ÜMMETİN KADINLARININ KÜRT MESELESİNE BAKIŞI
30 Haziran 2021

ÜMMETİN KADINLARININ KÜRT MESELESİNE BAKIŞI

Kürt kardeşlerimizin yaşadıkları sosyo-politik tüm sorunlar Hilafetin yıkılması ile başlamıştır. Sömürgeci kâfir Batı ve onun işbirlikçi ajanları Hilafeti kaldırdıktan sonra Ümmeti nasıl parçalayıp sömüreceğinin planlarını en ince detayına varıncaya kadar hesaplamış olup yapacağı siyasi hamlelerin her birinin kesin olarak Ümmetin felaketine yol açması kastı ile bunları uygulamaya koymuştur.

Buna binaen sömürgeciler çıkarlarına hizmet edecek ajanlarını belirledikten sonra onlarla masa başında anlaşmalar imzalamış, Müslümanların aralarında milli sınırlar çizerek İslam beldelerini bölüp parçalamış ve başlarına da bu kukla ajanları yerleştirmişlerdir. İslam’dan uzak, laiklik esası üzerine kurulan bu yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kürt kardeşlerimize hiçbir yer göstermemiş olması, dilsel ve ırksal farklılıklarını aşağılayarak yok sayması benimsediği batıl nizamın bir parçasıdır.

Başka bir ifade ile Kürt kardeşlerimizin başına gelen tüm sıkıntıların doğrudan müsebbibi, sömürgeciliğin çıkarlarına hizmet eden laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dayatmış olduğu batıl nizamın ta kendisidir. Dolayısıyla mesele ne olursa olsun, Ümmetin İslam dışındaki herhangi bir ideoloji veya nizamda bir çözüm, bir gelecek araması tam bir basiret bağlanmasıdır.

Laiklik temeli ile Kürt meselesine bakıldığında ortaya konan çözümün Kürdistan devleti kurmak olduğu düşünülür. Ancak bizler etnik kökenimizi bir kenara bırakıp bu meseleye İslami bir zaviyeden bakarsak bu sömürgeci kâfirlerin ve onların işbirlikçilerinin asıl amaçlarının demokrasi, insan hakları ve özgürlük değil, bilakis Ümmeti parçalamak olduğunu net bir şekilde görebiliriz.

Kürt kardeşlerimize kan kusturduktan sonra dağdan inip Kürtlerin haklarını demokratik siyaset yolu ile dile getireceklerini vadeden bu zalimler hangi Kürt halkını temsil ettiklerini düşünüyorlar? Bir yandan PKK’ya destek vermediğinden dolayı kurşuna dizilen, diğer yandan PKK’ya destek verdiği kuşkusu ile devletin baskısıyla karşılaşan Kürt İslam Ümmetinin halkını mı temsil edecekler mecliste! Üstelik Allah’ın kanunlarına isyan edilen, şirk koşulan bir mecliste?

Yıllarca terörün, zulmün, katliam ve baskınların kurbanı olan kardeşlerimizin, evlatları dağa kaçırılıp götürülen annelerimizin, baba ocağından koparılıp terör liderlerine peşkeş çekilen genç kızlarımızın hakları… Ya bu kardeşlerimizin acıları üzerinden kirli siyaset yürütmekten, batıl fikirlerinizi empoze etmekten vazgeçin veya bu iddianızda gerçekten samimi iseniz, PKK ve laik devlet arasında ezilen Kürt kardeşlerimizi zalim sömürgecilerin pençelerinden kurtarın, eskiden olduğu gibi ırk, dil, renk farkı gözetmeksizin Ümmeti İslam kardeşliği esası üzerinde birleştirecek olan İslam devletinin kurulması için çalışın. Bugüne kadar hep Ümmete doğrulttuğunuz silahlarınızı bir kez olsun Allah’ın (svt) ve Müminlerin düşmanı olan zalim tiranlara doğrultun!

Ümmetin zihniyetini demokrasi, feminizm, özgürlük gibi saptırıcı fikirlerle bulandırıp laik sisteme adapte etmeye çalışan devlet, bu fikirlerle Ümmet arasında başka sorunların çıkmasına yol açmaktadır.

Kadına bakışı, Kürt halkevleri, akil adamlar, Kürt açılımı, bölge ile alakalı oynatılan dizilerde aşılanan feminizm… Tüm bunlarla İslami benimsemelerin zayıflatılması ve doğrudan Ümmetin kadınlarının ayaklanmaları hedeflenmektedir. Böylece bir yandan milliyetçiliğin açtığı sorunlarla boğuşan Kürt halkının derdine bir de cinsiyet sorunu eklenmeye çalışılmaktadır.

Bir yanda doğudaki Kürt kadını PKK’lının annesi gibi ötekileştirilirken diğer yandan batıda cahil, ezik muamelesi yapılmaktadır. Sonrasında ise bu haksızlıkların bertaraf edilmesi bahanesi ile feminizm ve başkaldırı aşılanmaktadır. Kürt kadını özgürlük, çağdaşlık ve kadın hakları bunu gerektiriyor diye inandırılmaya çalışılmaktadır..

Oysa biz Ümmetin kadınları olarak feminizmin, kapitalizm ile birlikte başladığını çok iyi biliyoruz. Kapitalizmde var olan sömürgecilik anlayışı, kadınları da sömürdüğünden böyle bir ayaklanmaya ihtiyaç duyuldu. Oysa İslam’ın hâkim olduğu hiçbir dönemde İslam Ümmetinin kadınları böyle bir ayaklanma veya başkaldırıya ihtiyaç duymamışlardır. Bizler Türk veya Kürt kadınlar olarak çözümü kapitalizmde değil, İslam’da bulduk. Bizler çözüm aramıyoruz, bulduğumuz çözümü sunuyoruz. Ümmeti tehlikeli mefhumlara karşı uyarıyor, yalnızca İslam’ı benimsemeye davet ediyoruz.

Laik Cumhuriyet Devleti sadece Kürt kadınlara değil, aynı zamanda Türk kadınlara da zulmetmiştir. Devletin bu kadınlara zulmetmesinin tek sebebi Müslüman olmalarından dolayıdır. İslam nizamının kaldırılması ile devlet İslam’ın düşüncesine ve ahkâmına yönelik her türlü saldırıyı hesapsızca işler hale geldi. Yani Laik Cumhuriyet Devletinin asıl hedefinde etnik kökenimiz veya cinsiyetimiz değil doğrudan İslami kimliğimiz vardır.

Elbette İslam Ümmeti İslam’ın getirdiği kardeşlikle güçlenerek büyümeye devam ediyor. Müslümanlar bu duruma son derece sevinirken, düşmanları öfkeden çatlar hale gelmektedir. İslam Devletinin kurulup her türlü farklı ırktan meydana gelen bu tek ve yegâne hayırlı Ümmetin yeniden birleşerek huzur ve adalet içinde yaşayacağı günler çok yakındır biiznillah.

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَاناًۘ س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ۠ۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَۜ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْراً عَظ۪يماً “Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kafirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rukuya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükafat vadetmiştir.” [Fetih 29]