Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin yedi farklı ilde gerçekleştirilen İl Kadın Kolları Olağan Kongrelerine canlı bağlantıyla bağlanarak bazı açıklamalarda bulundu.
Açıklamasının bir bölümünde “Erkek ailenin direğiyse, kadın da temelidir. Batı’da ailenin çöküşü kadının metalaştırılıp bu kutlu vazifeden uzaklaştırılmasıyla başlamıştır. Televizyonuyla, filmiyle, dizisiyle internetiyle ailemize yönelik çok büyük operasyonlar çekiliyor. Biz kadınlarımızın siyasetle, sivil toplumla meşgul olurken aile için görevlerini yürütebileceklerine inanıyoruz. Ama bazıları sanki bunların birbirinin alternatifi gibi göstermenin gayreti içinde. Bunlar Türk kadınını tanımıyor.” dedi.
Cumhurbaşkanına soruyoruz: Ailenin temeline dinamit döşeyen Batı’dan ithal İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayıp yürürlüğe sokan sizler değil misiniz? Ailenin direği erkeği; bu kapitalist sisteme ezdirip asgari ücretle çalıştırmak suretiyle ailesine bakamayacak duruma sokan, kadını da çalışmak mecburiyetinde bırakıp “annelik” vasfını kreşlere, bakıcılara yükleyen sizler değil misiniz? Müslüman bir Türk kadını olarak söylüyorum ki: Hem dışarda çalışıp hem de çocuklarıma layığıyla annelik yapamam. Bizi bizden daha iyi de tanıyamazsınız! Nüfus artış hızımızın düştüğünü söyleyip gençlere 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyorsunuz. Bu gençler geçim sıkıntısı yüzünden evlenemiyor ya da evliliği erteliyorlar farkında mısınız? Televizyonlarda kadına da erkeğe de ahlaksızlığı, gayri meşru ilişkileri göstere göstere onların akıllarına sokan yayınlara izin veren RTÜK kimin kurumu?
Konuşmasının başka bir kısmında “Birileri kadının adını kullanır, bedenini istismar ederken biz kadınlarımızı hak ettikleri yere getirme gayreti içinde olduk. Yıllarca başörtülü diye kızlarımız okullara sokulmadı, kamuda istihdamı engellendi, sokakta küçümsendi. Biz kadınlarımızın hayatında yepyeni bir dönemin başlamasını sağladık. “ dedi. Evet, gerçekten de acayip yeni bir döneme başlanıldı. 28 Şubat sürecinde tesettürü için mücadele eden kızlarımızı “sadece başındaki örtü yeter” fikrine razı ettiniz. İçi boşaltılmış bir tesettür anlayışını genç kızlarımıza empoze ettiniz. Şöyle bir kadınların çalıştığı iş alanlarını gezin, yüzde kaçı Allah’ın (svt) emrettiği tesettürüyle çalışıyor, çalışmasına imkân veriliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yürüttüğümüz mücadelede kadınlarımız bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Kadınları görmezden gelen hiçbir hareketin başarı şansı olmadığı için kadınlarımızla yol yürüdük.” diyerek de kadın seçmenlerin oylarını toplamanın bu yoldan geçtiğini de itiraf etmiştir. Türkiye nüfusunun yarısını %49,8’lik oranla kadınlar oluşturmaktadır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının yaptığı bu açıklamalar 2023’teki seçimleri kazanabilmek adına yapılan, menfaatperest açıklamalardır.
Ancak izlenen politikalar, uygulanan kanunlar kadınları aileleri içinde özgürleştirirken(!), kapitalistlere köleleştirmiştir. Artan boşanma oranları, azalan nüfus, geçim sıkıntısı, toplumunun genelinde meydana gelen yozlaşma aksi iddia edilemeyen bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Bu gerçekler örtbas edilemez, gün gibi ortadadır. Evet, biz de diyoruz ki: Mızrak gerçekten artık çuvala sığmıyor. Bu bozulmaların sebebi de üzerimize tatbik edilen Batı’dan alıntı laik demokratik sistemdir. Eğer aile ve kadınlarla ilgili açıklamalarınızda samimiyseniz fıtratları bozan bu sistemden vazgeçip bu ifsat operasyonuna son verin. Yeniden Hilafetin ikame edilmesi için gayretle çalışanlara nusret ehli olun.