Vizyon, gelecekte ulaşmak istediğimiz hedef hakkında net bir tasavvur ortaya koymaktır. Yani hedefimizi başarmamız halinde içinde bulunduğumuz durumdan daha iyi bir duruma geçiş yapacağımızı düşündüren fikirdir. Bu minvalde bugün yeryüzünde mevcut her ideolojinin de akidesi doğrultusunda ortaya koyduğu bir vizyonu vardır. İdeolojiler için vizyon, onun kalkınmaya bakışı ile bağlantılıdır. Dolayısıyla bir ideolojinin sadece 10 yıl süren tatbikinden yola çıkarak vizyonunun doğruluğu veya yanlışlığı çok rahat bir şekilde ortaya konabilir.
Örneğin kapitalizm… Bugün dünyanın gündemi kapitalizmin sömürüsünün etrafında dönüyor. Eğitim, sağlık, sosyal hayat, siyaset, yargı, medya… Ama asıl mesele sadece gündemi konuşmak olmamalı. Aynı zamanda buna sebep olan sistemin çarkından insanlığı kurtarmak için doğru bir vizyon çizmek olmalı. Fakat maalesef kapitalist nizam altında yaşayan insanların birçoğu doğru bir vizyon çizmekten aciz bir hale getirildiler. Göz önünde olan siyasiler, düşünürler, yazarlar, eğitimciler konuşmalarında, yazılarında, tartışmalarında ve yaptıkları tüm değerlendirmelerinde; dünyadaki problemlerin kapitalizmin bozukluğundan kaynaklandığı gerçeği üzerinde asla yoğunlaşmıyor, hatta ağız birliği yapmış gibi bu konunun üzerini örtüyorlar. Düşünce mekanizmaları öyle bir sarsıntıya uğratılmış ki artık her olaya taraflı bakar olmuşlar veya çıkarları böyle bakmayı gerektirmiştir. Bundan dolayı toplumun da tıpkı kendileri gibi sadece kapitalist sistemin sınırları içerisinde düşünmelerini sağlamaya çalışıyorlar.
Diğer yandan bu ideolojinin fasitliğini açıkça dile getiren ve İslam’ın tatbik edilecek yegâne alternatif ideoloji olduğunu ortaya koyan Müslümanlar susturuluyor, bu fikri dillendiren toplantıları ise engellenmeye çalışılıyor.
Fakat hakikati anlayan ve anlatan bir Müslüman için kapitalizmin baskıları engel teşkil etmez. O, batıl ideolojilerin tümünü ifşa eden ortamları bulur, yoksa da bunu oluşturur. Çünkü Müslümanın vizyonu ve umudu, geleceğe yönelik doğru hedefler belirlemeyi, İslami kalkınmaya yönelik çalışmalar yapmayı gerektirir. Dolaysıyla bir Müslüman kendisine İslam’ın vizyonu dışında bir vizyon çizme gereği duymaz. Çünkü onun vizyonu, içerisinde bulunduğu gayri İslami toplumu İslam ile değiştirmektir. Bu vizyonun nihai hedefi Allah’ın rızasını kazanmasıdır. Bu vizyon, Müslümanı tüm düşüncelerinde, davranışlarında İslam’a tutunduracaktır. Özellikle bu yoldaki imtihanlara karşı İslam’a olan bağlılığını artıracaktır.
İslami hayatı başlatma hedefi, Müslümanların ortak vizyonudur. Bu vizyonu benimsemiş olmamızın İslami hayatı başlatmamıza katkısı büyüktür. Bunun için Ümmet olarak hep birlikte çalışmalıyız. Makalenin başında bir ideolojinin sadece 10 yıl süren tatbikinden yola çıkarak vizyonunun doğruluğu veya yanlışlığı çok rahat bir şekilde ortaya konabilir, demiştik. Bunu anlamak için aradan yüzyıllar geçmesine gerek yok. Bu bağlamda İslam’ın ve kapitalizmin geçmişteki uygulamalarından sadece birkaç yılı ele alarak vizyonlarındaki başarılarını karşılaştırabilir, bu konuda bir bakış oluşturabiliriz. (Kapitalizmin bozukluğu ile ilgili daha önce yayınlanan makalelerimde detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz https://www.facebook.com/Zahide-%C3%87etinbudak-Makaleler...).
İslam, kapitalizmin ürettiği sömürgecilik, menfaatçilik, milliyetçilik, ferdiyetçilik gibi sorunlara dosdoğru çözümler getirecektir. Adaleti, kardeşliği, güveni, tarihte olduğu gibi, en yakın zamanda Hilafet kurulduğunda, yeniden tesis edecektir biiznillah. Çünkü İslam’ın vizyonu gerçekçi ve gerçekleştirilebilir bir vizyondur.
Dinimiz İslam, bizi düşünmeye sevk eden bir dindir. Allah'ın bize bahşettiği akılla, insan, hayat ve kâinattaki yaratmasında, O’nun Ayetlerini Kudretini ve Hikmetini düşünürüz. İslam’ı, dünyevi işlerimizin hiç birinden ayırmayız. Çünkü bizim için dünya ve dünyevi yaşantımız, Rabbimizi daha iyi tanımamız için bir araçtır, böylece her konuyu İslam’a götürerek Rabbimize ibadet etmiş oluruz. İslam, Müslümanlara altın çağını yaşatırken birçok alanda da ilerleme meydana getiriyordu. Aynı dönemde Batı karanlık çağında, cadı avındaydı. O zamanlar her iki toplumda da din egemendi. Ancak hayatın birçok yönünü düzenleyen İslam’ın hâkimiyeti, yegâne üstün din olduğunu en güzel şekilde ortaya koymuştur. Batıda din, olumsuz çağrışımlar uyandırdığı için dindarlık bir tabu olmuş durumdadır. Bu yüzden dini hayattan ayıran kapitalizmin bekasını korumak, yanlış bir ideoloji olsa dahi, Batı için tek vizyondur.
Hilafet yıkıldıktan sonra Batı, aynen kendi hayatlarından dini uzaklaştırdıkları gibi İslam beldelerinde de İslam’ı devlet işlerinden uzaklaştırdılar. Kendi dinlerini kiliseye hapsettikleri gibi İslam’ı da camilere hapsedebileceklerini sandılar. Böylece İslam beldelerinin zenginlikleri sömürmeye başladılar. İslam beldeleri maddi/manevi hızla düşüşe geçti, hatta çöküntüye uğradı.
Fakat unutulmamalıdır ki İslam, doğru bir kalkınma formülüne sahip olan bir ideoloji olduğunu tarihte kanıtlamıştır ve bugün de yeniden tatbik edilmeye hazır bir ideolojidir. Bu gerçeği gönül rahatlığı ile yüksek bir sesle, her yerde haykırabiliriz. İslami vizyondan daha fazla insanı haberdar edelim ki kapitalizm, dünyanın sadece iyi bir maaş ve statü kazanma ile sınırlı bir yer olduğunu düşündürmesin. Müslümanlar olarak Hilafeti kurmak için çalışalım ve tüm insanlığı bu dine davet edelim. Kendimize, Allah’ın bizi hem bu dünya hayatında, hem de ahirette mükâfatlandıracağı yüce hedefler belirleyelim. İslam ile hayatımıza hak ettiği şekli verelim ki Rabbimiz de bizi meleklerden daha üstün bir konuma yükseltsin.
﴿وَكَفٰى بِرَبِّكَ هَادِياً وَنَص۪يراً﴾ “…Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter!” [Furkan 31]
Dünyada Rabbimizin razı olduğu tek sistem olan Hilafeti kurmak, Ahirette de O’nun rızasına nail olmak duası ile…