerçekleştirmek istiyor.

Pakistan, Keşmir’i Hindistan’dan kolayca geri alabilecek imkâna sahipken, Amerika ekseninde yürüttüğü siyaseti gereği Keşmir’deki Hindistan işgaline göz yumuyor. 






Pakistan İle Hindistan Arasında Keşmir Gerilimi Tırmanıyor

Adalet Bakanı Tunç: 40 maddelik taslağı milletvekillerinin takdirine sunduk

Köklü-Değişim,10.-Yargı-Paketi-Taslağı-Meclise-Sunuldu-.jpg

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 10. Yargı Paketi'nin 40 maddelik taslağının tamamlandığını ve milletvekillerinin takdirine sunulduğunu duyurdu.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ceza adalet sisteminin etkinliğini artırılması amacıyla hazırlanan 10. Yargı Paketi kanun teklifi taslağının meclise sunulduğunu söyledi..

Hedef ise soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamalarını başarılı kılmak olduğunu ifade etti. 

Tunç, **"Yaklaşık 40 maddelik ceza adaleti sisteminin etkinliğin artırılması için taslakta soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamasıyla ilgili olarak 3 aşamadan oluşan ceza adalet sisteminin her bir aşamasının daha iyi ve etkin olması başlıkları var."** detayını paylaştı. 

**Taslakta Neler Var?**

Taslak metinde, Covid düzenlemesinin kapsamının genişletilmesinden cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik pek çok başlık yer alıyor. Covid-19 salgını döneminde cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak için 2020 yılı Nisan ayında bir düzenleme yapılmış, 31 Temmuz 2023 öncesi cezaevine girenler 5 yıl denetimli serbestlikle tahliye edilmişlerdi.

Ancak 31 Temmuz 2023 itibarıyla yargılaması süren, karar kesinleşmediği için cezaevinde olmayanlar düzenlemeden faydalanamamıştı. Yeni çalışmayla "eşitliğin sağlanması" hedefleniyor. 

Bu çalışmayla binlerce kişi cezaevinden çıkacağı için bir af olarak değerlendirilip eleştiriliyordu. 

**Mükerrer Suçlar**

23 Ocak 2025 tarihinde açılanan Yargı Stratejisi Belgesi'nin ilk paketi olacak olan düzenlemeyle mükerrer suçlara yönelik adımlar atılacak.

Mevcut durumda, ikinci kez suç işleyenler cezasının 2/3'ünü, üçüncü kez işleyenler ise tamamını cezaevinde geçiriyor.

Yeni düzenleme ile bu oranlarda iyileştirme yapılması da planlanıyor.

Mevcut durumda uygulanması mümkün olmayan hafta sonu hapis cezasına ilişkin değişiklikler de taslakta yer alıyor.

Düzenlemeden kaç kişinin yararlanacağı ise Meclis'te yürütülecek çalışmalar sonrasında netlik kazanacak. 


10. Yargı Paketi Taslağı Meclise Sunuldu 

Fransa’da camide katledilen Müslüman için miting yapıldı 

Köklü-Değişim,Fransa’da-Bir-Müslüman-Camide-Katledildi-.jpg

Fransız Müslüman toplumu camide vahşice öldürülen Müslüman kardeşlerinin yasını tutarken yüzlerce kişi Paris'te toplanarak saldırıyı kınadı. 

Siyasilerin ırkçı ve İslam düşmanı söylemleri, Avrupa’da Müslümanlara karşı saldırılara dönüşmeye devam ediyor. 

Kimliği Ebubekir olarak açıklanan genç bir Müslüman cuma günü eski bir maden kasabası olan La Grand Combe'daki camiye giren bir terörist tarafından bıçaklandı.

Bölgede yaşayan ve daha önce camiye hiç gitmediği bildirilen 2004 Fransa doğumlu saldırgan, olay anını telefonuyla kaydetti. Yerel medya, güvenlik kamerası görüntülerinin de saldırganın Allah'a hakaretler yağdırdığını gösterdiğini belirtti.

Fransız liderler saldırıyı kınarken, Başbakan Francois Bayrou saldırıyı İslamofobik olarak niteledi.

**Gösteriler Düzenlendi**

Göstericiler 27 Nisan 2025 Pazar günü Paris'te düzenlenen İslamofobi karşıtı gösteride bayraklar ve pankartlarla bir araya geldi.

SOS Racisme adlı STK'nın Genel Müdürü Valentin Stel, son yıllarda Fransa'da artan İslam karşıtı eğilimden duyduğu endişeyi dile getirdi.

Fransa'nın başkenti Paris'te Pazar günü İslamofobi karşıtı gösteri düzenleyen yüzlerce kişi, ülkenin güneyindeki bir camide namaz kılarken vahşice öldürülen kişinin anısına saygı duruşunda bulundu.

Dayanışma yürüyüşünde bir araya gelen sivil toplum örgütleri, siyasi temsilciler ve inanç önderleri Fransa'daki islamofobik atmosferi kınadılar.

Aktivist Assa Traore, **"Korkan bir sistemimiz, bir devletimiz var ve biz bu korkuyla yüzleşiyoruz"** dedi.

Göstericilerin ellerinde **"İslamofobi öldürür, devlet suç ortağıdır"** ve cuma günü öldürülen genç **”Ebubekir için adalet"** yazılı pankartlar taşıdığı görüldü.

SOS Racisme adlı STK'nın Genel Müdürü Valentin Stel, son yıllarda gözlemlediği artan İslam karşıtı bir eğilimden duyduğu endişeyi dile getirdi:

**"Yıllardır nefret söylemine tanık oluyoruz. Fransa'daki Müslüman toplumunu hedef alan, onların tam olarak Fransız olmadıklarını ya da sadakatlerinin şüpheli olduğunu söyleyen nefret söylemi.
Kurbanın ailesi ve şoke olmuş ibadet edenlerle omuz omuza duruyoruz. Katilin yakalanması ve cezalandırılması için devletin tüm imkanları seferber ediliyor."

Bu arada **Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron** **"dine dayalı ırkçılık ve nefretin Fransa'da asla yeri olmayacağını"** söyledi. 

**"Dini Özgürlük Dokunulmazdır"**

Adalet Bakanı Gerald Darmanin bıçaklama olayını **"Fransa'daki tüm inananların, tüm Müslümanların kalbini yaralayan"** **"alçakça bir cinayet"** olarak nitelendirdi.

Yetkililer şüphelinin yakalanması için 70 müfettişin görevlendirildiğini söyledi.

Yerel savcı Abdelkerim Grini, **"Başka kurbanlar olmadığından emin olmak için özellikle dikkatli davranıyoruz"** dedi.

Paris Büyük Camii yetkilileri saldırının arkasındaki nedenleri araştırmaya çağırdı ve adli makamlardan saldırının **"terör eylemi"** olarak sınıflandırılıp sınıflandırılamayacağını belirtmelerini istedi. 


Fransa’da Bir Müslüman Camide Katledildi 

Fidan’dan Hamas’la görüşme hakkında açıklama 

Köklü-Değişim,Fidan’dan-Hamas’la-görüşme-hakkında-açıklama-.jpg

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün Doha’da yaptığı açıklamada, Hamas ile son birkaç gün içinde yapılan görüşmelerin ardından kalıcı bir çözüm getirmeyi amaçlayan anlaşmaya daha açık olacağını söyledi. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar’ın başkenti **Doha'da Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed İsmail Derviş ve Hamas Siyasi Büro üyeleriyle görüştü.** Ateşkes müzakerelerindeki son durumun ele alındığı görüşmede, Hamas tarafı, kalıcı ateşkes için çaba göstermeyi sürdürdüklerini belirtti. Bakan Fidan ise Gazze'de barışın tesisi için Türkiye'nin uluslararası platformlardaki çalışmalarına ve ikili düzeydeki çabalarına devam ettiğini söyledi.

Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın 19 Nisan'da Ankara'da Hamas yetkilileriyle bir araya gelerek ateşkes çabalarını ve Gazze'deki durumu dair görüşmelerde bulunmuştu. 

Fidan Katar'ın başkenti Doha'da yaptığı açıklamada, bu görüşmelerin Hamas'ın işgal altındaki Filistin topraklarını ve diğer konuları da ele alan bir anlaşmayı imzalamaya daha istekli olacağını gösterdiğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı, krizin ‘İsrail’-Filistin çatışmasına iki devletli çözümün uygulanması için bir fırsata dönüşebileceğini de ileri sürdü. 

Bir Hamas yetkilisi cumartesi günü, grubun, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için kalan tüm mahkumların tek seferde serbest bırakılmasını ve beş yıllık ateşkesi içeren bir anlaşmaya hazır olduğunu söyledi.

AFP'ye konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen yetkili **“(Hamas) tek seferlik esir değişimi ve beş yıllık ateşkes içeren bir anlaşmaya hazır”** demişti. 

Hakan Fidan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Doha’da ayrı ayrı görüştü. 


Fidan: “Hamas, Anlaşma İmzalamaya Daha istekli Olacak ”

Hintli yetkililer, Keşmir'de Hint askerleri Pakistan askerleriyle çatışmaya girdi 

Köklü-Değişim,Keşmir'de-Çatışma-2.jpg

İşgal altındaki İslam beldesi Keşmir'de düzenlenen saldırıda 26 turistin öldürülmesi üzerine Pakistan ile Hindistan arasında, gerilim ve restleşme sonrası sınırda ufak çaplı çatışmalar yaşanıyor. 

Silahlı çatışma haberi, Salı günü Keşmir'deki Pahalgam tatil beldesi yakınlarında silahlı kişilerin 26 kişiyi öldürmesinin ardından Yeni Delhi ile İslamabad arasında artan gerginlik sonrası geldi. 

Hindistan, turistlere yönelik saldırıyı hemen bir "terör saldırısı" olarak nitelendirdi ve sınır ötesi bağlantıları olduğunu iddia ederek Pakistan'ı suçladı.

Pakistan, kendisine Keşmir Direnişi adını veren bir militan grubun üstlendiği saldırıyla herhangi bir bağlantısı olmadığını beyan etti. 

Üç Hint ordusu yetkilisi, Pakistan askerlerinin Perşembe günü geç saatlerde Keşmir'deki bir Hint mevzisine ateş etmek için hafif silahlar kullandığını söyledi. Bakanlık politikasına uygun olarak isimlerini vermek istemeyen yetkililer, Hint askerlerinin misilleme yaptığını ve can kaybı olmadığını duyurdu. 

Pakistan'da Dışişleri Bakanlığı Cuma günü yapılan açıklamada, bakanlık sözcüsü Sefkat Ali Han, "Herhangi bir yorum yapmadan önce ordudan resmi bir onay bekleyeceğim" ifadelerini kullandı. 

Birleşmiş Milletler, Hindistan ve Pakistan'ı "azami düzeyde itidal göstermeye ve gördüğümüz durum ve gelişmelerin daha fazla kötüleşmemesini sağlamaya" çağırdı.

Cuma günü yapılan açıklamada, **"Pakistan ile Hindistan arasındaki herhangi bir sorunun anlamlı ve karşılıklı angajmanla barışçıl bir şekilde çözülebileceğine ve çözülmesi gerektiğine inanıyoruz"** dendi.

**Karşılıklı Yaptırımlar Başladı**

Saldırının ardından Hindistan, Pakistan'a karşı bir dizi diplomatik adım atacağını duyurdu.

Yeni Delhi Çarşamba günü iki ülke arasında büyük önemi bulunan su paylaşım anlaşmasını askıya aldı ve ülkeler arasındaki tek aktif kara sınır kapısını kapatırken aynı zamanda diplomatik personel sayısını da azalttı. Bir gün sonra Hindistan, Pazar gününden geçerli olmak üzere Pakistan vatandaşlarına verilen tüm vizeleri iptal etti.

Pakistan ise misilleme olarak perşembe günü saldırıyla hiçbir ilgisinin olmadığını sert bir dille açıklayarak Hindistan vatandaşlarına verilen vizeleri iptal etti, tüm Hindistan'a ait veya Hindistan tarafından işletilen havayollarına hava sahasını kapattı ve Hindistan ile üçüncü ülkeler dahil tüm ticareti askıya aldı.

**Su Sorunu Savaş Sebebi**

Ayrıca Hindistan'ın su akışını durdurma veya yönlendirme girişiminin "savaş sebebi" olarak değerlendirileceği ve Pakistan'ın ulusal gücünün "tüm yelpazesinde tam güçle" karşılık bulacağı tehididinde bulunuldu.

**Pakistan Savunma Bakanı, Trump’tan Yardım İstiyor**

SkyNews televizyonuna konuşan **Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Asif,** Hindistan’la yaşanan gerilimin savaşa yol açabileceğini ve dünyanın bundan endişe duyması gerektiğini söyledi.

Asif, televizyon sunucusunun, dünyanın gelişen çatışma konusunda endişelenmesi gerekip gerekmediği sorusuna şu cevabı verdi:

**"Evet, öyle düşünüyorum. İki nükleer güç arasındaki bir çatışma her zaman endişe kaynağı... Eğer bir şeyler ters giderse bu çatışma trajik bir şekilde sonuçlanabilir."**

Hindistan'ın her türlü saldırısına aynı şekilde karşılık verileceğini ve durumun olumsuz gelişmesi halinde çatışmanın savaşa yol açabileceği uyarısında bulunan Pakistanlı Bakan, bununla birlikte, diplomatik bir çözüm için umutlu olduğunu ifade etti.

**ABD Başkanı Donald Trump’ın bu gerilimin çözümüne müdahale etmesi gerektiğini dile getiren Yasif, Trump’ın dünyanın farklı noktalarında farklı taraflarla muhatap olduğuna dikkat çekti.**

Salı günü Keşmir'de gerçekleşen saldırı, son yıllardaki en büyük saldırı olarak öne çıkıyor. 

Kadim bir İslam beldesi olan Keşmir, yıllardır işgal altında tutuluyor ve Müslümanlar, Hindistan hükümetinin baskısına maruz kalıyor. ABD’nin Çin’e karşı Hindistan’ı desteklerken, Pakistan’ı çatışmaya girmemesi ve Keşmir’de hak iddia etmemesi için telkinde bulunuyor. Bu direktifleri birebir uygulayan Washington eksenli Pakistan yönetimi yine ABD’nin işaret ettiği Afganistan sınırındaki çatışmaları yoğunlaştırıyor. 


Pakistan-Hindistan Arasındaki Gerilim Tırmanıyor 

ABD Kongre Üyesi: Suriye Devlet Başkanı İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye açık

Köklü-Değişim,Şara-'İsrail'-ile-'normalleşmeye'-açık.jpg

ABD'li Cumhuriyetçi Kongre üyesi Marlin Stutzman Suriye Devlet Başkanı Ahmed el Şara’nın, ‘İsrail’ ile ilişkileri 'normalleştirmeye' açık olduğunu söyledi.

Stutzman Yahudi medyasına verdiği mülakatta **“Eş Şara, Suriye'yi ‘İsrail, diğer Ortadoğu ülkeleri ve elbette ABD ile iyi bir konuma getirecek olan İbrahim Anlaşmalarına açık olduğunu söyledi”** ifadelerini kullandı.

ABD kongre üyesi birkaç gün önce Şam'da eş Şara ile bir araya gelmişti. 

Stutzman, eş Şara'nın **“Suriye'nin bölünmesinden korktuğunu, bunun olmasını istemediğini, ülkesinin bir bütün olarak kalmasını istediğini ve ‘İsrail'in Golan Tepeleri yakınlarındaki ihlallerinin ele alınması ve Suriye'nin ‘İsrail’ tarafından bombalanmaması konusunda ısrarcı olduğunu”** ifade etti.

ABD Kongre üyesi, Suriye Devlet Başkanı'nın müzakerelere ve ardından ‘İsrail’ ile normalleşme adımlarına ihtiyaç olduğunu vurguladığını da belirtti ve **“Diyaloğa açık olduğuna gerçekten inanıyorum”** dedi.

Ankara’nın desteği ile yönetimi ele geçirdikten sonra özellikle Batılı devletlere samimi mesajlar veren Şara, Suriye topraklarını işgal eden ve Gazze’de yaklaşık bir buçuk yıldır Müslümanları katleden ‘İsrail’e zeytin dalı uzatmaya devam ediyor. 

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Sudan ve Fas, “İsrail” ile 
ABD Başkanı Donald Trump'ın önceki döneminde başlattığı ilişkileri normalleştirme kapsamında, 15 Eylül 2020’de İbrahim Anlaşmaları’nı imzalamıştı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ankara’da resmi törenle işgalci ‘İsrail’in Cumhurbaşkanı Isak Herzog’u resmi törenle karşılamış ve ihtimamla ağırlamıştı. 

7 Ekim’den kısa süre önce de ‘İsrail’ ile yakınlaşan Erdoğan, Netanyahu ile ABD’de el sıkışmıştı. 


Son Haberler