KİM RAHAT?
19 Aralık 2020

KİM RAHAT?

Fatih Altaylı katıldığı bir TV programında Suriyeli göçmenler için şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’nin sahibi onlar, biz misafir gibiyiz. Yakında bizi atacaklar, öyle bir hal var ortalıkta. Son derece özgürler, hiçbir konuda yükümlülükleri yok. Yasaklar onları bağlamıyor, bizleri bağlıyor. Açık söylemek gerekirse Türkiye’yi biz savaşsız Suriye’ye kaybettik. 4 milyon askerle gelip Türkiye’yi esir almış vaziyette görünüyorlar. Sokağa baktığımız zaman ortaya çıkan tablo bu. Sağlık hizmetleri onlara bedava, Türk vatandaşlarına değil. Sokaklar Türk vatandaşlarına yasak, onlara değil. Ellerini kollarını sallayarak girip çıkabiliyorlar, kimse onlara bir şey sormuyor.”

Tüm bu sözler muhacir kardeşlerimiz için sarf edilen ne ilk ne son hakaret dolu, mesnetsiz ve çirkin sözlerdir. Zira birbirlerine bizatihi zayıf olan menfaat bağı ile bağlanan, üstünlüğü ırkçılıkta arayan aciz insanlar; kendinden aşağı gördükleri bireylerin insani haklara sahip olmasından bile rahatsız olurlar.

Suriyelilerin sağlık hizmetlerini bedava aldıklarını, pek çok hakka sahip olduklarını iddia ederek bu durumdan rahatsız olduklarını söyleyenler, Suriyelilerin yaşadığı onlarca mağduriyetin farkındalar mı acaba? Bu mağduriyetlerden sadece birisi daha geçtiğimiz günlerde meydana geldi.

Suriyeli Rama; 4 aylık hamile iken doğum sancısı şikâyeti ile hastaneye gitti. Rama, yapılan muayenede ceninin anne karnında öldüğünün tespit edildiğini söylediklerini, muayeneyi yapan doktor ve hemşirenin ise kendisine hakarette bulunduğunu, Suriyeli olduğu için sert davrandığını söyledi. Sonrasında doktor kendisine başvuranların şiddetine maruz kaldığını ifade ederek şikâyette bulundu. Bu şikayet üzerine başka bir doktor tarafından tedavi gördüğü ve hastanede yattığı sırada Rama gözaltına alındı ve keyfi olarak 4 gün nezarethanede bırakıldı. Bu süre zarfında eşi ile görüştürülmemiş, eşinin getirdiği yiyecekler başvurucuya verilmemiştir.

Türkiye bir hukuk devleti öyle mi! İşte demokrasiyi kutsayan ama kendi koydukları kanunlarını dahi uygulamayan Türkiye gerçeği! Burada insanların hak ve hürriyetlerini kendilerine teslim etmeleri için devleti yöneten sistemin menfaatlerine aykırı olmaması gerekir. Sınır kapısında aç ve susuz bir şekilde ağır kış şartları altında yaşama mücadelesi verirken, üstelikte kimisi bir çadıra bile sahip değilken neyin rahatlığından bahsediliyor?

Dillerini anlamadıkları bir ülkede hastanede, okulda, alışverişte aşağılanmaya, insanların kinine ve öfkesine maruz kaldıklarını neden bu zihniyet sahipleri göremiyorlar?

Çamurlar içinde yalınayak ekmek kuyruğu bekleyen çocuklar mı Türkiye’yi ele geçirdi? 3-4 kişinin zor yaşayabileceği evlerde 20 kişi yaşamaya çalışan bu mazlum insanlar mı rahat rahat yaşıyorlar?

Dilimizin, rengimizin farkına bakmadan bizi kardeş yapan dinimiz İslam’ın ahkâmından uzak kalmak bizi parça parça etti. Yaşadığımız yurtları zalimlerden koruyamadık, birbirimize sığınamadık, kardeşliğin gereğini yerine getiremedik. Bozuk olduğu halde kapitalist ideolojiye sahip çıkanların söylemlerine değer verdik toplum olarak.

Oysaki Rabbimiz bize ne güzel öğüt vermişti:

‎وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعًا وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَٓاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِه۪ٓ اِخْوَانًاۚ وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِه۪ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” [Al-i İmran 103]