Ey Yolcu! Biraz Soluklan…
12 Ocak 2021

Ey Yolcu! Biraz Soluklan…

Hayat bir sel, biz ise o selin üzerinde bir oraya bir buraya yuvarlanan çer çöp gibiyiz. Hükmedebildiğimiz o küçük dairenin belki de küçücük bir bölümü bize ait. O küçücük bölümde bile nefes almadan hayatın peşinden koşuyoruz. Durup soluklanmadan! Durup hayatın bizi nereye sürüklediğine bakmadan...

Gelin birlikte insan hayatına bir göz atalım. Kendisini dev aynasında gören ama şu eşsiz kâinatta bir zerre kadar yer kaplamayan insanın küçük dünyasında bir gezinti yapalım.

Belki değerli belki değersiz, her insanın büyük-küçük hayalleri ve hedefleri vardır. Hedefsiz ve amaçsız insan yoktur. Bir takım farklılıklar olsa da hemen herkesin her yaşa uygun ortak planları ve uğraşları vardır şu garip hayatta. Örneğin çocukken çocuklar hep oyun ve oyuncaklar ile meşguldür. Korku ve kaygılardan uzak arkadaşları ile birlikte sadece oyun ile meşgul olurlar. Genç yaşa gelindiğinde ikinci bir plan oluşur, bu defa dersler, sınavlar ile geçer gençlik. Tüm planlar meslek veya bir iş sahibi olmak üzerine kurulur. Belirli bir yaşa gelince bu defa evlilik hayalleri kurulur. Hayırlı bir kısmet bulup evlenmek, huzurlu ve mutlu bir aile kurmak istenir. Nitekim o da olur. Bu defa çocuk hayalleri kurulur. Çocukta/çocuklarda olunca onların yemeği, ödevleri, bakımları derken şiddetli bir yoğunluk başlar. Zamanın nasıl geçtiği, ömrün nasıl kısaldığı fark edilmez bile. Derken zaman gelir, geçim sıkıntısı arasında çocukların mürüvvetlerini görmeye gelir sıra. Onların evlenmesi, torun sevgisi derken yaş gelir 60-70’e ve zaman nasıl geçmiştir anlaşılmamıştır bile.

60 yıl çok uzun bir zaman gibi gelebilir bazılarımıza ama gerçek hiçte öyle değil zamanın izafiliğini dikkate aldığımızda. 60 yıl neredeyse 1 dakikaya tekabül etmektedir. Mearic Suresi dördüncü ayette Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

﴿تَعْرُجُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَالرُّوحُ اِلَيْهِ ف۪ي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْس۪ينَ اَلْفَ سَنَةٍۚ﴾ “Melekler ve Ruh bizim hızımızla 50 bin yıl olan bir menzili 1 günde çıkarak Allah’ın huzuruna varmaktadırlar.”

Dünya hayatında 50 bin yıl melekler nezdinde 1 gün olduğuna göre 60 yıl yaşamış bir insan meleklerin zamanına göre yaklaşık 1 dakika yaşamış demektir. İşte “hayat çok kısa” repliğinin anlamı bu olsa gerek.

İşte 1 dakikalık hayatımızın özeti bundan ibaret. Tüm bu yaşadıklarımız hayatımızın bir gerçeği. Daha doğrusu hayatımın bir parçası. Herkes Rabbim ömür verdiği süre içerisinde bunların tamamını veya bir kısmını yaşar. Herkes bu hayallere ve amaçlara öyle ya da böyle ulaşır. Burada asıl olan mesele bunları yaşarken “asli vazifemizi” unutmamak ve ondan uzaklaşmamaktır. Bunlardan uzaklaşıp ahiret işlerine yönelelim demek son derece cahilce bir söz olur. Tüm bunlar bizler içindir. Asıl mesele bunları yaşayıp yaşamamak değil aksine bunları yaşarken Allah-u Teâlâ’nın belirlediği ölçüler doğrultusunda yaşamaktır.

Özellikle son dönemlerde soluksuz bir hayat yaşıyoruz. Pandemi dolayısı ile zamanımızın çoğu evde geçiyor olsa da beynimiz dolu, endişelerimiz yoğun. Her gün açıklanan ölü ve vaka sayısını adeta “arkası yarın” dizisi gibi izliyoruz. Ertesi gün çıkacak listeyi merak ediyoruz. Hayatımızın yoğunluğuna, geçim endişesine bir de bu hastalık eklendi. Artık beynimiz eskisinden çok daha yoğun. Günler hafta, hafta ay hatta ay sene gibi geçiyor. Soluksuz yaşıyoruz hayatı.

Çocuklar; dersler, evde olmanın can sıkıntısı… Anneler; ev, yemek, çocuklar ve onların online dersleri… Babalar son dönemde artan geçim sıkıntısından dolayı şiddetli bir yoğunluk içerisinde iken belki de unuttuğumuz çok önemli bir şey var. Soluklanıp bu yoğunluk içerisinde “Rabbim için neler yapabiliyorum?” diye sormak kendimize. Gerçekten Rabbim için ne yapıyorum? Tüm bu yoğunluğun, endişelerin, sıkıntıların içinde çocuklarıma güzel bir eğitim verebiliyor muyum? Bir kadın olarak eşimi memnun ve razı etmek için elimden geleni yapabiliyor muyum? Evlat olarak evden çıkamamanın verdiği can sıkıntısından dolayı anne babama karşı öfkemi kontrol edebiliyor muyum? Bir eş olarak hanımıma gerekli değeri, ilgi ve alakayı gösterebiliyor muyum? Tüm bunları Allah’ın emrettiği şekilde mi yapıyorum?

Dünyadaki meşgaleler bizleri bu derece meşgul etse de bu hayatta bir yolcu olduğumuzu ve dünyaya geliş gayemizin sadece Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın belirlediği düzen doğrultusunda yaşamamız olduğunu unutturmamalı.

1 dakikalık hayatımızda nereye doğru sürüklendiğimizi idrak etmek için arada bir durmaya ve soluklanmaya ihtiyacımız var. İnanın bu size çok iyi gelecek... Öyleyse ey yolcu dur ve soluklan!