FAİLLERE GÖZ KIRPIP KURBANLARA AĞIT YAKMAK
24 Eylül 2024

FAİLLERE GÖZ KIRPIP KURBANLARA AĞIT YAKMAK

Dün yapılan BMGK toplantısındaki konuşma ikinci bir “one munite” etkisi yaptı. Hatırlanacağı üzere eli kanlı cani Yahudi varlığı yine katliamlar yaparken Davos krizi yaşanmış, tepki veren lider asıl tepkisinin moderatöre olduğunu belirtmesine rağmen Kudüs Fatihi gibi karşılanmıştı.

Konuşmanın tamamı en doğru tespitlere ve durum değerlendirmelerine dayanırken ifadeler zalim sultana karşı hakkı haykırmak kabilindendi. Ancak ne var ki iyi bir hatiplik örneği olan bu konuşmayı halktan bir vatandaş ya da sivil toplum kuruluşları sözcüsü değil de bir lider yapmaktaydı. Sanki düzenli ordusu olmayan, modern savaş silahlarına, mühimmatlara, askeri uçaklara sahip olmayan, halkı tarafından tarafsızlığa mecbur kılınmış tutsak bir lider gibi.

Hemen hatırlatmak gerekirse Türkiye’nin 520 bin aktif askeri, 400 bine yakın yedek askeri bulunurken topyekün bir savaşta silah altına alabileceği insan sayısı ise 43 milyon. 1069 adet uçak ve helikoptere sahip Türkiye IHA ve SIHA’larla ön plana çıkıyor.

Ustaca seçilmiş cümleler Gazze’yle yüreği yanan Müslümanları ferahlatırken satır arası cümleler asıl verilen mesajı halktan gizlemekte pek mahirdi.

Antisemitizme karşıyız cümleleri konu içerisinde geçerken muhataplarına verilmek istenen mesaj ustaca verilmekteydi. Peki neydi antisemitizm?

Antisemitizm; Yahudi milletine karşı duyulan düşmanlık, nefret, önyargı ve ayrımcılık olarak tarif ediliyor. Modern dünyada ise antisemitizm bir ırkçılık türü olarak değerlendirilirken hümanizm kapsamında aşağılık bir tutum olarak lanse ediliyor.

Burnumuzun dibinde yaşanan imha savaşına gözlerini kapatanlar, bu katliamları yapanlara karşı tavır takınan vicdan sahibi insanları ise “antisemitist” olarak adlandırıyorlar.

Küresel dünyanın söylemlerini bir kenara bırakarak hayatımıza yön vermesi gereken vahiy çerçevesinden olayları değerlendirdiğimizde ise Allah Azze ve Celle bizlere takınmamız gereken tavrı ve sınırları çiziyor.

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” [Maide 51]

“And olsun, insanlar içinde, Müminlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun…” [Maide 82]

Nitekim bir yıldır şahit olduğumuz katliamlar silsilesi Allah’ın (svt) buyruklarının en doğru olduğunu antisemitizm kılıfıyla Yahudi severliği yapanlara göstermiştir.

Peygamber Aleyhisselatu Vesselam ise Medine’de Yahudilere karşı Allah’ın çizdiği kırmızı çizgiler kapsamında muamele etmiştir. Fakat İslam Devletinde onlara ait olan haklar doğrultusunda kendilerine hiç bir haksızlık yapılmamıştır. Ta ki Allah’a, Resul’üne ve Müminlere ihanet edene kadar. Böyle bir ihanet karşısında ise Allah Resulü hükmünü vermiş ve onları Medine’den sürdürüp hakkettikleri cezalarla Yahudi kavimleri cezalandırmıştır. Nitekim bu hadiseler onlara yüzyıllar boyu iç acısı olmuş ve İslam dünyasının sahipsizliğinden cesaret alan korkak aşağılık Yahudiler bunun intikamını Müslüman sivillerden, kadın, çocuk ve bebeklerden almıştır.

Halkların yaşananlara doğal tepki ve öfkeleri ise antisemitizm gibi uyuşturucu mahiyetinde kullanılan “izm”lerle kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Çünkü dünyaya egemen kapitalist ülkeler, erdemleri ve duruşu olan insanları, kapitalist kültürle şekillendirerek uyuşturulmuş bir zemin oluşturma gayretinde. Müslümanları da etkisi altına almaya çalışan bu Ilımlı ve zehirli atmosfer, etki dışı kalan Müslümanları radikal ve şiddet meyillisi olarak lanse ediyor. Hâlbuki böylesi bir soykırımda yapılması gereken topyekün ses çıkararak liderlerin artık saraylarından kafalarını dışarı çıkarmasını sağlamaktır.

Reel politika ve bölgesel çıkarlar kapsamında hareket etmek zorunda olan prangalı sözde liderler ise uluslararası küresel katil çetelere işi havale ederek onlardan medet uman zavallı birer kukla olduklarını ortaya koyuyorlar. Filistin kırmızı çizgimiz diyorlar. Bu liderler ya renk körü ya da algı!

Kuran-ı Kerim bizlere ilkeli duruş sergilemenin ne kadar önemli olduğunu Resul’üne hitaben Hud Suresinde söyle bildiriyor: “…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!..”

İlkeli ve tutarlı bir lider olabilmek ancak söylem ve eylem bütünlüğüyle mümkündür. Söylemlerinde Müslümanların duymaktan hoşlandığı süslü büyük cümleler kurarken eylemlerinde -ki aslolan budur- kâfirlerin hoşnutluğunu gözetmek en basit tabirle ihanettir.

Oysa gerçeklere bakıldığı zaman bir saat içerisinde vahşi Yahudilere had bildirecek ve bu imha savaşını sona erdirecek güce sahip olduğumuzu hepimiz biliyoruz.

Hepimiz bu yaşadığımız zilletin asıl sebebinin Müslüman ülkelerin Hilafet çatısı altında toparlanmadığından kaynaklı olduğunu biliyoruz.