SALİH AMELLERİMİZİ NAFİLELERLE TAÇLANDIRALIM
01 Mayıs 2021

SALİH AMELLERİMİZİ NAFİLELERLE TAÇLANDIRALIM

Rabbimizin Zariyat Suresi’nde şöyle buyurmakta:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” [Zariyat 56]

Evet, Allah (svt) biz insanları yalnızca O’na (svt) kulluk etmemiz için yaratmıştır. O’na (svt) kulluk etmek demek her davranışta, her amelde O’nun (svt) rızasını gözetmek demektir.

Hiç şüphesiz Allah-u Teâlâ’yı razı etmenin olmazsa olmazlarından biri de ibadetlerdir. İbadetler kendi arasında farz ve mendup/nafile olarak ayrılır. Farz ibadetlerin önemini, yapıldığı takdirde sevap terkedildiğinde ise günah olduğunu her Müslüman bilir ve her Müslüman’ın farz amelleri yerine getirmesi mutlak surette gereklidir. Bu sebeple bu yazımızda daha çok nafile ibadetlerin önemine değineceğiz.

Nafile kelimesi sözlükte; fazlalık, bağış, hibe anlamlarına gelmektedir. Istılahi mana da ise “zorunlu olmaksızın yapılan iş” demektir. Nafileler, farzlar dışında, Rasulullah’ın (sav) yaptığı ve tavsiye ettiği ibadetlerdir. Nafile ibadetlerin çokça yapılıp artırılması gereken bu mübarek Ramazan ayında bunun önemini iyi kavramak da bizler için son derece elzemdir.

Nafile ibadetler Kur’an-ı Kerim’de ve Allah Rasulü’nün (sav) sünnetinde sıkça zikredilmiş ve yerine getirilmesi teşvik edilmiştir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ “O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle) yorul.” [İnşirah 7]

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” [Hicr 99]

Peygamber Efendimiz (sav) de ashabına ve tüm Müminlere nafile ibadetlerin önemini şöyle bildirmektedir:

إِنَّ أَوَّل ما يُحاسبُ بِهِ العبْدُ يَوْم القِيامةِ منْ عَملِهِ صلاتُهُ ، فَإِنْ صَلُحت ، فَقَدْ أَفَلحَ وَأَنجح ، وإن فَسدتْ ، فَقَدْ خَابَ وخَسِر ، فَإِنِ انْتقَص مِنْ فِريضتِهِ شَيْئاً ، قال الرَّبُّ ، عَزَّ وجلَّ : انظُروا هَلْ لِعَبْدِي منْ تَطَوُّع ، فَيُكَمَّلُ بها ما انْتَقَص مِنَ الفَرِيضَةِ ؟ ثُمَّ تكونُ سَائِرُ أَعمالِهِ عَلى هذا “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk amel namazdır. Eğer namazı düzgün olursa işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün değilse, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlardan bir şey noksan olursa Allah Teala: ‘Kulumun nafile namazları var mı bakınız?’ buyurur. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.” [Tirmizi]

Hadiste de geçtiği gibi nafile ibadetler farzları takviye eder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus nafile ibadetleri farz ibadetlerin önüne geçirmemektir. Her amelin kıymet derecesini Allah-u Teâlâ tayin etmiştir ve birini diğerinin önüne geçirmek doğru olmaz. Önemli olan farz amelleri yerine getirirken mümkün oldukça nafile ibadetleri de huşu içerisinde gerçekleştirmektir.

Ramazan ayında olmamız hasebiyle oruç tutmanın farziyeti bir gerçektir. Fakat Ramazan ayı sadece oruç ibadetinden ibaret bir ay değildir. Peygamber Efendimizin (sav) “Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.” sözüne istinaden Ramazan ayı, bütün özelliği ve güzelliği ile Müslümanlara ayrılmış bir aydır. (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/423) Bu ayda Allah’ın (svt) rahmeti, merhameti, her türlü nimeti bollaşır. Bu sebeple oruç tutmanın yanında birçok nafile ibadetle meşgul olmak gerekir.

رَغِمَ أَنْفُ رَجُلٍ ذُكِرْتُ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَلَىَّ وَرَغِمَ أَنْفُ رَجُلٍ دَخَلَ عَلَيْهِ رَمَضَانُ “Ramazan'ı yaşadığı hâlde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!” (Tirmizi)

Hadisten hareketle şunu diyebiliriz ki Ramazan ayında yapılması gereken en önemli nafile ibadetlerden biri tevbe ve istiğfardır. Peygamber Efendimiz (sav), Cennetle müjdelenmesine rağmen çokça tevbede bulunmuş ve tevbe etmeyi teşvik etmiştir.

يَا أَيُّهَا النَّاسُ تُوبُوا إِلَى اللَّهِ فَإِنِّى أَتُوبُ فِى الْيَوْمِ إِلَيْهِ مِائَةَ مَرَّةٍ “Ey insanlar! Allah’a tevbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben ona günde yüz defa tevbe ederim.” [Müslim]

Özellikle Ramazan ayında yapılması gereken bir diğer nafile ibadet Kur’an-ı Kerim okumaktır. Kuran bu ayda, Kadir Gecesi’nde inmeye başlamıştır.

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.” Bakara Suresi 185.ayet, bu gerçeği bildirmektedir. Bu ayda yapılan mukabele, her konuda örnek olduğu gibi bu konuda da bize en güzel örnek Rasul’ün (sav) sünnetidir. Çünkü Peygamberimiz (sav) ile Cebrail (as) her Ramazan, o güne kadar inmiş olan Kur’an bölümlerini karşılıklı okumuşlardır.

Ramazan ayına has bir ibadet olan teravih namazına gelince, teravih namazı Kur’an-ı Kerim’de geçmese de Allah Rasül’ünün (sav) bir sünnetidir ve önemli bir nafile ibadettir. Rasûlullah’ın (sas) Ramazan hakkında şöyle buyurdu: مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ، وَمَنْ قَامَ لَيْلَةَ الْقَدْرِ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ “Kim inanarak ve sevabını umarak Allah rızası için teravih namazı kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.” [Buharî]

Ramazan ayında cemaat halinde kılınan teravih namazları, kadını-erkeği, genci-yaşlısı ile müminlerin vahdet ruhunu pekiştirir. Böylece hepimizin namazla dirilişine vesile olur. Ancak geçen yıl olduğu gibi bu yıl da pandemiden dolayı camilerde oluşturulan cemaati kendi evlerimizde oluşturmamız gerekti. Zaten aile fertlerinin bir araya gelişinin en güzel halidir cemaatle namaz kılmak.

Beş vakit farz namazların ardından her gün ettiğimiz dualardan farklı olarak Ramazan ayında edilen duaların kabul olacağı müjdelenmiştir. Öyleyse bu müjdeye karşılık özellikle Ramazan ayında Allah’ı (svt) çokça zikretmeli ve Allah’a (svt) çokça dua etmeliyiz.

Abdullah bin Ömer’in (ra) rivayetine göre Resulullah (sav), iftar vakitlerinde şu duayı sık sık tekrar ederlerdi:

"Ya Rabbi, her şeyi kuşatan rahmetinin hakkı için beni af ve mağfiret eyle."

Buraya kadar Ramazan ayında yapılabilecek nafile ibadetleri sıraladık. Ancak Ramazan ayı dışında da elbette birçok nafile ibadet vardır. Allah Rasül’ünün (sav) farzlardan önce ve sonra kıldığı sünnet namazları, geceleri devam ettiği teheccüd namazı, zikir ve tefekkür gibi ibadetleri, her gün muayyen miktarda Kur’an okuması, İşrak, Duha, Evvabin gibi namazları, nafile oruçları, bitip tükenmeyen infakları, Allah (svt) yolundaki gayretleri neticesinde mübarek yüzündeki daimi tebessümleri O’nun (sav) Allah-u Teâlâ ile huzur verici beraberliğinin alametleriydi. Allah Rasulü (sav) sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığında Allah’ın (svt) bu ihsanına şükretmek için secdeye kapanır ve namaz kılardı. Güneş ve Ay tutulması gibi hadiseler yani ilahî azamet tecellileri karşısında hemen namaza dururdu. Allah’tan (svt) bir hacetini talep edeceğinde yine namaz kılardı. Ramazan orucundan sonra da zaman zaman nafile oruç tutmaya devam ederdi. Özellikle pazartesi ve perşembe günleri oruçlu olmayı tercih ederdi. Her hicri ayın “Eyyâm-ı Bîz” denilen 13, 14 ve 15’inci günlerinde oruç tutmaya önem verir ve bunu ashabına da tavsiye ederdi. Allah Rasulü (sav), Şevval ayından altı günü oruçla geçirir, Muharrem’in 9-10 veya 10-11’inci günlerinde de Aşure orucu tutardı. Allah Rasulü (sav) ve O’nun (sav) güzide ashabının çok iyi bildiği bir şey vardı ki o da, nafile ibadetlerin Mümin kul ile Rabbi arasındaki bağı ve samimiyeti arttırdığı ve O’na (svt) daha da yaklaştırdığıydı. Çünkü Rabbi ile arasındaki bağın kuvvetli olması Müminin her ameline yansır.

Farz ve nafile amelleri yerine getiren bir Mümin, boş söz ve konuşmalardan uzak durur, faydasız işlerden kaçınır, yalan söylemez, hile yapmaz, adaletle hükmeder, dürüst ve güvenilir olur, kendi nefsini, izzetini ve değerini korur, yalnızca Rabbine yönelir ve tek gayesi Allah’ı (svt) razı etmek olur. Bu yüzden de nafile ibadetlere bu denli özen göstermiş ve hiç aksatmamışlardır.

Rabbimiz yerine getirdiğimiz tüm ibadetlerimizi ve salih amellerimizi kabul buyursun. Allah’ın (svt) hayatla ilişkisini koparan, hayatımızı daraltan ve sadece dünyalık nimetler peşinde koşmaya teşvik eden kapitalist hayattan kurtarıp yeniden İslam sancağı altında ve ikinci Raşidi Hilafet Devleti gölgesinde dünya metaanın öncelik değil, sadece geçim vesilesi olarak görüldüğü, maddeye köle olunmayıp maddenin sadece bizim yararımıza yaratılmış eşya olduğu anlayışıyla Allah’ın (svt) rızasının gözetilmesinin hayatın ana ekseni olduğu günlere bizleri kavuşturmasını Yüce Rabbimizden niyaz ederiz. Allahümme Âmin.

Sümeyye Şeyma ÖZDOĞAN