Geçtiğimiz hafta milli sporcu Yusuf Dikeç, sosyal medya hesabında “en kıymetlim” notunu yazarak annesiyle resmini paylaşmıştı. Paylaşımın altına kemalist zihniyetle yazılan saygısız, edepsiz yorumlar geldi. Halbuki validesi, hepimizin annesi gibi başörtülü, mütevazi ve yaşlı bir kadın...
Başörtülü olduğu için batı zihniyetini yorumlarda da belli eden bir grup insan "Avrupa'ya küçük düştük", "sil şunu Arap sanacaklar", "Dünya'ya rezil olduk" gibi ırkçı ve aşağılayıcı yorumlarda bulunmuşlardı.
Batı zihniyetiyle zehirlenen, batıya duyulan gereksiz hayranlıkla onlara kendimizi beğendirme isteği ile bugün bu iğrenç ithamlar yalnızca sosyal medya da olmayıp ne yazık ki sokaklarda da karşılaştığımız üzücü bir vakıadır.
İslam'a karşı kin besleyen, kendisini “modern ve özgürlükçü” ilan eden laik, kemalist gurüh aslında kutsadıkları özgürlüğe ihanet edercesine insanların fikirlerine, giyim ve kuşamlarına, yaşam biçimlerine eleştiride bulunarak Batı hegemonyasına takılı kaldıklarını, geçmişlerini hatta ailelerini dahi unutarak bu fikirlerle insanları zehirlemeye, rahatsız etmeye devam ediyorlar.
Kendi özlerini unutan sözde "Müslüman" kimliğine sahip batı düşüncesine kapılmış kimseler, laiklikle bezenerek kendilerini batıya beğendirme arzusundalar. Oysa batının aşağılık nizamları hiçbir zaman özgürlüğü kabul etmemiş, insanların dinlerini ve ırklarını ayırarak her daim bir kısıtlama ve aşağılamada bulunmuşlardır.
Batıya uyan bu zihniyetlere bir hatırlatma yapmak istiyorum;
İslam'da kadınlar, tesettürüyle değerine değer katar. İffetiyle kuşandığı bir kumaş parçası değil, cennetin anahtarıdır. Bize Allah'ın emri ve lütfudur. Tesettür bizi hem kötü zihniyetlerden hem de haramlardan koruyan bir kalkandır. Bizi inci gibi sinesinde tutan paha biçilemez bir değere sahip kılan mücevherdir.
Annelik ise hamilelik ve doğum sürecinde bir mucizeye şahit olan, günahları affedilen en değerli varlıktır. Hatta kıymeti öyledir ki ayaklarının altında cennet vardır. Evladına sonsuz ve merhamet duygusuyla sabır ve intizamla verdiği eğitim, anne karnında başlayıp ömrünün sonuna kadar devam eder.
İslam'ın kadına verdiği değer bu kadar da değildir. Onu en değerli mücevher gibi görür, değerini paha biçilemez kılar. Ne meta olarak kullanır ne de haklarını suiistimal eder. Hatta öyle ki Batı özgürlük adı altında anneliğini, kadınlığını kadından alırken; İslam hepsinin kıymetini ve derecesini artırarak kadına verir.
Böyle muntazam bir dine sahip iken batının kokuşmuş, köhnemiş hiçbir kimseye faydası dokunmayan bu fikirlerine neden sahip çıkılıyor?
Anneliği boyunca sabrını infak edinmiş kadınlar, tesettürüyle kötülüklerden korunan salihalar, evinin sultanı, evladının kıymetlisi olurken değerini batının çürümeye yüz tutmuş fikirlerinden değil yalnızca İslam'dan alır. Özümüze, fıtratımıza dönmeyi fırsat bilmeliyiz. Batının kendisiyle beraber bizleri de yok etmesine izin vermemeliyiz. En önemlisi batıyı değil Allah'ı razı etmek için tüm gayretimizi harcamalıyız. Tüm fikirlerin ve nizamların en üstünü yalnızca İslam'dır. İslam'ın emirlerine teslim olmalı, nehiylerinden uzak durmalıyız.
Cenneti kazanmak ancak bu şekilde mümkün olur.
Hatice Yiğit Öğütlü