KAPİTALİZMDE YAŞAMA DENKLEMİ
19 Şubat 2022

KAPİTALİZMDE YAŞAMA DENKLEMİ

Kapitalizm mal ve hizmet üretim araçlarının sahipliğinin, denetiminin ve özel mülkiyetin elinde olduğu üretimin kâr amacı güdülerek yapıldığı ekonomik ve sosyal bir sistemdir. Kapitalizm ilk olarak 16. ve 19. yüzyılları arasında ortaya çıkmış sonrasında ise kurumsal bir kimlik kazanmıştır. Kapitalizm insanları daha az ücretle daha çok çalışmaya motive ederek mal ve hizmetlerin maliyetlerini aşağı çekmeyi, üretim ile birlikte tüketimi arttırmayı da amaç edinen ücretli emeğe dayalı bir sistemdir. En çok emeği sarf ederek üretimi yapan işçiler her zaman daha az kazanan kesim olurken kapitalist piyasa içerisinde karar verme ve yatırım gibi tüm faktörlerde karar merci olan üretim sahipleri diğer adı ile sermaye sahipleri pastadan her daim en büyük payı alan kimseler olur. Kapitalizme göre her şey para karşılığında alınabilir. Bu fasit sistem emeğin sömürülmesi yoluyla daha fazla kazanmak amacıyla özel mülkiyete sahip olma inancı olarak özetlenebilir.

Bir toplumun halkının kalkınmış olduğunu anlamanın yolu onların içinde yaşadıkları ekonomik ve siyasi sistemleri anlamaktan geçer. Bu anlamda insan hayatında sürdürülen günümüz ekonomik sistemi olan kapitalizmin iyice anlaşılması ve bunun yanında toplumsal yaşama inen yönlerinin net olarak tahlil edilmesi oldukça önemlidir. Nitekim bu bağlamda kapitalizmin uzun ömürlü olmasını sağlayan, kapitalist sistemi ayakta tutan sistemin sosyal hayata olan etkisidir. Sistemin sosyal yaşamda organize edici, insanların yaşamlarını ve kişiliklerini belirleyici etkisi asla küçümsenmemelidir.

Zira insan hayatının kıymeti tatbik edilen sistem ile belirlenir. Meselâ mevcut kapitalist sistem bir toplumda “İnsanları okutarak cahilliği, çalıştırarak fakirliği, medeniyet diyerek barbarlığı ve barış diyerek ölümü arttırmaktadır.” Ve kendi bekasını devam ettirmek için zulüm ve adaletsizlikte sınır tanımamaktadır.

Kapitalizmde yaşama denkleminin esası şudur:

  • Bazılarının yaşaması, diğer bazılarının ölmesine bağlıdır.
  • Bazılarının daha iyi yaşaması, diğer bazılarının daha kötü yaşamasına bağlıdır. -Bazılarının daha mutlu olması da, yine diğer bazılarının daha mutsuz olmasına bağlıdır. Yani kapitalist sistemde her zaman büyük balık küçük balığı yutar, küçük balığın nefes almasına dahi izin verilmez.

Ekonomik şartlarda işleyişi faize, hayat anlayışı ise sömürüye dayalı olan bu vahşi sistem gün geçtikçe insanları zehirlemekte ve çıkmaza sokarak ta ölüme kadar sürüklemektedir. Yalnızca kendi menfaatini ve çıkarını amaçlayan bu sömürü sisteminde yaşamak her anlamda oldukça zordur. Zaruri ihtiyacını gideremeyen, çocuğuna bir okul pantolonu alamayan ve pazar parası olmadığı için eşine verecek cevap bulamayan, sonunda kurtuluşu intiharda bulan babalar vahşi kapitalizmin menfaatinin kurbanı değil de nedir? Yokluktan dolayı intiharların olduğu bir ülkede, fakirlerin ve bebeklerin içeceği sütü zenginlerin köpekleri içiyorsa bilinmelidir ki o ülkede kapitalizm hâkimdir. İşte insanlar bu kadar zalim ve acımasız bir sistemin esirleri halinde yuvarlanarak hayatı yaşamaya (!) çalışıyorlar.

İnsana yakışır, şerefli bir hayata mahal vermemek üzere tasarlanmış bir sistem insanlara iyi bir gelecek sunabilir mi? Elbette sunamaz! Son yüzyılın ideoloğu olarak vasıflandırılan Immanual Wallerstein “Kapitalizmin Geleceği Var mı?” adlı kitabının 21. sayfasında şu önemli tespiti yapıyor: “Sonsuz sermaye birikimini rehber alan modern kapitalist dünya sistemi 500 yıl sürmüştür. Devam edemez, dengesinin sarsılması birikim yapmasına müsaade etmez.” Wallerstein kapitalizmin çöküşünün kendiliğinden değil, bilakis toplumlar arası sömürüye dayalı bir çekişmeden kaynaklanacağını, sömürgeciliğin bir ömür sürmeyeceğini ve yeni ideolojiye duyulan ihtiyacın ekmeğe, suya duyulan ihtiyaç gibi olacağını öne sürüyor.

Evet... İnsanlık açlığını giderecek ekmeğe, susuzluğunu giderecek suya duyduğu ihtiyaçtan çok daha fazlasını yeni bir ideolojiye karşı duymaktadır. Çünkü dünyanın kapitalizm ile bir gidişatı yoktur ve olamaz! Zira batıl kapitalist sistemin bir nizamının olması, onun sahih bir ideoloji olduğunu göstermez. Neredeyse bütün ülkelerde uygulanıyor olması, hatta insanlar üzerinde şuan için uygulanan tek ideoloji olması, onun ifsat edici olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Açıkçası akidesinin, nizamının ve metodunun fasitliği; kapitalizmin hayat sahasında iktisadi krizlerle boğuşarak çökmeye hazır ve yanlış bir ideoloji olduğunu, çözümlerden çok sorunlar ürettiğini göstererek kendini ifşa etmektedir. Hayat döngüsünde yaşam dengesini sarsan dinler ve ideolojiler batıldır ancak İslâm din ve ideoloji açısından haktır, doğrudur. Zira onun akidesi insan fıtratı ve aklına uygundur, diğer dinler ve ideolojiler ise fıtrata ve akla aykırı olduğu gibi dünya ve ahirette insana bir fayda sağlamaz.

Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ دٖيناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرٖينَ “Kim İslâm’dan başka bir din edinirse o din asla kabul edilmez ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.”[ Âl-i İmrân 85 ] Ey Müslümanlar! Can çekişmekte olan kapitalizmin sonu gelmiştir. Kapitalizmin uygulamada olduğu bir sistemde sefalet varken İslâm’ın hüküm sürdüğü bir sistemde ise yardıma muhtaç bir tek insan dahi yoktu. Nitekim İslâm’ın tatbik edildiği, Halife Ömer bin Abdülaziz devrinde valiler, devletin hazinesinde biriken mallardan zekât verecek kimse bulamamış, bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz’in tellâllar tutarak tebaasına: “Nerede borçlular! Muhtaçlar, yetimler, evlenmek isteyen fakirler, mazlumlar nerede! Ey hak ve ihtiyaç sâhipleri! Geliniz ve haklarınızı alınız..” diye nidâ ettirmesi, uygulanan ideolojinin insan yaşamına değer verdiğinin ispatıdır. İslam’da zengin-fakir yoktur, zengin malının zekâtını vermekle, devlet ise bu zekâtı ihtiyaç sahiplerine dağıtmakla sorumludur.

Batıl kapitalizmin yok olduğu, İslam’ın hâkim olduğu günleri görmek yakındır biiznillah... Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın şu ayet-i kerimesi gücünün her şeyin üstünde olduğunu bildirmektedir: بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَاِذَا هُوَ زَاهِقٌؕ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ “Bilakis biz hakkı bâtılın tepesine indiririz de, hak onun beynini darmadağın eder, bir de görürsün ki bâtıl can çekişerek yok olup gitmiştir.” [Enbiya 18] Şüphesiz hakkı batılın tepesine indirmek Allah’a (svt) güç gelmez. لِمِثْلِ هٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ “İşte çalışanlar böylesi bir iş için çalışsınlar!” [ Sâffât 61]

Sadiye GÜNEŞ