#İstanbulSözleşmesi ve #CEDAW Kadın Cinayetlerini Artırdı
13 Şubat 2020

#İstanbulSözleşmesi ve #CEDAW Kadın Cinayetlerini Artırdı

CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi ve birçok başka uluslararası sözleşmelere taraf olduğundan beri Türkiye’de kadınların durumu günden güne kötüye gitti. İslam’ın kadın erkek ilişkisine ve aile düzenlemesine taban tabana zıt fikirler yasallaştırılıp yaygınlaştırılınca, İslam toplumu da gün geçtikçe Avrupa ve Batı toplumlarına benzemeye başladı - Sadece dış görünüşle değil, hastalıklarıyla da…

Buradan itibaren gönderi metni:

#İstanbulSözleşmesi ve #CEDAW Kadın Cinayetlerini Artırdı 1985'de Türkiye, Birleşmiş Milletlerce kabul edilmiş olan "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi"ne (CEDAW) taraf olduğundan beri Türkiye’de kadınların durumu günden güne kötüye gitti. Ve 8 Mart 2012’de hızlı bir şekilde, hiçbir partinin birbirine itiraz etmeden, meclisten geçirilen İstanbul Sözleşmesiyle bu durum daha da hızlandırıldı. İslam’ın kadın erkek ilişkisine ve aile düzenlemesine taban tabana zıt fikirler yasallaştırılıp yaygınlaştırılınca, İslam toplumu da gün geçtikçe Avrupa ve Batı toplumlarına benzemeye başladı - Sadece dış görünüşle değil, hastalıklarıyla da… Anayasa’nın 10. Maddesine 2004 yılında; “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” hükmü eklenmiştir.

  1. maddesine; “Aile Türk toplumunun temelidir” ifadesinden sonra gelmek üzere “ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” hükmü eklenmiştir. Aynı şekilde Türk Medeni Kanunu’nda da değişiklikler yapılmıştır: 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Medeni Kanunu kadın-erkek eşitliğini gözeten; cinsiyet ayrımcılığına son veren; kadınları, aile ve toplum içerisinde erkeklerle eşit kılan; kadın emeğini değerlendiren bir düzenlemedir. Bu düzenlemeler, aile yapısını temelden sarsan ibarelerden oluşmaktadır. · "Aile reisi kocadır" hükmü değiştirilerek "evlilik birliğini eşler beraber yönetirler." hükmü getirilmiştir. · Yeni Kanunda eşlerden birinin meslek ve iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda olmadığı hükmü getirilmiştir. Ayrıca maddenin devamında "eşlerin meslek seçiminde evlilik birliğinin huzur ve yararını göz önünde tutması" gerektiği yer almıştır. (Eski Kanunda yer alan kadının meslek seçiminde eşinden izin alacağı hükmü 1990 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir). · Eski Kanuna göre evin ve çocukların geçimi kocaya ait iken, Yeni Kanunda, "Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla birlikte katılırlar." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Peki, bunlar toplumda nasıl yaygınlaştırıldı diye soruyorsunuzdur? El-Cevap: Sonuçta herkes tatbik etmek üzere yürürlüğe geçirilen kanunları okumuyor ama aksine TV’lerde, medyada çıkan kanaat önderlerine, siyasetçilerine sorgusuz sualsiz itimat ediyor...