Geçtiğimiz 11 Ekim, BM kararıyla 2012’de kutlanmaya başlanılan “Dünya Kız Çocukları Günü” imiş. Hangi kızların günü bu acaba? Cinsiyeti öğrenilip daha dünyaya gelmeden katledilen kızların mı, başlık parası adı altında alınıp satılan kızların mı yoksa dövülerek, sövülerek, yok sayılarak yetiştirilen kızların mı?
Oysa İslam’da kız çocukları hane halkına göz aydınlığı sayılır, Allah’ın anne ve babaya bir lütfu olarak kabul edilir. Doğduğu eve bereket, huzur getiren kutlu bir dünya nimetidir kız çocukları. Allah’ın emrettiği şekilde yetiştirilirse cehennemden azat ettiren, kötü yetiştiğinde ise ondan gelen imtihana sabreden babaya mükâfattır. Her halükarda kıymeti olan bir emanet… Kız çocukları İslam ile en değerli nimet sayılıp korunurken kapitalizm ile her türlü kötülüğe açık bir hedef haline getirilmiştir. Peki, kapitalist sömürü düzeninden kendi payına düşeni almış olan kız çocuğuna sahte günler armağan etmekle hangi zulmü engellemiş, hangi haksızlığı gidermiş oluyorlar?
Uğradığı zulümleri, haksızlıkları anlatmaya bir gün bile yetmezken, vicdanları rahatlatmaya yeter mi? Dünya genelinde eğer samimi bir iyileştirme isteniyorsa kuşkusuz bu kız çocuklarına herhangi bir günü vererek olmayacaktır.
O, tıpkı Rasulullah (sav) döneminde olduğu gibi önce dünyaya gelirken canı korunarak, daha sonra ırzı malı ve hakları güvence altına alınarak olacaktır.
Eğer kız çocuklarına illa bir gün armağan edilecekse o gün, İkinci Raşidi Hilafet Devletinin ilan edildiği gün olur ancak. Zira o kutlu günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sadece kız çocukları değil erkek çocukları, kadınlar ve erkekler de dâhil olmak üzere tüm canlılar huzura, saadete ve güvene kavuşacaklardır.