USUL BİL, ADAP BİL, SINIR BİL!
18 Ocak 2022

USUL BİL, ADAP BİL, SINIR BİL!

Şeyh Edebâli’den (rhm) rivayet edilen “Usul bil, Adap bil, Sınır Bil” sözü, tüm diğer sözleri gibi çok kıymetli. Bu üç cümlenin içerdiği cevheri bilip benimseyenler, İslam’ın sancağını dünyanın dört bir yanına taşıdılar. Bu cevheri idrak edemeyenler ise, bulundukları noktada bile İslam’ın sancağını dikmekten acizler. Sınır bilmeyenler, adap bilmez, usul bilmez... SINIR KOYMAK ise tek bir kelime ile başlar: LÂ! “L” diyenleri Allah Subhanehu ve Teâlâ insanlık içinden en hayırlı ve şahit Ümmet kıldı. “L”sını yitiren bu Ümmet, günümüzde “LÂSIZ” toplumların hastalıklarına yakalandı.

Oysa bir Müslümanın “L”, “hayır” demesi, o kadar keskin, güçlü ve etkilidir ki Müslüman bunu kabul ettiğinde, Allah’tan (svt) başkasından gelen her şeyi kökten reddeder. Bu noktadan sonra razı ve memnun etmek istediği yegâne varlık, kendisini ve tüm âlemleri yaratan Rabbidir. Sınırsız kayıtsız, anında ve tereddüt etmeden “evet”, “semiğna ve etağna” dediği bir tek ALLAHTIR! “L” dedikten sonra insan kendi sınırlarını kabul eder ve kendi sınırlarına dair Allah’tan (svt) gelen düzenlemelere can havliyle sarılır. Bu düzenleme sayesinde, anne ve babasıyla olan ilişkisini, eşiyle ve evlatlarıyla, akrabaları ve komşularıyla, ticaret veya iş yaptığı insanlarla olan ilişkilerini yola koyar. Hatta diğer insanların sınır bilmezliği de ona tesir etmez, onun enerjisini tüketmez; bıkkınlığa, yılgınlığa, mutsuzluğa neden olmaz... L sınırına teslim olmuş bir kişi saadetini başkalarının onayında, tasdikinde, hoşnutluğunda aramaz; yolunda dimdik ve sapasağlam ilerler. Güçsüz hissettiği anda sabır ve namazla Rabbinden yardım diler.

Bundan daha öte, L sınırlarıyla yaşayan Müslüman ve İslam Ümmeti, beşerî sınırları ve özgürlükleri elinin tersiyle iter. Bunların yerine Rabbinin sınırlarını ortadan kaldırıp küfür sınırlarını yücelten, dayatan, koruma altına alan ve yaymaya çalışanlara karşı da son derece keskin bir çizgisi olur. Zira “L” demek, “hayır” diyebilmek onun şahsiyetinin, varlığının cevheri olmuştur. O kadar ki Rabbinin belirlediği sınırları aşmak isteyene karşı hiçbir tahammülü olmaz. Olmaması gerektiğini ve bunu nasıl ifade edeceğini de yine Rabbinden öğrenmiştir. Bundan dolayı bu “L” ile çizilmiş sınırları hatırlatanlara karşı muhabbeti güçlüdür, onlara destek verir ve onlardan destek alır. Onları susturmaya kalkanların önüne geçer, sınırları kendisi hatırlatır. İster ki tüm insanlık bu “L” ile doğru sınırlara kavuşsun, huzurlu, mutlu ve özgür yaşasın.

İster ki “L”yı öğreten Rabbi ondan razı olsun ve kendisini bu hayattan sonraki sonsuz hayatta sonsuz nimetleriyle ödüllendirsin. Sınırların ne olduğunu bilen kul, kendi değerini de diğer insanların değerini de unvan, konum, koltuk, para ile değil de ancak Rabbinin koyduğu “takva” ile ölçer. Dünyalık vasıfları yüksek olanların günahlarının, dünyalık vasıfları az olanlarla terazide aynı derecede ağır bastığını, bundan dolayı onları düzeltmesi gerektiğini, en azından düzeltmek için iki laf söylemesi gerektiğini, buna da gücü yetmiyorsa o kişinin ameline buğz etmesi gerektiğini Rabbinden bir emir telakki eder. İşte böylece sadece kendi şahsi hayatının değil yaşadığı toplumun sınırlarını da Allah’ın (svt) koyduğu ölçüler ile koruması gerektiğini, yaşatması gerektiğini bir ölüm kalım meselesi olarak benimser. Toplumun yöneticilerinin de bu sınırlara riayet etmesi için çabalar, onlara iyiliği (Allah’ın helal kıldığını) emreder, onları kötülükten (Allah’ın haram kıldığından) men eder. Böyle idare edilen bir toplumun içinden birileri çıkıp da Müslümanın iman ettiği peygamberlere hakaret edemez, zinaya, kumara, faize davet edemez, bunları meşrulaştıramaz, güzelleştiremez çünkü bu toplumun başındaki yöneticiler bu sınırları “L” ile korurlar. Bu yöneticiler halkına zulmetmez, halkını yoksulluğa terk etmez, servetlerini çalmaz, düşmanlarıyla dostluk kurmaz, mugalatacı sözler kullanmaz, sloganlarla oyalamaz, vaatlerinden dönmez... “L” diyenin sınırları vardır! Sınırları ona adap kazandırır, usul öğretir...

Bilmem sınır meselesini anlatabildim mi? Hadi gelin beraberce aynı sözü, aynı sınırlar içinde, aynı güçlü nefesle söyleyelim... “LÂ İLAHE İLLALLAH!” – Allah’tan (svt) başka hüküm koyan yoktur... Onun hükmünü çiğneyenlere çizgimiz çok nettir... Es-selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Barakatuh...