HİLAFETİN İKAMESi UĞRUNA FEDAKÂRLIK YAPMAK ÖNCELİĞİMİZ OLMALIDIR
10 Eylül 2022

HİLAFETİN İKAMESi UĞRUNA FEDAKÂRLIK YAPMAK ÖNCELİĞİMİZ OLMALIDIR

3 Mart 1924 yılında Osmanlı Hilafet Devleti yıkılmış, yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Türkiye’de yenilikler ve düzenlemeler başlamıştır. Bu düzenlemelerin en önemlisi Halifelik sisteminin kaldırılmasıdır. Nitekim halifelik sisteminin kaldırılması toplumun değişimini etkileyen en önemli etkendir. Zira başsız kalan bir toplumun hâli, çobansız kalan bir sürünün parçalanması dağılması demektir. İster genel, isterse özel anlamda olsun hilafet, “Allah’ın dinini hâkim kılmak” özünü taşır. Bu öz, hilafetin sosyal alanda da hissedilir olup gerçekleşmesi ve kitleleşmesiyle siyasi bir görünüm kazanır. Allah, (svt) Hz. Davud’a (as) kendisini yeryüzünde halife kıldığını bildirmekle birlikte ona: **“İnsanlar arasında hak ile (Allah’ın hükümleri ile) hükmetmeyi emretmiştir.” (Sad, 26) **Bütün insanlar bu tebliği yüklenmek ile görevlidir. Halifelik, Allah’ın (svt) hâkimiyetinin her alanda bütün açıklığıyla ortaya çıkması demektir. Hayatın her alanında toplumun ıslahatı için şeri hükümleri tatbik eden bir kalkan olmak gibi… Yeryüzünün halifesi olan her insan hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak bilmeli ve bu risaleti aleme taşımalıdır.

Ayet-i kerime de şöyle buyurulmaktadır: “Allah sizden iman eden ve salih amellerde bulunanlara vaat etmiştir ki, elbette onları yeryüzünde halife kılacaktır. Nasıl ki, onlardan evvelkileri halife kılmıştır ve elbette onlara kendileri için razı olduğu dinlerini temkin edecektir.” [Nur,55]

Bir toplum da “Allah’ın (svt) hükümleri ile yönetilmek izzet, beşeri laik bir sistemin anayasası ile yönetilmek ise zillettir.” İnsanı düştüğü zilletten kurtaracak, karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan tek sistem İslam’ın yöntem şekli hilafettir. Zira vahdaniyet ancak bir imamet ve hilafet ile tesis edilir. Ne acıdır ki bir asırdır İslam Ümmetini vahdaniyet etrafında toplayacak bir imamet ve kalkan yoktur.

Hilafet Allah’ın (svt) vaadi, Rasulullah’ın (sav) müjdesidir. Hz. Huzeyfe (ra) anlatıyor, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Nübüvvet içinizde, Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder ardından Allah onu da dilediği zaman ortadan kaldırır. Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder, sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır. Daha sonra ceberut bir saltanat/bir krallık/zalim yönetimler başa gelir. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldırır. Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır, “buyurdu ve sonra sustu. [Ahmed Bin Hanbel]

Kardeşlerim! Böyle bir müjde varken Hilafetin ikamesi uğruna fedakârlık yapmak, İslami devleti kurma yolunda hakkıyla mücadele etmek, dünyevi meşgaleler arasındaki önceliğimiz olmalıdır. Zira hilafet insan hayatı açısından uğrunda fedakarlık gerektiren Ümmetin ortak meselesidir. Bu devletin varlığının önemini yakın tarihimiz Osmanlı Devletinde yaşanan hadiseden anlamamız mümkündür. Osmanlı Hilafet devletinin yıkılacağı dönemlerde Pakistanlı Müslüman bir kadının yaptığı fedakarlık tüm insanlığın imrenmesi gereken türdendir.

1912 yılında Hilafetin yıkılmak üzere olduğu haberi Pakistan’a ulaştığında Pakistan’ın meydanına bir hayır sandığı konulmuştur. Üzerinde şu not yazılıdır: “Bu sıradan bir hayır sandığı değildir, bu üzerinde yazılı olduğu üzere Osmanlı Hilafet Devletinin yıkılmak üzere olduğundan ötürü mali destek kastıyla toplanan bir hayır sandığıdır.” Herkes hayır sandığına birşeyler verirken Pakistanlı kadının elinde kundağında olan bebeğinden başka bir şeyi yoktur. Çocuğunu bağrına basarak sandığın etrafındakilere soruyor evladımı satılık olarak almak ister misiniz?

Subhanallah... Bir anne yavrusuna karşı en şefkatli ve merhametli olan varlık iken neden evladını başkasına verme gereği duyabilir ki? Bu hâl üzerine kadın can havliyle telaşla sandığın etrafında dönerken zengin bir adam kadının halini merak eder ve sorar: “Bu çocuk senin değil mi?” Kadın: “Öz evladımdır der.” Adam yavrusunu satma sebebini sorunca kadın: “Görmedin mi, duymadın mı Osmanlı Hilafet Devleti zor durumda mali destek lazımmış evladımı sattığım parayı oraya infak edeceğim diye cevap verir.” Adam: “Ben zenginim” diyerek kadına para uzatır ve neden bu kadar önemli diye sorar. Kadın ise şu hakikatli cevabı verir: “Vallahi önemli, her şeyden daha önemli! Çünkü Hilafet yıkılırsa benim çocuğum zaten yok olacak onu koruyan kalkan düşmüş olacak, Hilafet düşerse ümmet düşecek.” Ümmet şuuru ile düşünmenin vakası işte budur. Fedakarlık nedir diye soracak olursak? Fedakarlık, Allah için en sevdiklerini Allah’a hibe etmek demektir, rahatlığından taviz vermeyenlerin ben hilafet için çalışıyorum demeleri bir fiil olabilir. Ancak asıl olan fedakarlık icraatta Pakistanlı kadının gösterdiği teslimiyetidir. İşte Hilafet bu denli önemli bir meseledir.

Hilafet bir şiardır, bir semboldür. Müslümanlar için hayatın ana gayesi, tüm çıkmazların kurtuluş reçetesidir. Tüm işgal altındaki beldelerin, Müslümanların kurtuluşu için dünya ve ahiret saadeti için paroladır hilafet. Hilafetsiz ve halifesiz kalmış bir ülke; insan hayatının en ucuz kabul edildiği, para ve unvan sahiplerinin hoyratça insan harcadığı ülkedir. Zulümlerin arşa yükseldiği, ailenin ve nesillerin ifsat edildiği, yoksulluğun tavan yaptığı, siyasi, iktisadi, içtimai krizlerin çoğaldığı ülkedir. İşte bunların tümü hilafetin yokluğundandır. Müslüman coğrafyasında İslam’ın yürürlükten kaldırılması; genelde insanlığın, özelde ise İslam Ümmetinin kalbine saplanan bir hançerdir.

Bazı acılar vardır kara benzer, güneşi görünce erir. Bazı acılar da vardır ki ok gibidir, yüreğe saplanır hayalleri devirir. İşte hilafetin ilgası da böyle bir şeydir. Hilafetten vazgeçilmez gelse de uğrunda ecelin tahtı. Semalar kıskanır halifeliği topluma nasip olan bahtı... Ey Rabbimiz Müslümanları yeniden İzzetli günlere kavuştur. Canımız, mallarımız ve tüm benliğimiz ile ömrümüzü hilafetin ikamesi yolunda fedakarlık yaparak geçirenlerden eyle. Allahumme Amin

Sadiye GÜNEŞ