LGBT DESTEKÇİLERİ
23 Ağustos 2022

LGBT DESTEKÇİLERİ

Bilindiği üzere LBGT yanlılığı gündemimizden hiç eksik olmamaktadır. Geçtiğimiz günlerde Reyhan Karaca adlı şarkıcı İBB’nin düzenlediği bir konserde “Nerede, var mı LBGT bayrağı?” diyerek LBGT bayrağı açmıştı. Ondan önce de Gülşen adlı sapkın şarkıcı yine bu paçavrayı açmıştı. Sosyal medyada bu şarkıcılara Müslümanlar tarafından tepkiler yağdı. Ancak LGBT sapkınlıklarını savunanlar da azımsanacak kadar az değildir. Kimileri iktidardaki AKP’yi bu tür dernekleri kapatmaya çağırırken kimileri de bu tür faaliyetlere izin verdiği ve desteklediği için CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nu suçladı.

Sosyal medyada AKP taraftarları tarafından paylaşılan bir videoda Ekrem İmamoğlu’na sorulan “Eşcinsel evlilikleri onaylıyor musunuz?” sorusuna İmamoğlu’nun “Benim özgürlüklere saygı duyan ve özgürlüklere dair toplum içindeki insanların kendi yaşamlarıyla ilgili süreçlerine destek olmaya çalışan bir yapım var. Görevim de bunu gerektiriyor. Tabii ki eşcinsel vatandaşlarımızın da yaşam kalitelerini ya da yaşamla ilgili özgürlüklerini korumakla ilgili sorumluluğumuz var. Eşcinsel evliliğe izin verilmesi hususuna henüz toplumumuzun hazır olmadığının da altını çizmek isterim.” şeklinde cevap verdiği görülüyor. Buna karşılık verilen bir videoda ise Erdoğan’a yöneltilen “Eşcinsellere evlilik hakkı tanımayı düşünüyor musunuz?” sorusuna Erdoğan’ın “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvenlik altına alınması şart. “ yanıtı paylaşılmış. Daha önce de AKP’li Mehmet Özhaseki’nin LGBT’li bireyler için “Mademki Allah yaratmış, hepsinin başımızın üstünde yeri var.” söylemine tanık olmuştuk. Başka bir videoda Kemal Kılıçdaroğlu’na yöneltilen “LGBT aile yapısını bozuyor mu?” sorusuna “Hayır efendim ilgisi yok! Niye bozsun ki?” cevabını vermesi üzerine Kılıçdaroğlu LGBT’liler tarafından fahri üye ilan edilmişti.

Karşılıklı siyasi liderler eleştirilirken aslında her iki tarafın da aynı “özgürlükçü” kapitalist sisteme hizmet ettiği gözden kaçırılmış gibi gözüküyor. Sonuçta LGBT adı altında ortaya çıkan sapıklıklar 2006 yılından itibaren dernekleşmeye başlamış ve İstanbul Sözleşmesi ile de güvence altına alınmıştı. Ve bu sözleşme AKP, CHP, MHP ve HDP’nin fikir birliği ile 2012’de hızlıca meclisten geçirilmişti. Toplumun ahlakının çökertilmesine, gençliğin, ailenin ifsad edilmesine göz yummuşlardır.

Dizilerde, filmlerde gösterilen eşcinsel evlilikler ve demokrasi adına her platformda onlara destek veren özgürlükçü propagandalar sayesinde ülkemizde çocuklar bile LGBT’nin ne olduğunu öğrenmişlerdir. Hatta ortaokulda okuyan 12-13 yaşındaki çocuklarımız bile okulda LGBT’li öğrencilerin olduğundan bahsetmektedir.

Genç nesillerimizin uğradığı ahlâki erozyon, “özgürlükçü”(!) kapitalist sistem ve onun uygulanmasına izin verdiği yasalarla günden güne artmaktadır. Fonlanan LGBT dernekleri, şarkıcı müsveddelerinin bayrak açması, reklamlarda, dizilerde ve filmlerde özellikle bu tiplere yer verilmesi sanki Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasındaki “henüz eşcinsel evliliklere hazır olmayan toplumu” buna hazırlamaya yönelik çalışmalar olduğunu ispatlar niteliktedir.

LGBT’yi normalleştirmek ve yaygınlaştırmak için Türkiye’de kurulmuş 22 dernek var. 2007 yılında LGBT Öğrenci Derneği kurulmuş ve İstanbul’da LGBT oteli açılmış, Müslüman Eşcinseller Derneği 2013 yılında iktidarın onayı ile kurulmuş, 2014 yılında ETCEP ( Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) yürürlüğe girmiş, 2015 yılında LGBT onur yürüyüşlerinin başlamasına izin verilmiştir.

Bir yandan milletin eşcinsellere “Allah sizi yok etsin” diye beddua ederken onların bu sapkınlıklarını rahatça yapabilmesini kanunen mümkün hale getirenlere “Allah sizi başımızdan eksik etmesin” diye dua etmelerini de işin iç yüzünü görememelerine bağlıyoruz.

Rusya, Sırbistan, Macaristan gibi kâfir memleketlerde bile tehlikenin boyutu fark edilmiş ve büyük çapta LGBT karşıtı yürüyüşler düzenlenmiştir. Hatta Macaristan Başbakanı Victor Orban: “Anne bir kadındır, baba bir erkektir. Çocuklarımızı rahat bırakın. Daha fazla cinsiyete ihtiyacımız yok.” açıklamasında bulunmuştur.

Geçtiğimiz Haziran ayında İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenmesi planlan “onur” pikniğine Müslüman gençler tepki göstermiş ve “sapkınlığın karşısında, fıtratın safındayız” sloganıyla meydanlara inmişlerdi. Böylece düzenlenecek olan sapkın faaliyet engellenmişti. Ancak bu tepki onların derneklerinin kapatılmasına ya da yasal haklarının güvence altından çıkarılmasına sebep olmamıştır. Dolayısıyla geçici olarak engellenmiş, köklü bir çözüm olmamıştır.

Artık anlaşılmıştır ki kapitalizmin ne insanlığa ne de topluma bir faydası vardır. Aileyi, nesilleri, toplumu ifsad etmek üzere her yönden çalışmalarını sürdürmektedir ve toplumlarda bu ifsad büyük boyutlara ulaşmıştır. Vakıalara gösterilen anlık tepkiler problemi ortadan kaldırmamaktadır. Müslümanlar bu sistemi söküp atmadıkları ve yerine İslâm’ı koymadıkları müddetçe de korunmalarının ve kalkınmalarının yolu yoktur. İslâm’ı tatbik edecek yegâne devlet ise İkinci Raşidi Hilâfet Devleti olacaktır. Hilafet Devleti bu tür haram oluşumlara izin vermeyecek ve insanlığın ıslahı için çalışacaktır.