İNSANLIK NASIL BİR OYUNUN İÇİNDE?
25 Ağustos 2021

İNSANLIK NASIL BİR OYUNUN İÇİNDE?

Kapitalizmin akidesi akli tespitlerden fersah fersah uzak ve gelişigüzel ortaya atılmış bir akide olmakla birlikte, metodu sömürgecilik olan bir ideolojidir. Hayata bakışı menfaat odaklı olduğu için de bu ideoloji nezdinde insan aklının, sağlığının, ahlakının hatta hayatının hiçbir değeri yoktur. Tıpkı vahşi bir hayvanın avına bakan gözleri ile görür dünyayı. Bu yüzden ürettiği hiçbir ürünün insan için zararlı olup olmadığına bakmaksızın daima maddi kazanç elde etme çabasındadır. Bu yüzden başka ülkelerdeki yeraltı ve yerüstü kaynaklarını yağmalayıp sömürmekten geri durmaz.

Kapitalist nizamın hâkim olduğu ülkelerde ilaç, yiyecek, kıyafet veya teknolojiden elde edilen kazanç sermaye sahiplerinin cebine girer. Böylelikle zengin daha zengin olur ve bu devletin gayri safi milli hasılasını arttırdığından vergiler yükseltilir, piyasanın fiyatı ile keyfe göre oynanır, fakirin daha da fakirleştiği ekonomik bir zillet meydana gelir.

ABD, AB gibi kapitalist ülkeler gözünü kırpmadan söz konusu bir ülkenin madenlerini sömürmek uğrunda tüm yolları kendine mubah sayar, gerekirse işgal edip savaş çıkararak insanları katledebilir. Bu da yetmezmiş gibi sömürmek için girdiği ülkelerde işlenen onca cürümden, dökülen kandan sonra hala toplumda barışı, huzuru, özgürlüğü sağlayacağını iddia etmek yüzsüzlüğünde bulunur.

Hal böyleyken insan kapitalizmin insanlık için bir kurtuluş sağlayacağını nasıl düşünülebilir? Bu zihniyetin aktörleri değil mi Afganistan’ı menfaati uğruna ateşe veren. Onca maddi güçlerine rağmen sonuç hiçte bekledikleri gibi olmadı ve şartların onların lehine olması zillet içinde ülkeyi terk etmek zorunda kalmalarını engellemedi.

İnsanoğlu her ne kadar sömürgeci kapitalist nizamın tahakkümü altında aklen dumura uğratılmaya çalışılsa da siyaset, eğitim, medya gibi araçlarla İslam’ın ve Müslümanların karalandığı; kapitalizmin dışında başka bir çözüm olmadığını empoze etmeye çalışsa da önyargılardan uzak, doğru kaynak ve delillerle İslam’ın yegâne doğru ideoloji ve insanlık için tek ve son umut olduğu güneş gibi ortadadır.

İnsanlık artık görmelidir ki kapitalizmin savunduğu maddi kalkınma ile okyanusları aşmak, dağları delmek, hatta uzayda yolculuk yapmak insanlığın doğru bir kalkınma gerçekleştirdiği anlamına gelmez. Aynı şekilde sömürgeci kâfir devletlerin paraları, zırhlı araçları, silahları, bombaları orduları da kazanmalarının garantisi değildir.

Akıl sahibi bir varlık olan insanın bakış açısı, insanlığa yaşatılan çaresizlikleri göremeyecek kadar ifsat edilmiş olabilir ancak mükemmel bir dizaynla yaratılan bu akıl elbette insanlığın kurtuluşunun kapitalizmle mümkün olmadığını da fark edecektir.

Toplumda kapitalizmin doğrudan yol açtığı tüm sorunları gözlemleyerek kapitalist ideolojinin menfaati her şeyden üstün kabul eden, kendine ise bir et ve kemik yığınıymış gibi bakan vahşi bir ideoloji olduğunu anlayıp bunu durduracaktır. Bunun için duamız, insanların hayata kapitalizmin çizdiği dar pencereden bakmayı reddedip İslam’ı araştırmaları ve hidayete tabi olmaları yönündedir.

İşte o zaman hak ve batıl birbirinden tamamen ayrışacaktır. Tüm insani sorunlar İslam’ın getirdiği dosdoğru bakış açısı ile çözülecektir. Çünkü yalnızca İslam, batıl ideolojilerin insanın zihnine bulaştırmış olduğu külleri, tozları, lekeleri temizlemeye güç yetirebilir ve insanı tertemiz olan hilkatine kavuşturabilir. İşte yine İslam toplumda dayanışmayı, huzuru, ahlakı var edebilir. Böylece insanlar aralarındaki ilişkileri Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın rızasını gözeterek yürütürler. Bu kısmı, insanların bireysel ilişkilerini düzenlemeleri açısındandır. Toplumsal düzen ise ancak İslami hayatın Raşidi Hilafet Devletinin kurulup tüm sistemlerin İslami sistemler ile köklü bir şekilde değişmesi sonucunda tesis edilebilir. Yoksa insanlar, kapitalist sistem ve orman kanunları altında yaşamaya devam edecekler, güçlü olan zayıf olana zulmedecek, zengin olan daha fazla yiyecek ve mal zenginler arasında dolaşan bir varlık halinde kalacaktır.

Sanki mazlum çektiği acılarla ölüyor, zalim ise hesap vermeden gidiyor gibi görünse de insana hak ettiği değeri veren ve insanı en güzel şekilde yaratan Rabbi, onu en üstün mertebeye ulaştırmak için türlü musibetlerle imtihan etmektedir. Tüm sıkıntıların çözümünü gönderen Allah’ın (svt) rahmet ve adaleti de bu geçici dünya ile sınırlandırılamayacak kadar geniştir. Rabbimiz yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنٖٓي اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَثٖيرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضٖيلاًࣖ “Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.” [İsra 70]