İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler. İnsanın nasıl bir ailede hangi şartlara sahip olarak doğacağı ve ölümünün ne şekilde, ne zaman olacağı gibi hususlar kendi müdahale edebileceği daire içinde değildir. Ancak insan, yaşamı süresince hayata dair fikirleriyle kendi dairesindeki tercihlerine yön verebilir.
İnsanoğlu kendinde mevcut olan (komünizm, kapitalizm ve İslami) fikirlerle hayatını yaşarken elde etmeye çalıştığı en belirgin gayesi mutluluktur. Komünizm fikrini savunanlar “Allah’ın varlığını inkâr ederek” yaşamda mutluluk ararlar. Kapitalizm fikrini savunanlar “Allah vardır ama dünya hayatına karışmaz, yaşantımızın kurallarını biz belirleriz” diyerek mutluluk ararlar. İslami fikre sahip olanlar ise “Yerleri ve gökleri yaratan yüce yaratıcının yeryüzünü yönetecek kanun ve kuralları vardır. Allah’a iman eden bütün kullar, şeriata uyarak yaşarlar ve dünya hayatındaki yaptıklarından ahirette de hesaba çekileceklerdir” fikrini hayata tatbik etmeye çalışarak mutluluk ararlar.
Şu an itibariyle dünya üzerinde bütün insanlar sömürgeci kapitalist nizamın pençeleri altında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla inançları ne olursa olsun insanlar üzerinde en çok kapitalist fikirden kaynaklı davranışlar görülmektedir. Gerçek yüzü özgürlükler ve insan hakları maskesiyle gizlenmeye çalışılan demokratik sistemler ise aslında insanları, Allah’a (svt) kulluktan uzaklaştırıp kula kulluk etmeye yöneltmektedir. İnsanları özgürlüğe değil, çeşitli bağımlılıklara itmektedir.
Yaşadığımız dünyada karşılaştığımız pek çok kötülük, özgürlük anlayışı ve demokrasiden güç alarak maalesef hayatımızın bir parçası olmaktadır. Kendini modern gören özgürlük sevdalısı pek çok insanın bağımlılıkları sadece alkol ve madde ile sınırlı değildir. İnternet bağımlılığı, televizyon bağımlılığı, oyun bağımlılığı, kumar bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, marka bağımlılığı vb. pek çok bağımlılık şekilleri türemiştir. Sosyal medyadaki sekiz günlük İnstagram engeli, bağımlı olan fertlerde farklı etkiler göstermiştir. Doğum gününü kutlayan bir çocuğun “sosyal medyada fotoğraf paylaşamayacaksam bu günü kutlamanın ne anlamı var” diye ağlaması, tatil planları yapan bazı ailelerin İnstagram’da tatil paylaşımı yapamayacaklar diye tatilini iptal etmesi sadece iki basit örnektir. Allah’a (svt) kulluk için yaratılmış insan hayatının gayesi sadece İnstagram’da fotoğraf paylaşmak mıdır? Ayrıca Gazze’de katliam son hızıyla devam ederken, küçücük çocukların bedenleri azgın, aşağılık, işgalci “İsrail” tarafından lime lime edilip, parçalara bölünüp, yakılırken insanlığın tek derdi İnstagram’a gelen yasak mı olmalı? Sekiz günde İnstagram’ın açılmasını sağlayabilen donanımlı ordulara sahip yöneticiler, zalim “İsrail” için dokuz aydır neden harekete geçmedi? Acaba onlarda da bulundukları makamlar bağımlılık mı yaptı? sorusu insanın aklına takılıyor.
Halkın kendi kendisini yönetmesi olarak tanımlanan demokrasi ile getirildiği iddia edilen sözde özgürlük anlayışı, vakıasına bakıldığında hiç kimseyi mutlu etmemiştir. Aksine hep bir mutsuzluk, huzursuzluk, tatminsizlik içerisinde birtakım bağımlılıklara sebep olarak insanları burada sürüklemiştir. Demokrasi ve özgürlükler ile yönetildiği iddia edilen ülkelerde; her türlü kötülüğün legal koruma altına alınmış olması ve kötülüklere, haramlara götüren yolların sistem tarafından teşvik ve destek görüyor olması bazen perde arkasında kalmakta bazen de gün gibi ortaya çıkmaktadır. LGBT, fuhuş, kumar, uyuşturucu, çocukların cinsel istismarı, kıyafetlerde çıplaklık vb. gibi kötülüklerin insan hakları ve özgürlükler adı altında yasal korumaya alınması, kapitalist sistemin kokuşmuşluğunun bir göstergesidir. Dünyadaki nefse haz verici bütün şeyleri helal-haram ölçüsüne riayet etmeden yaşayanların bir kısmı, ömürlerinin son demlerinde büyük bir pişmanlık duyarak hayatlarının boşa geçtiğini itiraf etmektedirler.
Allah (svt) şöyle buyurmaktadır:
“Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır.” [Sad 26]
Demokrasi yalan üzerine kurulmuş, oynak zemine sahip, insanları haktan uzaklaştırıp batılın bataklığına yönlendiren fasit bir sistemdir. Sömürgeci kâfirler “Demokrasi götüreceğiz” sloganları ile pek çok Müslüman beldeleri işgal etmiş, yer altı ve yer üstü kaynaklarını zapt etmiş, yağmalamış ve halklarını katletmiştir. Götürdüklerini iddia ettikleri demokrasinin Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de ve şimdi de Gazze’de neler yaptığı ortadadır.
Özelde Müslümanlar genelde bütün insanlar için daimi huzurun ve mutluluğun tek adresi İslam’dır. Çünkü İslam, insanı yoktan var eden yaratıcı tarafından gönderilmiştir. İnsan fıtratına uygundur ve bu fıtratın isteklerini sahih bir şekilde karşılar. Sahte sistemlerin bağımlılıklarından kurtulan, İslam akidesine iman edip gereklerini yerine getirenler için dünya ve ahiret hayatında izzetli, huzurlu ve mutlu bir hayat vardır.
Allah (svt) şöyle buyurmaktadır:
“Rabbinizden size indirilene tabi olun.” [A’raf 3]