İslam'ın Gözbebeği; Kudüs
22 Mayıs 2021

İslam'ın Gözbebeği; Kudüs

Dünyada ilk yerleşim yerlerinden birisi olan Kudüs, birçok Peygamberin yaşadığı, hatta meftun olduğu Mübarek beldedir. Yeryüzünde Hz. Adem'in (as) Kabe-i Muazzama’nın inşasından 40 yıl sonra Mescid-i Aksa'nın temellerini Kudüs'e attığı bilinmektedir.(Buhari)

Kur’an’ı Kerim’de zikredilen 28 Peygamber'den, 20'sinin hayatlarının Filistin topraklarında geçtiğini, 8 Peygamberin de sadece ismen oralarda zikredildiğini biliyoruz. Peygamberler şehri olan Filistin'de, İbrahim, Yusuf, Yakub'un (as) kabri; Meryem, İsa'nın (as) yaşanmışlığı, Davut, Süleyman, Musa'nın (as) makamları vardır.

Kudüs'ün semavi dinler arasında büyük bir önemi mevcuttur. Nitekim bu önem ile, biz günümüzde küffarın işbirliği halinde olduğunu ve işgalci siyonistlerin Mescid-i Aksa'yı sömürdüklerini, Müslümanlara zulmettiklerini görebiliyoruz.

Rasulullah (sav) 621 yılının başında Miraç'a yükseltilmesinin ardından Kudüs toprakları İslam için önem kazanmıştır. Nitekim Allah (svt) ayetinde şöyle buyuruyor : Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir. (İsra Suresi-1)

Rivayetlere göre Rasûlullah (sav) Mirac'a Muallak taşı üzerinden yükseltilmiştir. Yükselttiği sırada ise bir mescit yoktur, hadise gerçekleştiğinde hz. Davut (as) ve hz Süleyman'ın (as) temel ve sınırlarını belirlediği yer üzere gerçekleşmiştir . Mescid-i Aksa 'da Rasûlullah(sav) bütün Peygamberlere imam olmuş ve 2 rekat namaz kıldırmıştır. Bu olaydan sonra Rasûlullah (sav) "Seyyidü'l Mürselin, İmamu' l Mürselin, HatemenNebiy" isimleri ile anılmıştır. Rasulullah (sav) Mekke 'de kıldığı namazları Hacer' ul Esved taşının olduğu hizaya dönük bir şekilde kılardı ve bu sayede Mescidi Aksa 'da kıble hizasında olurdu. Medine' ye hicret ettiğinde ise 16-17 ay Mescid-i Aksa'yı kıble ediniyor bir öğle ya da ikindi vakit namazı esnasında gelen emir ile namazın 3 ve 4. rekatlarında yönünü Mescid-i Aksa'dan, Mescid-i Haram'a çevirmiştir. (Bakara Sûresi - 144)

Hz. Ömer'in (ra) Halifelik döneminde, h16/M638 yılında yeryüzünün en şerefli ordusu ile Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra) komutasında fethedilmiş, ilk vali olarak Ubade bin Samit (ra) görev yapmıştır. Hz. Ömer (ra) 3bin kişinin aynı anda namaz kılacağı ahşap bir mescitin inşasıyla bizzat kendisi ilgileniyor ve artık Mescid-i Aksa toprakları Kudüs şehri diye anılıyor. Kudüs: Temiz, arı, kutsal, mukaddes anlamlarına gelmektedir. Ardından Hilafet Devleti merkezi Emevilere geçiyor, Abdulmelik bin Mervan döneminde Kubbetus Sahra inşa ediliyor. Hilafet Devleti sırasıyla Abbasi, Tolunoğulları, Akşitler, Fatimiler, Selçuklular olarak el değiştiriyor.

Kudüs, bu sırada 15 temmuz 1099 yılında haçlılar tarafından işgal edilmiş ve tarihin en büyük katliamına şahitlik etmiştir. Mescid-i Aksa'ya sığınan 70 bin kadın ve çocuk orada katledilmiştir.

Büyük Selçuklu Devleti Musul Atabeyi İmamettin Zengi ve oğlu Halep Atabeyi Nurettin Zengi bu mesele titizlik göstermişler ve onların vefatlarından sonra Nurettin Zengi'nin talebesi Selahaddin Eyyubi 88 yıl sonra Haçlılara karşı çıktığı 2 Ekim 1187'deki Hıttin Savaşını kazanarak Kudüse karşı en büyük zaferi elde etmiştir.

1259'da Eyyubi hanedanı sona eriyor. Bundan sonra 1516 yılına kadar Kudüs Memlüklüler'in hakimiyetinde kalıyor. Bu tarihten sonra Yavuz Sultan Selim, Sinan Paşa'yı görevlendiriyor ve artık Kudüs Osmanlı topraklarına hakimiyeti altına giriyor. Osmanlı son zamanlarında Abdulhamid Han tarafından idare edilirken 5 defa siyonizmin babası olan Theodore Hertzl’e Kudüs için gelmiştir ve şu ültimatomu İslâm'ın Halifesi ona göndermiştir:

“Bay Hertzl bu meselede ikinci bir adım sakın atmayasın. Ben bir karış dahi olsa size İslam toprağı satmam. Zira bu topraklar bana değil, İslam ümmetine aittir. Müslümanlar bu toprakları kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır o bizden ayrılıp uzaklaşmadan, tekrar kanlarımızla önleriz. Benim, Suriye ve Filistin alaylarımın askerleri birer birer Plevne’de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi bile geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Osmanlı Hilafet’i bana ait değil Müslümanlarındır, ben onun hiç bir parçasını veremem. Bırakalım Musevilerin milyonlarını kendilerine kalsın. Benim devletim yıkılıp, parçalandığı zaman Filistin’i karşılıksız ele geçirebilirler. Lakin bizim cesetlerimizi parçalamadan Osmanlıyı taksim edemezler, Zira ben, canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına asla müsaade etmem.”

Ne zaman Abdulhamid düştü işte o zaman İslam alemi dağıldı.. 401 yıldır Osmanlı hakimiyetinde olan Filistin, 9 Aralık 1917'de İngiliz Mandası'nın başkenti olarak yönetimine girdi. İngiliz General Alenbi "artık haçlı seferleri sonuçlarına ulaştı" diyerek zaferini kutladı. 14 Mayıs 1948'de İngilizler Kudüs'ten çıkarak, bölgede İsrail işgalci devleti kurdular. Olayın hemen ardından ABD "ben sizin Kirus'unuzum" diyerek geçmişte MÖ 538'de Yahudilerin sürgünlerine son veren Pers Kralı Kiros'u hatırlattı.

Artık korkulu rüya başlamıştı. Bu günden itibaren alimler meselenin mahiyetini idrak etmeye, çeşitli hareketlerle Müslümanları etrafında toplamaya başladılar. Ancak mesele sadece Filistin değildi. Mesele Hilafet Devleti’nin 3 Mart 1924'te ilga edilmesiydi.

İsrail 1948'den sonra Filistin topraklarının %85'ini işgal etti. İşgalci İsrail, Kudüs'lü Müslümanlara büyük bir dayatma yaptı, özel Kudüs kimliği çıkarttı. Kudüs kimliğine sahip olan Müslümanlar tahsil, seyahat, iş, evlilik için ülke hatta şehir dışına çıkmaları takdirde kimliklerini iptal ettiler. Şehrin sınırlarına 751 km'lik duvar set çekildi. Akrabalarla ilişkiler kesildi. Baskı ve zulümler bununla da kalmadı eğitim, inşaat, sağlık sektörlerinden yararlanamadılar. Yararlanılan imkanlar ise çok kısıtlıydı..

Mescid-i Aksa'ya yakın oturan Müslümanlara ansızın gece baskını düzenleniyordu. Müslümanlar ve Yahudilerin toplu taşıma araçları dahi farklı, Müslümanların otobüsleri çevrilerek zulmün boyutunu değiştiriyorlardı.

5 Haziran 1967'de Doğu Kudüs Ürdün Yönetimine, Batı Kudüs ise İsraile geçti. 1969'da Avustralyalı Hristiyan Turist tarafından Mescid-i Aksa ateşe verildi ve 782 yıllık tarihi minber yandı. Dönemin işgalci İsrail başkanı Godamin "o gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki Müslümanlar dört bir taraftan İsraile gelecekler. Müslümanlar için Kabeden sonra gelirdi. Lakin sabah oldu, korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki, biz dilediğimizi yapabiliriz. Zira bu ümmet uyuyan bir ümmettir. " diye açıklamalarda bulundu. Zalimleri cesaretlendiren tek şey, yöneticilerin kınamaktan öteye geçmemeleridir.

Kudüs artık dinlerin ortak değerleri ve savaşı haline geldi. Kudüs meselesine çözüm getiremeyenler çeşitli savaş ve oyunun içerisine girdiler.

Nebhani (rh) diyor ki: "İsrail, Arap rejimlerinin gölgesidir, o rejimleri kaldırdığın an gölge de gider." demiştir. Onun Filistin ile başlayan davasının bugün, ne kadar doğru ve hak olduğunu görmekteyiz.

Mescid-i Aksa, Müslümanlar için akidevi bir konuma sahiptir. İçindeki değerler ve kıymetler neticesinde birçok örnemli yapıtı içerisinde barındırır. Toplamda 144bin metrekare olan Mescid-i Aksa, Kubbetus Sahra, Burak Mescidi, Mervan Mescid-i, Kıble Mescidini ve daha bir çok yapıyı bünyesinde barındırır. Bizlere Rasûlullah'dan (sav) emanet olan mukaddesatımızın bir karışını dahi vermek Müslümanlara haramdır.

Filistin, Yahudiler ve Nasranilerin değil, İslama'a ait topraklardır. Kim gasbederse etsin(!), gasp, mülkiyetin vakıasını değiştirmez. Kudüs Müslümanlarındır, Müslümanların kalacak!

Yahudiler burayı elde edebilmek için 2545 yıl beklediler.(MÖ597-MS1948) Onlar sadece beklemediler aynı zamanda çalıştılar da. Peki ya siz ey en şanlı İslam Ümmeti? Hala Mescid-i Aksa'da direnen kardeşlerinizin çığlıklarını duymayacak mısınız? Onların davetlerine icabet etmeyecek misiniz?

Kudüs Müslümanlar için beldelerden bir belde değildir. Kudüs, vaad edilmiş topraklardır. İlk kıblemiz, üçüncü haremi Şerifimiz ve Allahın izniyle son başkentimiz olacaktır; İslam'ın başkenti (baş şehri) önce Medine olacaktır. Sonra Şam topraklarına geçecektir. Sonra Irak toprakları olacaktır. Ardından Mısır toprakları olacaktır. Sonra Konstantiniyye olacaktır. Sonra yeniden Hilafet Kudüs'e dönecek ve Allah'ın izniyle Kudüs Onu oradan çıkartmayacaktır. (hadisi şerif)

Vaad edilmiş en şerefli toprakları kurtarmak için tüm var gücümüzle çalışmalıyız. Kardeşlerimiz bizleri bekliyor. Rasulullah'ın (sav) emanetini korumak için canlarını ortaya koyan sadece Filistinliler olmamalı. Yöneticilerin bazen kınamakla bazenle şeddeli kınamakla yetindiği bir belde olmamalı! Belli dönemlerde boykot ile çözüm aramakla olmamalı!

Kudüs, Ömer'ini bekliyor. Ömer öyle bir Halife'dir ki, "Kudüs Mekkedir" deyip onu İslam topraklarına katmıştır. Kudüs, Selahaddin'ini bekliyor. Selahaddin öyle komutandır ki, fetihten önce gece yarısı ordu karargahını gezerek uyuyanı ve çalışanı ayırt ederek askeri düzeni yeniden kurmuştur. Kudüs, Abdulhamid'ini bekliyor. Abdulhamid öyle bir liderdir ki Kudüs'ün bir karış toprağına bedenini lime lime edilmesini yeğledi. Kudüs, sizleri bekliyor! Yeniden dünyanın değiştiremeyeceği adamlar ile fethedilmeyi bekliyor. Kudüs, İslam ile özgür olmayı bekliyor!

Allah'ın dinini yeryüzüne hakim kılmadan hiçbir kutsal korunamaz. "La ilahe illallah Muhammed Rasûlullah" sancağı altında tüm vilayetler toplanmadan asla Müslümanlar gün yüzüne çıkamaz.

Yeryüzünde en aciz, en aşağılık, en korkak; sözleri, kalpleri, bedenleri ve güçleri dağınık olanlar topluluğu yahudilerdir. Allah’ın zellil kıldığı topluma karşı, Müslümanlar izzetli, şerefli, onurludurlar. Müslümanlar güçlerini akidelerinden alırlar, Allah'ın kınamasından başka kınayacıdan, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmazlar. Haydi kardeşlerim, zaman birlik ve dirlik olma zamanı! Mescid-i Aksa kınamakla, boykotla, yalnızca dua ve yardım kampanyalarıyla, sadece meydan konuşmalarıyla, konferanslarla kurtulmaz. Allah’ın dinini ikame edecek, Allah'tan ittika edecek; Nebilerin, Rasûllerin zinetini yeniden yeryüzünde ihya edecek, Allah'ın vaad ettiği Hilafet ve orduların Mescid-i Aksa'ya yürütülmesi ile kurtulabilir. Nitekim bu mesele ölüm-kalım meselesidir.

Nâfi'in Abdullah İbn Ömer'den (r.a) yaptığı nakle göre de Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İleride mutlaka Yahudilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Öyle bir hal olacak ki taşlar dile gelip "Ey Müslüman bak arkamda bir Yahudi var saklanmış, gel onu öldür, diyecektir" , (Müslim, el-Fiten ve eşratu's-saa, 18).

Yeryüzünün lanetli kavmine, Peygamberlerini öldüren zelil kavme karşı taşlar dile gelecekken sen susacak mısın, ey Müslüman?

Rasulullah'ın (sav) müjdesine mazhar olmak için çalışma zamanımız geldi de geçiyor bile..

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki:

“Ümmetimden, Kudüs ve çevresinde savaşan bir topluluk daima olacaktır. Hainlerin ihanetleri onlara zarar vermeyecek ve onlar kıyamet kopana dek galip olmaya devam edeceklerdir.” (el-Mucemul-evsat,1,19)

Kıyamete kadar devam edecek olan kutlu savaşta galip gelenlerden olmak için, değerlerimizi korumak için her zamankinden daha çok Hilafet Devleti'ne ihtiyacımız var. "İmam/Halife kalkandır. Onun arkasında savaşılır, korunulur. " (Müslim)

Rahman ve Rahim olan Allah'ım! Bizlere kendisine Kudüs özgür olana kadar gülmeyi kendisine kerih gören Selahaddin'ler gönder! Hz. Ömer (ra) gibi adaletli Raşid Halifeler gönder! Kudüs için herşeyi feda edip yıllarca nöbet için bekleyecek Onbaşı Hasan'ı gönder. Bizlere nusretini gönder. El-Kuddüs olan Allah'ım! Kudüs'ü, Müslümanları ve Mescid-i Aksa'yı koru. Onlara katından görünen ve görünmeyen ordularını gönder. Zulme karşı kınamaktan ileri geçemeyip sessiz kalanları Sana havale ediyoruz, biz onlardan beriyiz. Sen onları dostları ile haşreyle! Kafirleri kahreyle!

Allahumme Amin