DİKKAT EDİN! ALLAH’IN SATTIĞI ŞEY ÇOK PAHALIDIR
06 Ağustos 2024

DİKKAT EDİN! ALLAH’IN SATTIĞI ŞEY ÇOK PAHALIDIR

Şu kısacık dünya hayatımızda elimizde kalmayacak şeyler uğruna gayret sarf edip bedeller öderiz. İşimizde ilerlemek için zamanımızın çoğunu işimize harcarız, arabamızı ya da telefonumuzu yenileyebilmek için kemer sıkarız, ev alabilmek için çok çalışıp birikim yaparız. Emekliliğimizi düşünüp sigortalı bir iş ararız... Sağlığımızı kaybetmek uğruna bedenimizi yıpratırız. Dünyalıklar uğruna gayretimiz takdire şayandır. Belki de çoğu zaman dünyanın ahiretin tarlası olduğunu unutup ahiretimiz için değil de dünyalık için daha çok çalışmayı tercih ediyoruz. Bu durumu Necip Fazıl dizelerine şöyle yansıtmış: “Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret; Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret...”

Oysa dünya hayatının kıymetini idrak eden bir Müslüman kendisine bahşedilen ömrünü akıllıca kullanarak -dünyadan da tamamen yüz çevirmeyerek- Allah Azze ve Celle’yi razı edecek salih ameller işlemeye ve cenneti kazanmaya bakar. Allah’ı (svt) razı etme noktasında Efendimiz’in (sav) “yıldızlar gibidir” dediği Sahabeler aklıma geliyor. Sahabelerin ismi geçtiği zaman ardından hep “radıyallahu anhu/anhum” yani “Allah ondan/onlardan razı olsun” deriz. Biliyoruz ki Sahabeler ve onların yolundan gidenler olmasaydı bu din bizlere kadar ulaşmazdı. Sahabelerin Allah’ı (svt) razı edecek davranışları şüphesiz ki kendilerini Allah Azze ve Celle’nin dini için yani İslâm için feda etmeleriydi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in davasına arka çıkmaları ve İslâm’ı kâmil manada hayatlarında tatbik etmeleriydi. Onlar Allah Azze ve Celle ile kârlı bir alışveriş yapmışlardı. Nitekim devletleşme yolunda Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e gelen yetmiş küsur Ensar, bey’at ettiklerinde Abdullah b. Revâha (ra) Peygamber Efendimiz’e (sav):

-Rabbin ve kendin için dilediğini şart koş, dedi. Allah Rasulü (sav): -Rabbim için O’na kulluk etmenizi ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamanızı; kendim için de mallarınızı ve canlarınızı neden koruyorsanız beni de onlardan korumanızı şart koşuyorum, buyurdu. Oradakiler:

  • Bunu yaparsak bizim için ne var? diye sordular. Efendimiz (sav): -Cennet, dedi. Onlar da: -Kazançlı bir alışveriş! Biz bu alışverişi bozmayız, bozulmasını da istemeyiz, dediler. Bunun üzerine bazı müfessirler şu ayet-i kerimenin nâzil olduğunu söylerler: “Allah mü’minlerden kendilerine vereceği cennet karşılığında canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yer almış gerçek bir vaadidir. Kim Allah’tan daha fazla sözüne bağlı olabilir! O halde yaptığınız bu alış verişten dolayı sevinin. İşte bu, gerçekten büyük bir başarı ve kurtuluştur.” (Tevbe, 111) [Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, XI, 49; Kurtubî, el-Câmi‘, VIII, 267]

Allah yolunda maldan ve candan yapılan ödemenin cennete girebilmenin iki mühim şartı olduğuna dair şu hâdise de oldukça ibretlidir: “Beşir bin Hasâsiyye (ra) anlatıyor: Rasulullah’a (sav) bey’at etmek için geldim. Bana, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in de O’nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm’ın öğrettiği şekilde haccetmemi, Ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihad etmemi şart koştu. Ben de şöyle dedim: –Ey Allah’ın Rasulü! Vallahi bunlardan ikisine gücüm yetmez. Onlar da cihad ve sadakadır. İnsanlar cihaddan kaçan kimseye Allah’ın gazab ettiğini söylüyorlar. Ben ise cihad meydanına gelince nefsimi ölüm korkusu kaplayıp kaçmaktan endişe ediyorum. Sadakaya gelince, benim malım küçük bir koyun sürüsü ve on deveden ibarettir. Onlar da ehlimin maişet kaynağı ve binek hayvanlarıdır.

Rasulullah (s.a.v) elimi tuttu, salladı ve şöyle buyurdu: –Cihad yok, sadaka yok, peki o hâlde nasıl cennete gireceksin?!? Bunun üzerine: –Ya Rasulallah! Bey‘at ediyorum, dedim ve Allah Rasulü’ne, koştuğu bütün şartlar üzerine bey‘at ettim.” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 224]

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan bir videoda Kassam Tugayı komutanlarından birinin şehid olmadan önceki görüntüleri vardı. Drone tepesinde gezinirken öleceğini anlayan bu mücahid son anlarını videoya çekmişti. Annesinden af dileyen mücahid o gün ahireti için yaptığı diğer şeyleri de söylüyordu. Sabah namazını kıldım, sabah zikirlerimi çektim... Ve sonunda Kelime-i Şehadet getiriyor, Allah için canını veriyordu...

Gazze’deki mücahidlerin şecaati, küçücük çocukların dahi teslimiyeti bizlere dersler veriyor ve kendimizi sorgulamamıza sebep oluyor. Onlar canlarıyla ve mallarıyla Allah Azze ve Celle’nin vaad ettiği cennet için azılı kâfirlerle mücadele ederken bizler ne için mücadele ediyoruz? Onların şehadetini sosyal medyadan görüp beğeni yapmakla mı yetineceğiz? Onların kanı oluk oluk akarken bizim hiç değilse terimiz bari akıyor mu? Küfrün egemen olduğu bu yüzyılda, İslâm’ın yeryüzüne hâkim olması için Sahabelerin yaptığı gibi gayret sarf ediyor muyuz? Cihadı yeniden ilân edecek Hilafet için çalışıyor muyuz?

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “Dikkat edin! Allah’ın sattığı şey çok pahalıdır. Dikkat edin Allah’ın sattığı şey çok pahalıdır. Dikkat edin! Allah’ın sattığı şey, Cennet’tir.” buyuruyor. [Tirmizi, Kıyamet,18]

Sahi, biz neden cennet için Allah Azze ve Celle ile alışveriş yapmıyoruz?