Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla Bismillahirrahmanirrahim Şöyle bir geriye baktığımızda daha dün gibi zulmün başlangıcı...
Savaşın, zulmün, açlığın, yokluğun, kardeşlerimize yapılan tecavüzün üzerinden tam "300 " gün geçti . Daha öncesine gitmeye gerek yok diye düşünüyorum. Çünkü bizlere 9 aydır gördüğümüz, işittiğimiz zulmün her türlüsü yetti! Gözlerimizden akan yaşın kardeşlerimize serinlik olmasını dilemekten başka bir şey yapamayışımız bizlere hem acizliğimizi hatırlattı hem de bu zulme engel olmak için ordularını harekete geçirmeye hazır olan bir halifemizin elzemliğini... Rabbimiz Ümmet olarak "yetim" kaldığımız gerçeğini bir kez daha gösterdi bizlere...
Elinde gücü olup kılını dahi kıpırdatmayan 57 tane “İslam liderinin” bu yaşanan vahşete seyirci kalması gerçeği canımızı en çok yakan meselelerin en başında yerini aldı. Oysaki yüreği kor ateş gibi yanan Ümmet her fırsatta kısıtlama ve engellere rağmen sokağa dökülüp kardeşlerinin derdiyle dertlendiğini cesurca ortaya koydu.
Bugüne kadar Gazze'de yapılan saldırılar sonucu en az 10 bin 300 çocuk, 7 bin 100 kadın olmak üzere, 23 bin 469 Filistinli şehit oldu. Rakamsal olarak söylediğimiz bizzat şahit olmadığımız bu zulmü yaşayan için ne kadar zor, ne kadar acı verici bunu hissedebiliyor muyuz? Onlar evlatlarının cansız bedenine hem de kafası vücudundan ayrılmış bedenine sarılıp "Hasbunallah ve ni'mel vekil" diyorlar.
Bu dua o yangını dindirir mi? Bu dua o evladı geri getirir mi? Somut olarak bunlar gerçekleşmese bile soyut olarak bu mümkün. O anne biliyor ki Rahman olan Allah ona cennette en güzelini ikram edecek, O baba biliyor ki sabrederse müjdelenecek. Çünkü Allah-u Teâlâ şöyle buyuyor:
اَلَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ
“Onlar ki, kendilerine bir musibet dokunduğu zaman: “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na dönüyoruz” derler. [Bakara 156]
Bu ayeti takiben gelen “Sabredenleri müjdele...” ayeti o anne babanın yüreğine su serpiyor. Kur’an’la hemhal olmuş bir topluluğa elbette acıları dindirmek üzere Kur’an şifa olacaktır. 7'den 70' e herkesin dilinde Allah'ın kelamı olan bir toplum böylesi bir zulme karşı sabrederek, acılarını Kur'an okuyarak dindirmeye çalışırken bizler kendimizi muhasebe etmeliyiz.
Daha birkaç gün önce Hamas lideri İsmail Heniyye Tahran'da uğradığı suikast sonucu şehit edildi. Yakın zamanda oğlunu, torunlarını ve ailesinden birçok insanı şehit verdi. Heniyye "Canımız, kanımız, ailemiz ve sahip olduğumuz her şey Kudüs ve Mescid -i Aksaya feda olsun” diyerek bu direnişin örnek liderlerinden olmuştur. Rabbim şehadetini kabul etsin. İsmail Heniyye’nin son çağrısı "Sokaklara Çıkın " oldu. Bu çağrı Ümmete yapılan bir çağrıydı, bu çağrıya icabet etmek demek Ümmetin bir olması demek. Bu çağrıya kulak vermek demek arşa ulaşan çığlıkları dindirmek demek. Bu çağrıya icabet etmek demek acıların dinmesi için kapalı tüm kapıların el birliğiyle kırılması, sınırları aşıp Filistin'e doğru yol alınması demek. Bu çağrıya icabet etmek demek kalkansız kalmış şu Ümmete bir kalkan olacak Hilafet için, başsız kalmış şu Ümmete bir Halifenin gelmesi için ayaklanma vaktinin çoktan geldiği gerçeği ile yüzleşmek demek ve bu uğurda canla başla çalışmak demek.
Bizler Allah'ın vaadi olan Hilafet için, Müslümanların kanını yerde koymayacak İslam nizamı için, dara düştüğümüzde bize Allah'ın ayetleri ile Rasullullah'ın sünneti ile hüküm verecek bir Halifemiz olması için Ümmet olarak bir ve beraber olmalıyız. Allah'ın dinine sımsıkı sarılmalıyız ki sırat-ı müstakim üzere olalım. Ve şunu bir an dahi aklımızdan çıkarmayalım:
“Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız).”
Sena TAŞPINAR