DAVETÇİNİN EN TEMEL ÖZELLİĞİ: HİLM SAHİBİ OLMAK
20 Haziran 2021

DAVETÇİNİN EN TEMEL ÖZELLİĞİ: HİLM SAHİBİ OLMAK

Güzel ahlâkın timsali olan dinimiz İslâm‘da, Mü'minlerin önemli özelliklerinden biri de hilm sahibi olmaktır. Kur'an-ı Kerim'de hilm kavramı, Allah'ın kulları ile arasında ve insanların birbirleriyle olan ilişkisinde ortaya çıkan bir kavramdır. Genel ifadeyle hilm sahibi olmak; nefse hâkim olmak, öfkeyi yenmek, kızgınlıktan uzak durarak kötülüğe iyilik ve yumuşaklık ile karşılık vermek, tahammülkâr bir üslup ile davranışlara yansıyan olumlu bir özelliktir.

Kişinin ahlâkını, nefsinin isteklerine veya içinde olduğu bozuk topluma göre belirlememesi gerekir. Bu ikisine göre belirlerse, güzel ahlâk sahibi olması mümkün değildir. Örneğin; nefis, takdir edilmeyi severken, kınanmayı, eleştirilmeyi sevmez. Kişi nefsinin isteğine göre hareket ederse öfkelenir kaba ve sert olabilir. Bundan dolayı güzel ahlâka zıt davranışlar ortaya çıkabilir. Ahlâka dair değerlerin yok edildiği kapitalist sistemde ise ancak menfaate dayalı bir ahlâk anlayışı ortaya çıkar. Yol gösterici olarak kitabımız Kur'an-ı Kerim bize güzel ahlâkı öğretirken farklı üsluplar gösterir. Bazen yumuşak huylu olmayı emreder, bazen de yapmayanları kınar, bazen de örnek olan insanların hayatlarını beyan ederek teşvik eder.

Güzel ahlâk, vahye dayalı olan Rasulullah’ın (sav) üzerinde olduğu ve sahabesini de üzerine yetiştirdiği ahlâktır. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: “ وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ” “Muhakkak ki sen büyük bir ahlâk üzeresin." [Kalem, 4] Rasulullah ’ın (sav) nasıl bir ahlâka sahip olduğunu soran Urve bin Hişam'a Âişe (ranha) şöyle cevap vermiştir: “ كان خلقه القرآن” “Onun ahlâkı Kur'an ahlâkı idi." [Müslim]

Peygamberler en güzel ahlâka sahip olmuşlardır. Onlarda var olan ve Allah'ın (svt) Kur'an-ı Kerim'in farklı yerlerinde zikrettiği ahlâkın unsurlarından bir tanesi de yumuşak huyluluktur. Allah (svt) İbrahim (as)’dan bahsederken şöyle diyor: ” إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُنِيبٌ” “İbrahim gerçekten yumuşak huylu, yufka yürekli ve kendisini tamamen Allah'a vermiş bir kimseydi." [Hud, 75] Şuayb (as) için de şöyle diyor: “إِنَّكَ لَأَنْتَ الْحَلِيمُ الرَّشِيدُ” “Şüphesiz sen yumuşak huylu ve aklı başında olan bir kimsesin." [Hud, 87] Yahya (as) için ise Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle diyor: “ وَحَنَانًا مِنْ لَدُنَّا وَزَكَاةً” “Katımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik verdik." [Meryem, 13]

Bu ve benzeri bir çok ayetler yumuşak huylu olmanın Peygamberlerin ahlâkı olduğuna işaret eder. Peygamberlerin ahlâkı olarak zikredilen bu özelliğin, Müslümanlarda mutlaka olması gerekir. Çünkü Peygamberlerin vasıflarında muhakkak bizler için hayır vardır. Hz. Âişe (r.a)’dan rivayet ediliyor: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: مَنْ يُحْرَمِ الرِّفْقَ يُحْرمِ الخيْرَ كُلَّهُ “Kime yumuşaklıktan bir nasip verilmişse, ona hayırdan da bir nasip verilmiştir. Kendisine yumuşaklıktan bir nasip verilmeyen kimseye de hayırdan bir hisse verilmemiş demektir.”

Ey dava taşıyıcıları! Davetçiler olarak bilmeliyiz ki, bu güzel vasıf özellikle davetçide olmazsa İslam’a davet çalışmasında başarı elde etmek mümkün değildir. Hilm; yumuşak huylu olmak davetçinin şiarı olmalıdır. Zira İslam’ın özünde, nezaket ve incelik vardır.

İnsanın hamuru nezaket ve incelikle yoğrulmuştur. Bunun için, sevgi ve nezaketle insanlara yaklaştığımızda bize gönüllerini ve kucaklarını açtıklarını görürüz. Hilm sahibi olmak; hoşgörülü olmak kalp kırmaktan kaçınmak, insanların kalbine girmektir. Nezaket, her ne olursa olsun karşımızdaki kim olursa olsun muhatabı incitecek söz ve davranışlardan kaçınmaktır. Biz Müslümanlar, nezaket konusunda köklü bir geleneğe sahibiz. İslam tarihinde , nezaket ve incelik dersi veren yüzlerce örnek görebiliriz. Bütün insanlığa her bakımdan en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz (sav) güzel ahlâk, nezaket ve daveti taşıma konusunda da eşsiz bir örnektir. Nitekim her insanın ebedi saadete kavuşması için fedakârca çalışan Peygamber Efendimiz (sav) bir kimsede gördüğü hatayı düzeltirken bile nezaketi elden bırakmamıştır. Onu muhatap alıp utandırmak yerine genele hitap ederek: “Bazılarının şöyle yaptığını… bazılarının böyle davrandığını görüyorum”, diyerek yanlışı düzeltmiştir. O (sav) hiç bir zaman kendi nefsine göre hareket etmedi. İslam’a davet görevinde başarının elde edilmesinin yolu Rasulullah’ın (sav) bu güzel huyunu örnek almakla gerçekleştirilir. Rasulullah (sav) kendisine büyücü, şair, sihirbaz diyen insanlara karşı Allah’ın rahmeti sayesinde yumuşak davranarak başarıya ulaşmıştır.

Rabbimiz (svt) bu başarıyı ayet-i kerimesinde şöyle bildirmektedir: “فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللَّهِ لِنْتَ لَهُمْ ۖ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ "Allah'ın rahmetinden ötürü sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi." [Ali İmran, 159]

Bir hatadan ötürü nasihat ederken başarılı olmanın yolu da, yumuşak huylu olmaktan geçmektedir. Yumuşaklık insanların gönüllerine daha çok tesir eder ve genel olarak daha faydalı neticeler meydana getirmektedir. Sertlik ve kabalık ise karşımızdaki kişinin hatasını kabul etmemesine ve bizimle cedelleşmesine sebep olur. Allah’ın (svt) Hz. Musa (as) ile Hz. Harun'a (as) olan emri şöyledir: "اذْهَبَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰفَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ أَوْ يَخْشَىٰ" "İkiniz Firavuna gidin. Çünkü o, haddini aşmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır yahut korkar." [Taha, 43-44]

Düşünün! Firavun gibi ilâhlık iddiasında bulunan, her daim insanlara zulmeden bir insana dahi Allah Subhanehu ve Teâlâ yumuşaklıkla davet yapılmasını emretmiştir. Çünkü ancak yumuşaklık onun, Peygamberlerin davetini anlamasına ve öğüt almasına sebep olur. Fayda ancak Rasulullah’a (sav) vahyedilen: ادْعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ" “ “Sen insanları Allah yoluna hikmetle ve güzel öğüt ile davet et” [Nahl 125] emrine uyarak elde edilebilir.

Rasulullah (sav) 23 yıla yaklaşan Peygamberlik hayatı boyunca insanları dalaletten hidayete, küfürden imana çağırırken insanlara son derece yumuşak davranmış ve en güzel şekilde muamele etmiştir. Peygamber (sav) ile Utbe bin Rebia arasında geçen diyalog buna şahitlik eden en güzel örneklerden bir tanesidir. Peygamberimiz (sav) Utbe'yi sabırla dinliyor, konuşmasını bitirdikten sonra soruyor: "Bitirdin mi ya Ebe'l Velid ?" 'Evet' deyince Peygamberimiz ona güzel bir şekilde tebliğ ediyor ve Utbe etkilenmiş bir şekilde müşrik arkadaşlarının yanına gidiyor. Bu da bizlere doğru üslubun insanları nasıl etkilediğini göstermektedir. Görülüyor ki, Müslüman’ın temel huyu yumuşak huylu olmaktır. Ancak yumuşaklığı yerinde kullanmak da İslam'ın emridir. Yumuşak huylu olmak, haklarımızı başkalarına çiğnetmek demek değildir. Kötülüklere, zulümlere, haksızlığa boyun eğmek de değildir. Aksine haklarımızı korumak, değerlerimize sarılmak, zillete düşmemektir. İntikam peşinde koşmamak, bağışlamasını bilmek ve insanlara fazilet örneği olmaktır. Allah’ın kanunları çiğnendiği, Allah’ın dinine saldırılar yapıldığı, Allah’ın hükümlerinin yok edilmeye çalışıldığı zaman, Müslüman’ın hiddetlenmesi, silkinip ayağa kalkması ve saldırılar karşısında aşılmaz bir dağ olması imanının gereğidir. Bu hiddetleniş kişinin nefsi ve menfaati için değil yalnız Allah’ın rızası için olmalıdır.

Bir kişinin başarılı bir davetçi olabilmesi için bazı özellikleri ve vasıfları kendinde bulundurması lazım. Çünkü bu vasıf ve özellikler davetçinin yol azığı konumundadır.

İslami devletin kurulması yolunda, İslam'a davet görevini üstlenen davetçiler olarak, okuduğumuz ayet-hadis ve örneklere bakıp, Allah’ın (svt) kulları üzerinde sevdiği özellik olan hilm hasletinin ne kadar kıymetli olduğunun farkında olalım. Gerek günlük hayatımızda, gerek daveti taşıma hususunda bu hasletin üzerimizde tesirinin olup olmadığını muhasebe edelim! Ve eksiklerimizi tamamlaması için Allah’a dua edelim.

Allah’ım! Yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlâkımı da güzel kıl. Halim olan isminle yumuşak huylu olmayı nasip et. (Allahumme Amin)

Sadiye GÜNEŞ