ESFELE SAFİLİNDEN EŞREFİ MAHLÛKATA
09 Mart 2021

ESFELE SAFİLİNDEN EŞREFİ MAHLÛKATA

Allah Subhanehu ve Teâlâ insanı eşrefi mahlûkat olarak yaratmış, onu vahye muhatap kılmış, Halifelik makamına layık görmüş ve Allah (svt) tarafından kendisine bahşedilen bu değeri koruyabilmesi için bir nizam belirlemiştir.

İnsana insan olarak bakan, onu kâinatın en şereflisi kılan İslami hükümler hayattan uzaklaştıktan sonra İslam Ümmetinin üzerine sömürgeci laik kapitalizm dayatılmıştır.

Sömürgeciliği hayata bakışın merkezine alan ve onu metot haline getiren bu batıl ideoloji; insanı sahip olduğu değerli konumdan indirmiş, onu daha fazla sömürebilmek adına “daha fazla kazan”, “daha iyisini al”, “en iyisi senin olsun” gibi bir yığın fikirle insan hayatını meta uğruna harcanan, sömürülen bir şekle büründürmüştür. Bu sapkın bakış ile dünyayı yöneten sömürgeci güçler insanı değersizleştirebildiği kadar değersizleştirmiş hatta menfaat ve dünyevi kazançtan başka bir şey düşünmeyen bir hale getirerek yerin dibine sokmuştur.

İnsanı, Allah’ın (svt) yarattığı fıtrattan ve kendisine bahşettiği vahiyden uzaklaştıran, hayattaki amacını yiyip içmeye, tüketmeye, eğlenmek için çalışmaya indirgeyen bu ideoloji, insanı hayvandan farksız bir hale getirmiştir. İnsanın bu vahim durumdan kurtulup izzete kavuşmasının tek bir yolu vardır o da Allah’ın (svt) dininin yeryüzünde tatbik edilmesinin yolu olan Hilafetin yeniden ikame edilmesidir.

İslam Ümmeti Hilafeti ikame etme rolünü üstlenecek iman ve güce sahiptir. Bu hayırlı Ümmet bu konuda kendisine önderlik eden, iddia edildiğinin aksine şiddet ve terör ile hiçbir alakası olmayan İslami siyasi parti Hizb-ut Tahrir’in fikri ve siyasi çalışmalarına dünyanın neresinde olursa olsun var gücü ile destek olmaktadır. Hizb-ut Tahrir’in Recep ayında başlatmış olduğu “Hilafetsiz Yüzyıl Yeter! Hilafeti İkame Edin Ey Müslümanlar!” başlıklı kampanyası, Ümmet tarafından oldukça destek görmüştür.

İslam Ümmetinin tek arzusunun Allah’ın (svt) rızasına kavuşmak olduğu ortadadır. Heva ve hevesten çıkan tüm beşeri nizamlardan kurtulmak isteyen, İslami hayata özlem duyan bu hayırlı Ümmet gayretlerini birleştirmeye devam ediyor, etmelidir.

Hiçbir dünyevi beklentiye girmeden, hiçbir iktidara yaranmak için münafıkça söz ve davranışlarda bulunmadan, neye mal olursa olsun gerçekleri olduğu gibi sergileyen, bilhassa beşeri nizamların batıllığını ve zorba yöneticilerin yalanlarını, ihanetlerini ve oyunlarını ifşa edenler bu Ümmetin öncüleridir. Yalnız İslam’ı benimseyen, insanları hikmet ve güzel öğütle bu dinin üstünlüğüne meylettiren bu hayırlı Ümmetten Allah Subhanehu ve Teâlâ razı olsun ve dünyada Hilafeti, ahirette ise Cennetini nasip eylesin.

Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın diğer bütün ayetleri ve Rasulü’nün (sav) Sünneti ile birlikte, özellikle aşağıdaki ayetini düstur edinenleri Rabbimiz en güzel şekilde takdir edecektir biiznillah:

﴿قُلْ اِنْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْ وَاِخْوَانُكُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ وَعَش۪يرَتُكُمْ وَاَمْوَالٌۨ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَـهَٓا اَحَبَّ اِلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَجِهَادٍ ف۪ي سَب۪يلِه۪ فَتَرَبَّصُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪ۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ينَ۟﴾ “De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, mallarınız, kesata uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah’tan, Rasulü’nden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevgili ise, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” [Tevbe 24]

Elhamdulillah Rabbimize ki insanı başıboş bırakmamış, onu insanlığı sömüren zalimlerin ellerine bırakmamıştır. Yalnız kendisine kulluk etmemiz için bizi yaratmış, hayatımızın her zerresini de buna göre tanzim etmemiz için kanunlar göndermiştir. Bizler genç, yaşlı, kadın, erkek, yönetici veya en küçük ferdine kadar akıl baliğ olmuş tüm Müslümanlar olarak hayatımızı yeniden İslam’la tanzim etmekle yükümlüyüz. Bu mesuliyetten hiçbir Müslüman beri değildir.

Bugün kapitalizm ile yönetilen İslam beldelerine şöyle bir baktığımızda neredeyse bütün İslam coğrafyasının zulümlere, acılara, bölünmelere, katliamlara gark olduğunu görüyoruz. Laik kapitalist ajanlar Hilafetin iktidarını gasp ettikten sonra iktidarı sömürgeci Batı’nın şahsi ihtiraslarının, menfaatlerinin aleti olarak kullanmışlardır. Yönettikleri Müslümanları da bu aletin birer parçası olmaları için türlü planlarla gütmeye çalışmışlar ve halen bunun için çalışmaktalar. İşte bu tağuti yöneticiler, insanı eşrefi mahlûkat konumuna yükselten İslam’ın hâkimiyetini engellemek için var güçleri ile çalışıyorlar. Sözde kanunları ile İslami hayatı ikame etmek için çalışan Müslümanları gözaltına alarak morallerini bozmaya, ümitlerini kırmaya çalışmaktalar. Böylelikle imparatorluklarını, saltanatlarını, diktatörlüklerini devam ettirebileceklerini düşünmekteler.

Ancak hüküm koymak, kanun koymak hakkı beşere değil, Allah’a (svt) aittir. Yani Allah, insana bir başka insanın kanunlar uydurarak zulmetmesine asla müsaade etmiyor. (Enam 57, Al-i İmran 79) Dolayısıyla İslam Ümmeti canı pahasına da olsa İslam’ın hâkimiyeti gerçekleşinceye kadar gayretlerine devam edecektir.

Ümmetin siyaset ve idare makamını batıl ile gayri meşru bir şekilde işgal edenler bunu sadece ve sadece saltanatlarının lezzetinin tadına vardıkları için yapıyorlar. Bu nimeti İslam Ümmetine kaptırmamak için de Ümmetle mücadele ederek Allah’a (svt), Rasulü’ne (sav) ve Müminlere karşı savaş açıyorlar! Vallahi bu sömürgeci ajanların iktidarlık lezzetini arzuladıkları kadar Cennetin lezzetlerini arzulayan bir Ümmet var karşılarında! Ki onlar insanın değerini, insanın Yaratıcısı olan Allah’tan öğrenmişlerdir.

﴿وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَن۪ٓي اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَث۪يرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْض۪يلاً۟ ﴾ “Biz hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerine güzel güzel rızıklar verdik, yine onları yarattıklarımızın birçoğundan gerçekten üstün kıldık.” [İsrâ 70]