Ordu’nun Korgan ilçesinde 14 yaşındaki bir çocuğun ailesini katlettiği haberini hepiniz duymuşsunuzdur. Söz konusu cinayetlerin sebebi, çocuğun ailesinin fındık toplama teklifine itiraz etmesi. İstemediği bir şeyi yapmamak için annesini, anneannesini ve abisini babasının silahı ile öldürdü. Babası ise şuan yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Ailede sadece küçük kardeş kaçarak kurtulabildi.
14 yaşında bir çocuğu düşündüğümüz zaman ki hepinizin çevresinde bu yaşlarda birisi vardır, en fazla oyun oynar, hatta gününün büyük bir kısmını oyun oynamakla geçirir. Kuzeni ile dalaşır, kız kardeşi ile kavga eder, kimsenin onu üzmesine izin vermez. Ergenlik dönemleri olduğu için anne babasının koyduğu kuralları anlamaya çalışır, tartışır, kırılır hatta küser ama eline silah alıp onları katletmez. Bu imkânsız! Bunu değil 14 yaşındaki bir çocuk hiçbir çocuk yapmaz, yapamaz. Çünkü Rabbim evlat ile anne ve baba arasında koşulsuz, şartsız bir sevgi bağı vermiştir. Fikir ayrılığı, hayat görüşü farklılığı olsa dahi sevgi fıtridir. Onu kimse kopartamaz. O halde sormak gerekiyor:
-14 yaşındaki bir çocuk silah kullanmayı nerden biliyor? -Ailesini katledecek kadar merhamet duygusunu kim aldı elinden? -Katil çocuk mu yoksa onu bu hale getirenler mi? -Gerçek sorumlular kimler?
Tabi ki her şeyden önce çocuklardan sorumlu olan anne ve babalarıdır. Onları sevgi ve merhametle büyütmemizlerse, onları ahlaklı, terbiyeli ve temiz çocuklar olarak yetiştirmezlerse ve en önemlisi İslami bir şahsiyete sahip olmaları için mücadele etmezlerse işte o zaman evlatlarımız ellerimizden kayıp gider. Çünkü mevcut sistem gelecek nesilleri bozmakla iştigal etmekte. Onları bahsedildiği gibi “dindar bir nesil” olarak değil merhametsiz, acımasız, İslam’dan kopuk bireyler olarak yetiştirmekte. Bu sistem okullarda, dışarda, sinemada, oyun alanlarında kısacası çocukların bulunduğu her yerde var. Hatta evlerimizde... Çocuklarımızın izledikleri çete dizileri onlara kavga etmeyi erdemlik, silah kullanmayı bir şeref olarak göstermekte. Bunlarla bozulan çocukların bir de aile eğitiminden yoksun olduklarını hesaba katarsak sonu böyle hüsran ile bitiyor.
Öyleyse dindar nesil yetiştirmeyi hedefleyen iktidara sormak gerekiyor, bu çocuk sizin döneminizde doğdu ve sizin sisteminiz ile yetişti. Tamamen sizin sorumluluğunuz altında olan bu çocukların bu vahim duruma gelmelerinde sizin katkınız çok büyük. Bunun hesabını hanginiz vereceksiniz? Siz dindar nesil derken böyle gaddar, merhamet yoksunu, İslam’dan kopuk nesilleri kast ettiniz de biz mi yanlış anladık sizleri!
Ve anne-babalar sizlere de şunu hatırlatmakta yarar var; Rabbim sizlere evlat verirken anne-babalık duygusunu tatmin etmeniz için değil, bu muazzam duyguyu tadarken onları İslam’ın düzenine emin bir bekçi olarak yetiştirmeniz için “EMANET” olarak verdi. Onları salih bireyler olarak yetiştirmek ile sorumlusunuz.
Unutmayın; geleceğimiz demokratik sistem ile acımasız, merhametsiz yetişen gençlerin değil; İslam ile yetişen, kalbi İslam ile dolan gençlerin elinde...