YouTuber Tehlikesinin Farkında Mısınız?
29 Ağustos 2018

YouTuber Tehlikesinin Farkında Mısınız?

Bugünün gençliğinin en bariz özelliği teknolojinin içine doğmuş olmaları. Çevremizde 2 yaşında akıllı telefon kullanabilen, 4- 5 yaşlarında bilgisayarda istediği video ya da oyunu açabilen çocuklar gördüğümüzde şaşırmıyoruz artık. Çünkü bunu çağımızın bir gerçeği olarak kabul ediyoruz. Bu durum sadece çocuklar için geçerli değil elbette. Günümüzde 7'den 70'e herkes, sosyal medya platformlarında vakit geçirirken, hayattan bağlarını koparıp adeta paralel evrende yaşar oldu. Bir arkadaşımız evimize geldiğinde ilk sorduğu soru "wi-fi şifresi" oluyor. Hatta sohbetlerimizin konuları bile sosyal medya içerikleri üzerinden ilerliyor. Böylesi bir ortama doğan çocuklar da bu duruma ister istemez adapte oluyorlar. Onlar da büyükleri gibi kendi paralel evrenlerini oluşturuyorlar.Evet, kabul etmek gerekirse bir çok ebeveyn için çocuklarını tabletin, telefonun başına bırakıp günlük işlerini yapmak bir rahatlama biçimi oldu. Ama bu 'ani kurtaran' çözümler ileriye dönük derin sorunlar da doğurabilecek türden. Başlangıçta "şu işimi halledeyim, iki dakika izlesin" diye eline verdiğimiz telefonlar artık çocuklar için yaşama biçimi oldu. Öyle bir bağımlık geliştirdiler ki, gerçek hayattan kareler artık çocukları tatmin etmez hale geldi. Bunun en bariz örneği, parklarda bile elinden telefonu düşürmeyen çocuklar... Çocuklarımızı emanet ettiğimiz o ekranlar, acaba çocuklara ne veriyor diye hiç araştırdınız mı? Mesela, sosyal medya araçlarının içinde en büyük etkiye sahip olan You Tube’un gençler üzerindeki etkileri neler? Bugün, gerçek hayatta gençlerin karşılaşabileceği tehlikelerden endişelenen ebeveynlerin bir çoğu “Allah’tan sokakta ne idüğü belirsiz tiplerle arkadaşlık etmeyip, evin içinde bilgisayarla vakit geciriyor” diye içlerini rahatlatıyor. Çünkü haklı olarak, çocuklarının sokakta içki, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar edinmesinden endişe ediyorlar. Sokaklar büyükler için bile güven vermezken, doğal olarak çocuklarımızı korumanın derdine düşüyoruz. Bu endişelerden hareketle ekranların başına oturtulan çocuklar gerçekten korunabiliyor mu? Sosyal medya sahiden, sokaktaki kötü davranışlardan yalıtılmış mı? Mesela, hangi ebeveyn çocuğunun homoseksüellik eğilimi göstermesini ya da onlara hayranlık duymasını ister? Peki hangi ebeveyn çocuğunun sevgilisinin olmasını hoş karşılar? Gerçek hayatta tahammül edemediğiniz bu örnekleri You Tube aracılığı ile evinize her gün konuk ettiğinizin farkında mısınız peki? Gerçek hayatta küfür eden arkadaşlarının olmasına tahammül edemez iken, küfür ederek var olan youtoberlardan çocuklarınızın ne derece etkilendiğini ölçebilir misiniz? Mesela gençlerin en çok takip ettiği Enes Batur isimli youtober, bugün 8 milyon abone ile Türkiye'de birinci sırada yer alıyor. Videolarını sadece biraz izleseniz profili hakkında yeterince bilgi sahibi olabilirsiniz. 44. Altın Kelebek Ödülleri'nde bu yıl Youtuber-Instagramer kategorisi Altın Kelebek ödülleri arasında yer almış ve ilk ödül Enes Batur'a verilmişti. Ödül töreni ardından Enes Batur'un ödülü geri alındı. Batur'un ödülünün geri alınmasında, bir baba ve çocuk arasında geçen diyalogları seslendirirken, şiddet ve istismarı teşvik edici sözler söylediği bir videonun büyük rol oynadığı düşünülüyor. Yapımcılar ise Enes Batur’un takipçi kitlesinden faydalanarak para kazanmak için Enes Batur'un hayatını film yapıyor. Ve beklenen izlenme oranını gişede elde ediyor. Gençlere hangi fikirleri verdiğine bakılmaksızın sırf daha çok para kazanmak adına gençlerin ahlaki değerleri hiçe sayılıyor. Arda Bektaş isimli youtober ise homoseksüellik propagandasını yapıyor .Onun dışında homoseksüelliği özendiren onlarca youtober türedi. Bir de bu isimler ortaokul ve lise çağındaki gençlerin yakından takip ettiği kişiler olunca gençlerin üzerinde bırakacağı etkiyi varın siz düşününün. Günlük hayatlarındaki saçmalıklardan ibaret olan bu videolar, hiçbir denetimden geçmeden paylaşılarak, gençlerin zihinleri kirletiliyor. Gençlerimiz en kıymetli olan vakitlerini bu boş meselelerle harcarken, aynı zamanda ahlaki bir çöküntü de yaşıyorlar. You Tube’un kolay yoldan para kazandırması ile kapitalizmin çarkında dönen bu youtuberlar, malesef bu yönleriyle gençler için örnek teşkil ediyor. Sırf daha çok tıklanmak için ne kadar dikkat çekici içerik varsa o minvalde video paylaşılıyor. Yani para için yapılan işin içeriği yadsınabiliyor. Bugün You Tube’un geldiği noktaya baktığımızda çocuklarımız bu içeriklerin hem üreticisi hem de tüketicisi konumundalar. O kadar çok içerik üreten kanal var ki, bu içeriklerin denetlenmesi biz kullanıcılar açısından nerede ise imkansız hale geldi. Her önüne gelenin kanal kurduğu bir platformda You Tube’un içerik denetimi konusundaki tutumunu ise Youtube'un CEO'su Susan Wojcicki’nın “Youtube'ta tehlike içeren videoların takibinin yapılması konusunda daha fazla uzmana ihtiyaç var” söyleminden anlayabiliyoruz. Bu denetimin You Tube açısından imkansız olmadığını ise bizler biliyoruz. Zira İstedikleri durumlarda, mesela telif hakkı ile alakalı bir video paylaşımı söz konusu olduğunda anında video yayından kaldırılabiliyor. Bu içerik denetimi youtobe için paradan daha değerli değil anlayacağınız. Ve bu duruma kimse dur demez ise yarının bugünden daha kötü olacağına dair bir tespit de, Facebook'un eski yöneticilerinden Antonio Garcia-Martinez’ den geliyor. Martinez kamuoyunun tepkisiz kalmayı sürdürmesi durumunda "teknolojistlerin" kazanacağını ve girilen kişisel veri-reklam girdabında toplumun 30 yıl içinde çökeceğini iddia ediyor. Bugün okul başarısı için gerekli görülerek alınan son model telefonlar, tabletler ile çocuklarına destek olmak isteyen ebeveynlere, teknolojinin merkezi olan silikon vadisi yöneticilerinin çocuklarına getirdikleri akıllı telefon kısıtlamasını ve gönderdikleri okulların teknolojiyle ilişkisini örnek verebiliriz. Bu okullarda akıllı tahtalarla eğitimin aksine eski usul tahta ve tebeşirlerle eğitim veriliyor. Bize göre okul başarısının temel şartı olarak görülen bilgisayar onlar için eğitimin önündeki engel olarak görülüyor. Örneğin; Google’a yönetici olarak çalışan Alan Eagle’ın konu ile ilgili düşünceleri şöyle: “iPad’de yüklü bir programın çocuklara daha iyi okuma veya aritmetik becerisi katacağı fikri çok komik.” Kontrolsüz ve kısıtlama getirmeksizin kullanılan sosyal medya araçlarının, bugünün vakasında gençler için faydadan çok zarar verdiği aşikar. Sosyal medya kullanımında hem ebeveynler hem de çocuklar için bir ölçü gerekiyor. Ancak bizler ne kadar kısıtlama getirsek de kapitalizm var olduğu müddetçe sosyal medyanın olumsuz etkisinden korunmamız mümkün değil. Hayata haz ve tüketim odaklı bakan kapitalist dünya düzeni, toplumun muhafazasına yönelik hiçbir önlem almazken aksine sosyal medya aracılığı ile toplumsal fay hatlarını dinamitlemeye çalışmaktadır