NOEL=NOİSLAM
02 Ocak 2021

NOEL=NOİSLAM

Miladi 2020 yılının son günlerine gelmemizle birlikte hemen hemen her baktığımız yerde yeni yıl hazırlıklarını; süslü çam ağaçlarını, ışıklandırmaları ve milli piyango satıcılarını görmeye başladık. Peki, nedir bu olayın aslı?

Aslında yeni yıl kutlaması adı altında yapılan bu çeşitli etkinlikler “Noel” olarak adlandırılan Hristiyan bayramından geliyor. Noel (Christmas), Hristiyan âlemi tarafından Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı dini bir bayramdır. Hristiyanların çoğu bugünü 25 Aralık’ta kutlarken Doğu Ortodoks kiliseleri 6 Ocak’ta kutlar. Dolayısıyla yeni yılın başlangıcıyla Noel kutlamaları iç içe geçmiş durumdadır. Görüldüğü üzere kendi dinlerini tahrif eden Hristiyanlar, peygamberlerinin doğum tarihinde bile ayrılığa düşmüşlerdir. Kaldı ki Hz. İsa’nın doğum tarihi net olarak bilinmemektedir.

Yüzyıllar boyu her alanda âlemin gidişatına yön veren çağının en yüksek teknolojilerini üretmiş olan İslam Devleti’nin ilga edilmesiyle İslam’ı anlamadaki zafiyet arttıkça arttı ve bunun neticesi olarak çöküş hızlandı. Hilafetin ilgasıyla birlikte her alanda zayıflayan İslam Ümmeti âlemin gerisine düştü. Dolayısıyla teknoloji, bilim, sanayi gibi medeniyetle ilgili konularda daha üstün olan Batı örnek alınmaya başlandı. Fakat ideolojisine bağlanma konusunda zafiyet içinde olan Müslümanlar medeniyetin yanında almamaları gereken Batı’nın hadaratını da örnek almaya başladılar. Hadarat, hayat hakkındaki mefhumların toplamıdır ve İslam hadaratı yalnızca İslam akidesinden kaynağını alır. Bu konudaki zayıflık sebebiyle medeniyetle ilgili meseleler ile batı fikirleri, mefhum ve nizamları birbirine karıştırılır hale gelmiş ve İslam’a uygun olup olmadığına bakılmaksızın alınır olmuştur.

Yılbaşı ve Noel kutlamalarında da ne yazık ki aynı durum yaşanmaktadır. Abdullah b. Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

«مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ» “Kim kendini bir kavme benzetirse o da onlardandır.” [Ebu Davud Libas: 4031]

Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, zamanımızın bazı insanlarını şöyle haber veriyor:

«لَتَتَّبِعُنَّ سَنَنَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ، شِبْرًا بِشِبْرٍ وَذِرَاعًا بِذِرَاعٍ، حَتَّى لَوْ دَخَلُوا فِي جُحْرِ ضَبٍّ لَاتَّبَعْتُمُوهُمْ» قُلْنَا: يَا رَسُولَ اللهِ آلْيَهُودَ وَالنَّصَارَى؟ قَالَ: فَمَنْ»

“Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına, tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. O dereceye kadar ki şayet onlar daracık bir keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak onlara uyarak oraya gireceksiniz, onlara tabi olacaksınız." Ebu Sait (r.a.) diyor ki: Biz, “Ya Resulallah! Bu ümmetler Yahudiler ve Hıristiyanlar mıdır? diye sorduk. Peygamber (s.a.v) Efendimiz: “Onlardan başka kim olacak…!” [Buhari]

Hadislerde de İslam akidesinden başka akideden doğan hadaratlardan etkilenilmemesi aksi takdirde küfre götürdüğünü bizlere bildiriliyor. Ne yazık ki çevremizdeki çoğu Müslümandan - adeta kendilerini aklamak için - “Ne var? Biz Noel kutlamıyoruz ki sadece yeni yılın gelmesini kutluyoruz.” gibi sözler duymaya başladık. Evet, tarihleri itibariyle yılbaşı ve Noel birbirinden farklı da olsa kutlama açısından baktığımızda bunun Nasranilik akidesinden çıktığını anlamak zor olmasa gerek.

Bugün “Sadece yılbaşını kutluyoruz” diyenler yarın Noel'i kutlamaya başlayabilir. Nitekim her sene daha da artış gösterip Hristiyanların Noel’de yaptıkları ritüellerin aynıyla yapıldığı kutlamalar bunun bir göstergesidir.

Müslüman; vakıalar karşısında uyanık olmalı, yapacağı her ameli İslam’ın koyduğu helal-haram ölçüsüne göre tartmalı, İslam akidesine ve şahsiyetine uygun bir hayat sürmenin derdinde olmalıdır. Müslümanın uyması gereken takvim her ne kadar hicri takvim olsa da günlük hayatta miladi takvim kullanılması itibariyle geçen bir yılın muhasebesini yapıp gelecek yıl hakkında planlar yapılmalıdır. Fakat durum yalnızca bundan ibarettir. İslam Ümmeti başka akidelere, fikirlere tabi olan değil tabi olunandır. O etkilenen değil etkileyendir. Nitekim yüzyıllarca bu böyle olmuştur. Her konuda kendine has bir tavrı olduğu gibi elbette bu konuda da İslam’ın tavrı ve hükmü bellidir.

Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem Veda hutbesinde şöyle buyurdu:

« تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ، لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا: كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ»

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” [İmam Malik, Muvatta, Kader,3]

Değerli kardeşlerim, nasıl ki her konudaki ölçümüz Kuran ve Sünnettir, yılbaşı kutlamalarına bakışımız da Kuran ve Sünnet ölçüsünde olmalıdır.

Ey Müslümanlar! Ey yeryüzünün en hayırlı Ümmeti! Ey hayrın ellerinden çıktığı ümmetimizin hayırlı evlatları! Kapitalist ideolojinin önünü açtığı haramların içinde haramlara değmeden yaşama çabalarından yorulmadınız mı artık? İslam akidesinin gücünü İslam’ın metodu ile birleştirip İslami Devleti kurarak ve İslami hayatı başlatarak haramların önünü kapatma zamanı gelmedi mi artık?

Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın vaat ettiğini özlemedik mi ey kardeşlerim?

﴿وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۖ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ د۪ينَهُمُ الَّذِي ارْتَضٰى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْناًۜ يَعْبُدُونَن۪ي لَا يُشْرِكُونَ ب۪ي شَيْـٔاًۜ وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ ﴾ “Allah, içinizden iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]

Yağmur Altunok