Teslimiyetin Çocuk Hali: Gazze
06 Ekim 2024

Teslimiyetin Çocuk Hali: Gazze

Hz. Adem'den (as) günümüze hak ve batıl savaş halindedir. Sömürgeci kâfir batının yaklaşık 75 yıldır İslam Ümmetinin bağrına sapladığı zehirli bir hançer olan Yahudi varlığı “İsrail’in” kendi ifadesiyle yine sömürgeci batı adına işlediği cürümlere şahit oluyoruz. Savaşın örf ve adabından yoksun işgalci Yahudi varlığı, şuan Gazze halkının üzerine atom bombasına eşdeğer güçte bombalar yağdırmakla meşgul. Ve yine Gazze’de 7 Ekim’den bu yana on ay içinde kırk bine yakın Müslüman şehit edilirken bu sayının 12 binden fazlası çocuk. “İsrail’in” Müslümanlar ve Müslümanların cesur çocukları karşısında korkudan titrediği açık. Batının ileri karakolu ve “yenilmez güç” olarak propagandası yapılan Yahudi Varlığı “İsrail” neden Müslüman çocuklara ve kadınlara korkakça ve kalleşçe saldırıyor, neden bu derece onlardan korkuyor?

Rabbimizin Haşr suresinde buyurduğu gibi; “Sizin, münafıkların ve Yahudilerin yüreklerinde meydana getirdiğiniz dehşet, korku, Allah’a olan korkularından daha fazladır. Bu, onların anlayışı kıt bir toplum olması sebebiyledir.” [Haşr 13]

Ayeti kerimeden de anlaşıldığı üzere ve yine kâfirlerin de gayet iyi bildiği gerçek şu ki iman etmiş hiçbir Müslüman, çocuklarını kâfirlere karşı korkak ve sessiz yetiştirmez. Sarsılmaz derecede kuvvetli bir iman ve kâfirlere korku salan, vakarlı bir duruş üzere yetiştirir. Öyle ki bir çocuğun keseye sarıp attığı portakalı bomba sanıp kıvranan Yahudi de son teknolojik silahlara sahip olmasına rağmen bu heybetli duruştan dolayı apaçık korkusunu itiraf etmiş olur.

Hepimizin şahit olduğu bu imani duruşla, Gazzeli çocukların minik elleriyle, zalim Yahudiler tarafından şehit edilen parçaları ayrı yerlere savrulan annelerini, babalarını, kardeşlerini, yakınlarını kucakladıklarında gözlerinden Rablerine teslimiyet mührü olan gözyaşları akarken ağızlarından Hasbunallahi ve ni’mel vekil sözleri dökülür.

Yahudilerin tek motivasyonu sömürgeci devletler ve kuklası bölge ülkelerinin onları koruyacak olmasıdır. Bu sayede pervasızca kadın ve çocukları hedef alarak gizlemeye çalıştıkları korkularını dışa intikam naralarıyla saçmaktadırlar. Zira işgale direnen ve burunlarını yere sürten mücahitler, 1947’den beri zulüm gören anne ve babaların çocuklarıdır. Öte yandan Gasıp Yahudiler, Firavun’un sonunu getiren günümüz Musa’larının doğmasından korktukları için Filistin’deki bütün çocukları öldürmeye ant içmiş durumdalar. Bunları da tahrif edilmiş kitaplarına yazarak kendi aralarında meşrulaştırmışlardır.

Böylece vahşice düşüncelerini Filistinli, Gazzeli çocuklara sistematik bir soykırım uygulayarak onların ellerinden her türlü yaşam haklarını almıştır. Hepimizin okul alışverişinin tatlı telaşına düştüğü, birbirinden güzel defter ve kalemler aldığı şu günlerde Gazze’de ne bir okul ne de okula gidecek çocuk kaldı. Filistin’deki ve diğer zulüm altındaki İslam beldelerinde de çocukların yaşam süresi de çok kısıtlı. Çocuklar 10 ila 12 yaşlarına kadar öldürülmez iseler büyük olasılıkla tutuklanırlar. Filistinli bir çocuğun haykırışında “biz Filistinli çocuklar büyüyemeyiz.” dediği gibi...

Yani onlar daha ayakkabı bağcıklarını yeni yeni bağlamayı öğrenmeye başladıkları vakit zulüm ile ayakları bağlanır. Onlar sabah kalktıkları zaman yüzlerini yıkayıp, annelerinin hazırladığı hiçbirimizin paha biçemediği o kahvaltıyı telaşla yapıp, okul kıyafetlerini annelerine ütületip, okula arkadaşları ile hoşbeş yaparak sıcak bir duygu ile gidemiyorlar. Onların içlerinde okul dönüşü sadece Müslüman olduğum için tutuklanacak mıyım yahut evimize baskın yapılacak mı düşüncesi var. Daha küçücükken soğuk zindanlara sadece Müslüman olduğu için atılan çocuklar, o zindanlarda akıl sağlıklarını koruyamamakta, işkence görmekteler. Nice örneklerden sadece bir tanesi 2015’te 13 yaşında çocuk olan Ahmet Manasra hala karanlık zindanda yalnız olarak tutuluyor ve annesi 8 yıl aradan sonra duruşmaya çıkması üzerine oğlunun tek bir parmağına dokunduğu için şükür ediyor.

Hiçbir batı ülkesinde böyle bir zulme şahit oldunuz mu? Sırf Yahudi olduğu için sırf Hristiyan olduğu için tutuklanan bir çocuk gördünüz mü? Oysa sırf Müslüman olduğu için en ağır işkenceleri yaşayan çocuklar var.

Yine şükürler olsun ki Rabbimiz bizi bu zalimlerden ayıran kurallar koymuştur. Savaşta cihat ederken Bakara 190. ayet-i kerimesinde “Size karşı savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez.” Ve Bakara 193. ayetinde “Zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur” buyurmuştur. Yani İslam devleti hiçbir şekilde bir kadına, yaşlıya ve çocuğa zarar vermez.

Evet Gazze’nin yiğit evlatlarının nasıl da Siyonist Yahudi ordularından kat be kat cesur ve iradeli olduklarını gördük. İşte bu korkusuz yiğit çocuklar elbet Hilâfet Devletini kuracaktır. Elbet firavunu yenen Musa’lar putları yıkan İbrahim’ler bu Ümmette asla tükenmez. Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın hak vaadi ve Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sadık müjdesi Raşidi Hilafet yeryüzüne tekrar hâkim olacaktır. İşte o zaman ne üzerine bombalar yağan bir şehir ne de ağlayan tek bir bebek kalmayacaktır. Gazze tekrar bereketli topraklarında yetişen limonlarla, zeytinlerle donanacaktır. Diğer bütün işgal altındaki beldeler de şenlenecek ve girilmesine izin verilmeyen mescitlerimiz dolup taşacaktır. En önemlisi ise çocuklar yaşayacaktır.

Bunun için kınamak değil, ordularla harekete geçmek vaciptir. Zira kınamak da korkaklığın kardeşidir.

Sena Şimşek