DAVA YOLUNDA İMTİHAN
18 Aralık 2021

DAVA YOLUNDA İMTİHAN

İslam düşüncesinin dayandığı temel esaslardan biri de insanın bu dünyaya imtihan edilmek için gelmiş olmasıdır. Yeryüzünde ilk imtihan, Hz. Adem (as) ile Hz. Havva’nın yaratılışı ile başladı. اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ “İnsanlar, denenip imtihandan geçirilmeden, sadece “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” [Ankebût 2]

Allah (svt) sadece iman etmekle bu dünyadaki sorumluluğumuzun sona ermeyeceğini bunun yanı sıra imtihan edileceğimizi de bildirmektedir. Bu iman söyleminin hakikatte bir şey ifade edip etmeyeceğinin ölçüsünü ortaya çıkaracak olan imtihandır. Dolayısıyla dünya imtihan dünyasıdır. Allah Subhanehu ve Teâlâ, insanları çeşitli sebeplerden imtihana tabi tutacağını Yüce kitabımız Kur’an’da şöyle bildirmektedir: لَتُبْلَوُنَّ ف۪ٓي اَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذ۪ينَ اَشْرَكُٓوا اَذًى كَث۪يراًۜ وَاِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ “Andolsun, mallarınız ve canlarınız hususunda mutlaka imtihan edileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan birçok söz işiteceksiniz . Eğer sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar ( yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir.” [Âl-i İmran 186]

Geçmişe baktığımızda Peygamberler de farklı sebepler ile imtihan edilmişlerdir. Örneğin; Hz. Yusuf (as) kardeşleri tarafından kuyuya atıldı, çok sevdiği babasına uzun müddet hasret yaşadı. Hz. Eyyüb (as) vücudunu saran şiddetli hastalık ve fiziksel zorluklara sabrederken, Hz. Harun (as) kendisini yalanlayan putperest kavmini ikna etmeye çalışırken, Hz. Nuh (as) da dokuz yüz elli sene kavmini hidayete davet etmek ile birlikte oğluyla da imtihan edildi. Peygamberimizin (sav) övgüsünü almış, mübarek dört kadından biri olan Hz. Asiye de zalim kocası firavun ile imtihan edildi. “İnsanlar içinde en ağır imtihana çekilenler Peygamberlerdir. Sonra sırasıyla (rütbeleri) onları takip edenler, sonra onları takip edenlerdir. Kişi dinine göre imtihana çekilir. Eğer dininde salabetli ise imtihanı ağır olur. Eğer dininde gevşek ise o oranda imtihan edilir.” [Râmûzu’l Ehâdis, Ebû Davud , Ahmed bin Hanbel]

İnsanlardan bazıları, anne-babaları, eşleri, evlatları veya sağlığı ile imtihan edilir. Bazıları İslami daveti taşırken ağır imtihanlardan geçer. Fikir sahibi olmak ve sahip olduğumuz fikirler doğrultusunda yaşamanın yasaklandığı şu dönemde, hakikaten “iman ettik” diyerek imtihanlara tabi tutuluyoruz. İslami fikirleri taşımak yasak! Her türlü fasit fikirleri yaymak serbest! Günümüzde, İslami fikire sahip olduğu için yargı zulmüne maruz kalan nice masum insanlar var... Meselâ, Allah’ın (svt) hükümlerinin hâkim olmasını istemek suç olarak sayılıyor. Hilâfet istemeye en az 7,5 yıl ceza, İslam’a davet ediyorsanız terörist damgasına çarptırılarak 12,5 veya 37,5 yıl ceza alıyorsunuz. Mesleğiniz öğretmen, doktor, mühendis, dahi olsa İslami daveti taşıyorsanız suç işlemiş sayılıyorsunuz. Suç unsuru işlemeyen ancak suçlu görülen maddi-manevi ailelerinden mahrum bırakılan birçok dava taşıyıcısı ne yazık ki sistemin esareti altında.

Muhakkak her imtihanın zorluğu vardır. Hiç şüphesiz, yeryüzünde görevlerin en zoru ve en meşakkatlisi insanları Allah’ın (svt) dinine davet etmektir. Zira daveti taşıma görevi direkt olarak insana yönelik bir çalışmadır. Tarih boyunca Rasul ve Nebiler, kavimlerini İslam’a davet etmekle imtihan edilmişlerdir. Onların çektikleri zorlukları düşündüğümüz zaman, böylesi bir görevin ne denli zor olduğunu anlamak mümkün. Bu zorluğu Mekke’de , Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (sav) inen ilk ayetlerde Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle bildirmektedir: سَنُلْق۪ي عَلَيْكَ قَوْلاً ثَق۪يلاًۜ “Doğrusu biz sana, taşıması zor bir söz vahyedeceğiz.” [Müzzemmil 5]

Rasulullah (sav) İslami Devleti kurma yolunda birçok eziyet ve zulme maruz kalmıştı. En yakınları, akrabaları tarafından dışlanmıştır. O’na (sav) inanmayıp getirdiği risaleti kabul etmemişlerdi. Müşrikler O’nun (sav) yoluna engeller koyarak davetteki imtihanını daha da zorlaştırdılar. Amcası Ebu Talib, davasından vazgeçmeyi teklif edince Rasul (sav) davasına olan samimiyetini şöyle dile getirdi: “Güneşi sağ elime, Ayı da sol elime verseler, ben yine de bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hakim kılar, yahut ben bu uğurda can veririm.” Bizler, Allah Rasulü’nün (sav) davasını yüklenen davetçiler olarak bilmeliyiz ki, bu davanın yolu dikenli! Bu davanın yolları sert kaya ve taşlar ile dolu... Bu sert ve katı yol zemini her zaman davetçileri beklemektedir. Günümüzde tıpkı cahiliye toplumunda olduğu gibi Ebu Cehil, Ebu Lehep, Velid bin Muğire gibi İslam’a ve Müslümanlara zarar veren zalimler var. Günümüz modern çağında isimler değişmiş olsa da misyonlar değişmemiştir. Değişen şey zamanın değişmesiyle yenilenen fitne ve imtihan yöntemleridir.

Dava yolunda “imtihan olmak.” İmtihan... Gerek insanların, gerekse hayatın hakikatini anlayabilmek ve davanın vecibelerini taşımak için gereklidir. Bu inanç davaların kanunudur. İmtihanlara karşı sabır, azim ve metanetin bulunması da kaçınılmaz olmalıdır. Zira, “Cennet yolu eziyet veren şeylerle kuşatılmıştır.” İmtihan olacak ki davayı yüklenen kimselerin sebatı artsın. En zor şartlarda bile eğilip bükülmeden dayanmasını bilsinler. İmtihana tevekkül ile karşılık verenlerdir, davayı taşımaya ehil olanlar ve davayı asla bırakmayanlar... Bu davanın emin bekçisi yalnızca sebat edenlerdir. Davaların meşakkatine ise ancak güçlü ve azim sahibi kimseler dayanabilir. Davanın çileli mücadele yolunda bunca zulme rağmen yılmayan, Allah’ın (svt) rahmetinden ve zaferden ümit kesmeyenler davaya öncü olanlardır. Zafere ulaşmanın gayreti ile takvayı elden bırakmamak davetçiye yakışan en güzel vasıftır. Rasulullah (sav) kendisini bekleyen fedakârlık ve eziyetleri, sıkıntı ve belaları elbette biliyordu. Ama O (sav) buna rağmen yoluna devam etti. Yılmadan, vazgeçmeden gerisin geriye dönüp bakmadan… Çünkü O (sav) her nefsin ölümü tadacağını, mükâfatların kıyamet gününde verileceğini ve dünya hayatının sadece bir gurur meta olduğunu biliyordu.

İmtihan ve imtihanın getirdiği zorluklar neticesindeki üstünlük; Allah’a (svt) olan sevginin, fedakârlığın, derin ve kalpten gelen sevgi ile bağlılığın göstergesidir. Kuşkusuz Yüce Allah (svt) her zaman iman edenlerin destekçisidir, onları koruyandır, onların daima yanındadır. Müminler zorluk anlarında bunu bilerek tevekkül etmelidirler. Peygamberleri örnek alan Müminler de mutlaka sonsuz hayat ile buluşacakları ahirette bu güzel sabrın mükâfatını muhakkak alacaklardır. Allah (svt) ayeti kerimede şöyle bildirmektedir: اُو۬لٰٓئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ ف۪يهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًاۙ “İşte onlar, hak yolda sabır ve sebât göstermelerine karşılık cennetin yüksek makam ve köşkleriyle mükâfatlandırılacak, oraya selâm ve hürmet ile buyur edileceklerdir.” [Furkan 75]

Bu yolda yürümeye ahdedenler bilirler ki imtihan İslam Devletine gitmenin alternatifsiz yoludur. Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle bildirmektedir: مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِۚ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضٰى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُۘ وَمَا بَدَّلُوا تَبْد۪يلًاۙ “Müminlerden öyle yiğitler var ki, Allah’a verdikleri söze daimi bağlı kalmışlardır. Onlardan kimi sözünün gereğini yerine getirip O'nun yolunda can vermiş, kimi de sırasını beklemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değişmemişlerdir.” [Ahzab 23]

Hedefi belirli olan bir davanın yolu, her insanın görebileceği kadar açıktır. Dava adamı, dava kadını olmak imtihanlara rağmen dikenli yollarda bile emin adımlarla yola devam etmekle gerçekleşir. Allah Subhanehu ve Teâlâ bizleri Raşidi Hilâfet Devletini kurma yolunda emin adımlarla ilerleyenlerden eylesin. Allahumme âmin.

Sadiye GÜNEŞ