#Cuma #HayırlıCumalar Sahabe ve güncel Müslümanlar arasındaki bariz fark hiç şüphesiz ki İslam'ın hükümlerine karşı samimiyettir. İslam dini kâmil bir şekilde önümüzde durduğu halde "Modern Çağın Sorunları" hususunda yetersiz olduğu kanaatinde olanların tutumu nerede? ... Henüz İslam dini yeni vahyolunmaya başladığı dönemde noktasına virgülüne İman eden, teslimiyet gösteren, ashabın tutumu nerede?... Allah sözlerimize şahittir. Ne anlatmak istediğimizi bir örnekle tasvir edelim: İslam öncesi Arap geleneğinde adamın biri hanımına kızıp "Sen annem bacım gibisin" dediğinde eşi ona haram olmuş kabul edilirdi. Fakat ondan boşanmış da olmaz, öyle ortada kalırdı. Ona ne helal sayılırdı ki, aralarında evlilik ilişkileri devam etsin. Ne de boşanmış olurdu ki, kendisine başka bir yol arasın. İşte bu da cahiliye döneminde kadının karşılaştığı büyük zorluklardan biriydi. Bu ayetlerin değindiği olay meydana geldiği sırada İslam dininin zihara ilişkin hükmü henüz daha belirlenmemişti. Huveyle rivayetinde şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki yüce Allah Mücadele suresinin baş tarafını ben ve Evs ibni Samit hakkında indirmiştir... Ben Evs'in yanındaydım. Evs yaşlı bir ihtiyardı, huysuzlaşmıştı. Birgün yanıma girdi. Onunla biraz atıştım. O da öfkelenerek: "Sen artık bana annem-bacım gibisin" dedi. Sonra çıkıp gitti. Bir süre kavminin meclisinde oturdu. Sonra gelip yanıma girdi. Bir de baktım ki, bana el uzatmaya çalışıyor. Huveyle'nin canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki olmaz! Sen az önceki sözlerini söylediğin halde, Allah ve peygamberi hakkımızdaki hükmünü vermediği müddetçe bana dokunamazsın! dedim. Üzerime atıldı. Ben ise ondan sakındım. Normal bir kadının güçsüz bir ihtiyarı alt etmesi gibi ben de onu mağlup ettim. Ve üzerimden attım. Sonra komşularıma gittim. Onlardan bir elbise emanet aldım. Çıktım. Allah'ın elçisine gittim. O'nun önünde oturdum. Kocamın bana yaptıklarını bir bir anlattım. Onun kötü huyluluğundan çektiklerimi peygambere şikâyet ettim. Hz. Peygamber ise hep: "Amcanın oğlu yaşlı bir ihtiyardır. O'na iyi davran, Allah'tan kork" diyordu. Ben oradan ayrılmadan hakkımda Kur'an ayetleri indi. Hz. Peygamber vahiy geldiğinde kendinden geçtiği gibi kendinden geçti, ayıldığı zaman bana: "Ey Huveyle, yüce Allah senin ve eşinin hakkında Kur'an ayetleri indirdi" dedi. Sonra bana Mücadele suresinin 1.2.3. ve 4. ayetlerini okudu. 1- Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allah sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir. 2- Sizden eşlerine zihar yapanlar, bilmelidir ki o kadınlar, onların anaları değildir. Onların anaları, ancak kendilerini doğurmuş kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah, affedici, bağışlayıcıdır. 3- Eşlerinden zihar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin eşleriyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. 4- Buna imkân bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu kolaylık, Allah'a ve peygamberine inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. İnkâr edenler için çok yakıcı azap vardır. Sonra bana dedi ki: "Ona söyle bir köle azat etsin." Ben ise ona: "Ey Allah'ın elçisi; onun azat edecek kölesi yok ki" dedim. "Artarda iki ay oruç tutsun" buyurdu. Yine ben dedim ki: "O ihtiyar bir adamdır. Nasıl oruç tutsun ki?!" Buyurdu ki: "Altmış yoksula bir deve yükü hurma dağıtsın." "Ey Allah'ın elçisi Allah'a yemin ederim ki onun bu kadar imkânı yok" dedim. Hz. Peygamber buyurdu ki: "Biz ona bir Arak hurma yardım edeceğiz." Bunun üzerine 'Ben de ona bir Arak yardımda bulunurum' dedim. Rasulullah: "Çok yerinde, çok güzel ettin. Git, onun yerine onları sadaka olarak dağıt. Sonra da amcanın oğluna iyi davran" buyurdu. Ben de gittim, dediklerini yaptım. (Bu hadisi Ebu Davud, Talak, Muhammed ibni İshak ibni Yesar'dan iki kanalla rivayet etmiştir) İşte yüce Allah, Rasulullah (as) ile bu konuyu onunla konuşmaya gelen kadın arasında geçen bu karşılıklı konuşmayı duymuştu ve yedi göğün üstünden Huveyle'nin ve Onun hakkında hükmünü vermişti. Henüz İslam'ın hükümleri tamamlanmadığı esnada gelişen bu olay; 1.Allah Subhanehu ve Teala'nın kullarına ne kadar yakın olduğunu ve bir kez daha mutlak sahibin O olduğunu gösteriyor. Hz. Aişe der ki: Bütün sesleri işiten Allah'a hamdolsun Peygamberle konuşmaya gelen kadın Havle idi. Evin bir tarafında peygamberle konuşuyordu. Ben onun ne dediğini duyamıyordum. Yüce Allah onun hakkında: "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitti" ayetini indirdi.(Buhari, Nesai) 2.Mümin bir hanım veya erkeğin Şeri hükmü öğreninceye kadar başka yollara sapmamasının dolayısıyla samimiyetin, Allah katında asla karşılıksız kalmayacağının en büyük göstergesidir