KÖLE KADIN DEĞİL, VAKUR KADIN -2
17 Ekim 2021

KÖLE KADIN DEĞİL, VAKUR KADIN -2

Kadına layık olduğu vakarı ve yüksek onuru sunan ancak İslam ahkâmıdır. Bu hususu perdelemek isteyen Batı, İslam aleyhinde propaganda malzemesi olarak sunduğu Taliban yönetimi üzerinden, dünyaya kadının İslami yönetimle ancak baskı altına alındığı, evine hapsedildiği yaygarasını dünyaya servis etmektedir. Tabi bunlara bakılarak İslam’ın kadına değer vermediğine hükmetmek cahilliğin, yüzeysel ve sığ bir düşünüşün eseri olur. Çünkü İslam ideolojisi topluma bir bütün olarak bakar, insanı ise insan olarak cinsiyet, makam, mevki, menfaat ayrımı gözetmeksizin fert olarak ele alır. İyiyi kötüden, hayrı şerden ayırmamızı ister. Nitekim Allah Azze ve Celle bu konuda şöyle buyurmuştur:

وَالَّذٖينَ هُمْ بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَۙ وَالَّذٖينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ وَالَّذٖينَ يُؤْتُونَ مَٓا اٰتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ اَنَّهُمْ اِلٰى رَبِّهِمْ رَاجِعُونَۙ اُو۬لٰٓئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ “Rablerinin ayetlerine iman edenler, Rablerine ortak koşmayanlar ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri çarparak yapanlar işte onlar hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler.” [Müminun 58-61]

İslam ile beraber kadınlar ailelerine veya statülerine bakılmaksızın artık toplumun bir ferdi olarak kabul edilmiş ve önceden sadece erkeklere tanınan birçok hakkı özgürce kullanmaya hak kazanmışlardır. İslam’ın ilk dönemlerini incelediğimizde kadınların her alanda aktif olduklarını, bugün bazılarının zihinlerinde yer alan “pasif Müslüman kadın” beklentisinden çok farklı profiller sergilediklerini ve toplumda gayet görünür hayatlar yaşadıklarını anlıyoruz. Kadınların önemli olaylara aktif katılımları Hz. Muhammed (sav) tarafından özellikle teşvik edilmiş, kadınlar hicretlere ve biatlere dâhil edilmişlerdir. Kadınlar, biat sistemi ile kendi hayatları hakkında karar verme özgürlüğüne sahip olmuşlar ve o dönemde Müslümanlığı seçmek gibi zor bir kararı hiçbir erkeğe bağlı olmaksızın vermişlerdir. Peygamberimizin (sav) dönemindeki Müslüman kadınlardan birçoğunun günlük hayatta erkeklerle cinsiyete dayanan bir ayrım olmadan beraber yer aldıklarını ve İslam için beraber çabaladıklarını, toplumda lider görevler üstlendiklerini ve dinin yayılmasında aktif rol aldıklarını görüyoruz.

Peygamberimiz (sav) ve hemen sonraki dört halife döneminde; iş kadınlarından şair kadınlara, hukukçu kadınlardan savaşçı kadınlara rastlamak olağandışı değildi. Örneğin Peygamberimizin (sav) ilk eşi ve ilk Müslüman Hz. Hatice (ranha), ticaretle uğraşmış ve aktif biçimde hayatın içinde yer almıştır. Ayrıca Zeyneb bint Cahş’ın (ranha) dericilikle uğraştığı bilinmektedir. Hz. Ayşe, Hafsa, Ümmü Seleme, Kerime bint Mikdal, Ümmü Gülsüm bint Ukbe, Aişe bint Sa’d (ranhunne) gibi kadınlar okuma yazma biliyorlardı. Ümmü Ümare (ranha), Uhud’a sabahın erken saatlerinde susayanlara su vererek katılmış ve ilerleyen saatlerde savaş alanının içine doğru ilerlemiştir. Peygamberimizin (sav) kadınlar ile fikir alışverişinde bulunduğu ve kimi zaman onların dediklerinin doğrultusunda hareket ettiği de yine kaynaklarda mevcuttur. Örneğin 628 yılındaki Hudeybiye Antlaşması’nda Mekkelilere çok taviz verildiğini düşünen Müslümanlara, Peygamberimiz (sav) tıraş olmalarını ve kurban kesmelerini söylemiş ancak birçoğunun bunu yapmalarını sağlayamamıştır. Bu durum karşısında üzülen Peygamberimiz (sav), o sırada yanında olan Ümmü Seleme’ye (ranha) danışmış ve O da Peygamberimize (sav) dışarı çıkıp önce kendisinin kurban kesip tıraş olmasını, ardından ashabının da mutlaka bu davranışlarını izleyeceğini söylemiştir. Hz. Peygamber (sav) bu tavsiyeyi dinlemiş ve sorun çözülmüştür.

Görüldüğü gibi kadın hak ettiği değere ve konuma sadece İslam’la ulaşmıştır. İslam yok olunca kadının değeri de ortadan kalkmıştır. Allah-u Teâlâ’nın rızasına nail olabilmek ve kadının hak ettiği değere kavuşabilmesi için İslami hayatı başlatmak, bunun içinde var gücümüzle çalışmak gerekir.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثٖيراً وَنِسَٓاءًۚ “Ey insanlar! Sizi tek nefisten (nefsi vahide) yaratan, ondan eşini (zevc) yaratan ve her ikisinden çok sayıda erkekler ve kadınlar türetip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının…” (Nisa 1)

SÜMEYYE ŞEYMA ÖZDOĞAN