Evinizde eşinizin, çocuklarınızın ve sevdiklerinizin olduğu zamanda, işyerinizde veya herhangi bir mekânda işinizle ilgilenirken birdenbire kapıdan elinde silahla veya bıçakla giren bir katil ile karşılaşırsanız ne yaparsınız? Böyle bir soruyla karşılaşmak bile insanı tedirgin ediyor. Yaşadığımız çağda sıklıkla zihinlerimizi meşgul eden can ve mal güvenliğimizin olmadığı düşüncesi, bizlerde her an kendimizin ve sevdiklerimizin başına böyle bir durum gelebilir korkusunu oluşturuyor.
Bugünün sözde modern dünyasında, insanlar için tehlike ve tehdit unsuru olan benzer olayları her gün yaşar hale geldik. Özellikle gençler arasında artan intihar olayları; çoğunlukla gelecek endişesi, güvensizlik, kariyer hedeflerine ulaşamamak gibi maddi kaygılara dayanıyor olsa da Allah’a (svt) olan iman eksikliği ya da yanlış inançlar en büyük problemdir. Diğer yandan toplumda gözünü kırpmadan can alan katillerin oranlarında da ciddi artışlar görmekteyiz. Sadece insan hayatına yönelik ölümcül vakalarda değil, sağlık, hukuk, eğitim vb. alanlarda artan suç oranları, insanların bu nizam içerisinde birer suç makinası olmaya müsait olabildikleri gerçeğini karşımıza çıkarmaktadır. İnsanlar, hayat, kâinat ve bunların dünya hayatıyla öncesi ve sonrası ile olan alakaları sağlıklı bir şekilde kuramadıklarından sinek avlarcasına insan öldürmekte, günlük rutin işleriymiş gibi her türlü suça meyletmektedirler. İnsanları pek çok alanda suç işlemeye iten unsurları sadece şahıslara bağlamak elbette yüzeysel düşüncenin bir sonucudur. Çünkü toplumun üzerine uygulanan kapitalist nizam, bütün bu suçlara zemin hazırlayan, teşvik eden ve hatta cazip hale getiren asli unsurdur.
Geçen hafta İstanbul’da uyuşturucu bağımlısı Bahadır Aladağ isimli şahıs, bilinmeyen bir nedenle annesini, babasını, dayısının oğlunu, eşini, oğlunu, kayınvalidesinin kuaförü Mehmet Salih Özkök’ü öldürmüş, kız kardeşi ve eniştesini de ağır yaralayıp kendisi de intihar etmişti. Aynı gün masum yedi kişi birden kendini bilmez bir uyuşturucu bağımlısı tarafından katledilmiştir. Bu şahıs uyuşturucuyu nereden temin ediyor, silahı nereden alıyor, vb. suç unsuru sayılan maddelere nasıl sahip oluyor? Devletin bunları engelleyecek kanunları ve yaptırımları yok mu, bütün bunların cezası yok mu? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Bu örnek sadece Türkiye’de basına yansıdığı için haberdar olmaktayız. Basına yansımayan hangi beldelerde kaç masum öldürülüyor kim bilir? Olayları bu hale getiren en büyük suçlu ise kapitalizmdir. Eli kanlı katil kapitalizmdir! Hilafet yıkılıp kapitalizmin uzantılarından olan Cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte insan hayatının değeri azalmış ve bugünkü içler acısı duruma kadar gelinmiştir. Kapitalizm insanı öldürürken İslam insanı güvenli bir şekilde, temel ihtiyaçlarını karşılayarak yaşatmak için var olan yegâne yönetim şekline sahiptir.
İslam Devleti’nin var olduğu dönemde işlenen suç oranlarının sayılacak kadar az olduğu aktarılırken bugünkü kapitalist sistemde suç işlenmeyen saatler sayılmaktadır. Geçen gün sosyal medyada karşılaştığım haber; “Bursa genelinde13 Kasım günü evden hırsızlık, otomobil ve motosiklet hırsızlığı yaşanmadı” şeklindeydi. İslam; insanın canını, malını, aklını, neslini vb. değerlerine kıymet verip, muhafaza altına alıp zorunlu ihtiyaçlarını karşılayarak yaşamını sağlarken kapitalizm menfaat uğruna insanı ve değerlerini hiçe saymaktadır.
Allah (svt) şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız.” [Enfal 24]
Kapitalizmin hâkim olduğu dünyanın diğer ülkelerinde de insanlar katlediliyor. Acımasızca, vahşice, zalimce binlerce insan öldürülüyor. Örneğin, son bir yılı aşkın zamandır Gazze’de oluk oluk Müslüman kanı akıtılıyor. Medeni olduğu iddia edilen bütün büyük devletler ve kâfirlerin işbirlikçisi olan hain yöneticiler, olan biteni acziyet içerisinde kınamaktan öteye geçemiyor. Kan gövdeyi götürüyor, Müslümanlar yok ediliyor, kâfirler azdıkça azıyor. Bütün bunlar Ümmetin sahipsiz kalışı ve İslami bir yönetimlerinin olmayışından kaynaklanıyor. Çünkü acımasız katiller biliyorlar ki Müslümanlar yaşadıkça, birlik oldukça İslam Ümmetimi alt edemezler. O yüzden bölüp parçalayıp yutma çabasındalar. Dünyaya hâkim olan ve kâfirlerin Müslümanlara karşı sömürülerini hız kesmeden artıran katil kapitalizm bir gün mutlaka İslam’ın eşsiz nizamı karşısında diz çökecektir.
Allah’ın hükümlerinden uzak, aciz insan aklıyla kanunlar uydurularak yürütülen dünya ülkelerindeki yönetimlere baktığımızda; artan vergiler, adaletsizlik, hukuksuzluk, sağlıksız yaşam koşulları gibi kapitalist sistemin getirisi olan bozuklukları çözemediği gibi problemin temelinin sistemin kendisinden kaynaklandığı artık toplumlar tarafından fark edilmektedir. Yani görünen odur ki; yeryüzünde bulunan kapital sahiplerinin hiç hoşuna gitmese de katil kapitalizmin sonu yaklaşmaktadır. Allah’ın (svt) dini yeryüzünü bütünüyle aydınlatırken katil kapitalizm ise içi hava ile dolu balon gibi sönüp uzayın boşluğuna doğru uçarak yok olacaktır.
Allah (svt) şöyle buyurmaktadır: “Onlar, ağızları ile Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Ancak, Kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah, nurunu tamamlayacaktır.” [Saff 8]