Hizb-ut Tahrir’den Başka Kim Kaldı?
26 Ekim 2021

Hizb-ut Tahrir’den Başka Kim Kaldı?

Hizb-ut Tahrir 60 küsur senedir dünyanın hemen hemen her yerinde faaliyet göstermektedir. Çalışma metodunun silahsız olduğunu en başta güç sahipleri sonrasında neredeyse tüm insanlar artık bilmektedir. Bunun zıddını söylemek, yani Hizb’in zorbalık ve şiddetle çalıştığını söylemek hainlik ve kalleşlikten başka bir şey değildir.

Bu hainlik geçtiğimiz günlerde yapıldı... Gaziantep’te ikisi Hizb-ut Tahrir üyesi biri DEAŞ üyesi olmak üzere toplam üç kişi farklı yerlerde birbirinden bağımsız olacak şekilde gözaltına alındılar. Buraya kadar her şey normal zira yıllardır Hizb’in üyeleri yakalanır, gözaltına alınır, tutuklanır, serbest bırakılır sonra kaldıkları yerden devam ederler, üstelik davalarına eskisinden daha sıkı sarılarak... Dediğim gibi burada bir sıkıntı yok, sıkıntı şu ki, Hizb’in üyelerine ait 4 kitap ile DEAŞ üyesine ait bir tüfeğin aynı karede yer almasıdır. Haberde bu detay elbette verilmemektedir. Çünkü Hizb’in çalışma metodunda silahlı faaliyet varmış gibi çirkin bir algı oluşturulmak isteniliyor.

Gaziantep’te yapılan bu çirkinlik bizlere FETÖ’nün taktiğini hatırlattı. Nitekim 2009 yılında Hizb-ut Tahrir üyesi olan Süleyman Uğurlu’nun evine silah yerleştirdikten sonra baskın yapıp silahı elleri ile koymuş gibi bulmaları Hollywood filmlerini aratmayacak cinstendi. Senaryo bununla da bitmedi dahası var. Kendi necis elleri ile koydukları silahı bahane ederek tutuklamaya çıktıkları genci bir camide namaz kılarken buluyorlar. Başlarında birkaç polis, namazı bitirmesini bekliyorlar. Namazını eda eden Süleyman Uğurlu’ya “Allah kabul etsin” diyerek ellerine kelepçe takıp tutukluyorlar. Ne yaman, ne çarpık bir çelişki değil mi? Kime neden hizmet ettiklerini bilmeden veya bile bile ahiretini heder etmek böyle bir şey.

Emniyetin bu art niyetli yaklaşımlarına son bir örnek daha verelim. Malumunuz Suriye’de uzun süredir bir iç savaş yaşanmakta. Büyük acılara şahitlik eden bu topraklarda Hizb-ut Tahrir neredeyse kurulduğu günden beri faaliyet göstermektedir. Devrim ateşi yanmadan evvel Hizb’e yapılan bir operasyonda 1.000 civarında genç tutuklanmıştır. Ayaklanma sonrası yaşanan silahlanma ve iç savaşta Hizb elbetteki silaha sarılmamıştır. Zira Hizb küresel siyasi bir harekettir. Şartlara göre metodunu değiştirmez. İşte bu durumu anlamak istemeyen ve Hizb’e karşı öfke besleyen bazı şahıslar Hizb’in Suriye’de silahlı mücadele yapmamasını eleştirmek için Suriye adına bir Telegram hesabı açıp adeta dalga geçercesine yazıcı tonerlerin resmini çekerek “lazer güdümlü füzelerimiz hazır halkımız rahat uyuyabilir” mesajını yayınlıyor. Bizim Emniyet yetkilileri de ganimet bulmuş gibi hiç araştırmadan, soruşturmadan hesabın içeriğine bakmadan “İşte Hizb-ut Tahrir’in silahları” diyerek bir bilgi notu hazırlıyor ve bu bilgi notunu tüm illere, mahkemelere gönderiyor. Güler misiniz, ağlar mısınız siz karar verin!

Şimdi sormak lazım bu kesimlere; siz gerçekten kime hizmet ettiğinizin farkında mısınız? Hizb-ut Tahrir ve onun Hilafet projesi bu Ümmetin tutunduğu son daldır, son ümittir. Siz bu dalı kesmek, bu ümidi mi kırmak istiyorsunuz? Görmüyor musunuz? İşitmiyor musunuz? Hizb-ut Tahrir’den başka geriye kim kaldı? Sömürgeci kâfir devletlerle fikri ve siyasi mücadele edecek kim var? Gerçekten siz kime hizmet ediyorsunuz? Hizb-ut Tahrir’e zorbalık, cebir iftiralarını atarken hizmetini ettiğiniz bu düzenin cebir yolu ile geldiğini mi unuttunuz?

Yıllarca Hizb-ut Tahrir’e iftira attınız, sinsi ve haince planlar yaptınız. Fakat unuttuğunuz çok önemli bir detay vardı. Onu biz değil Rabbimiz söylesin size. Umulur ki akıllanırsınız;

وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللّٰهُؕ وَاللّٰهُ خَيْرُ الْمَاكِرٖينَ ‘‘…Onlar tuzak kurarlarken Allah’ta tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.’’ [Enfal 30]

Bütün attığınız iftiralara rağmen Hizb-ut Tahrir kurulduğu ilk günden beri metodunu hiç bozmadan çalışmaya devam etmektedir. Adını dahi duymaktan korktuğunuz bu parti Allah’ın (svt) izniyle düzeninizi yıkacak, menfaatlerinizi yerle bir edecek İslam’ın Devleti olan 2. Raşid-i Hilafet’i kuracak. Ve kim bilir belki de küçümseyerek, hakir görerek tutukladığınız o gençlerden biri başınıza Halife olacak!