Hepimizin gönlünde fedakârlığıyla, cömertliğiyle, mücadelesiyle taht kurmuş bu hanım sahabe gibi İslamca yaşamak ve öyle ölmek mümkün mü? Onlar gibi vakarla yaşamak… Cennette onların komşusu olmak en büyük umudumuz ise gelin, Esmaca yaşayalım, Esmaca ölelim…
Esma binti Ebu Bekir (ranha), Sıddık’ın (ra) kızı…
Fedakârlığın diğer adı Esma (ranha)… Rasulullah’ın (sav) “Allah bu kuşağın karşılığında, cennette sana iki kuşak versin” duasına mazhar olan Zatü’n- Nitakeyn… Yani iki kuşak sahibi… Evet, O (ranha) artık bu dünyadaki fedakârlığının karşılığında iki kuşağın sahibiydi… Esma (ranha), Hz. Peygamber (sav) ve Ebu Bekir (ra) hicret edeceklerinde, üç gün boyunca Sevr mağarasına azık taşırken torbanın ağzını bağlamak için ipi unutmuş, torbaların ağzını ise ip olmadığı için kuşağından kopardığı bir kumaş parçası ile bağlamıştı. Bu davranışı üzerine Rasulullah (sav) tarafından Zatü’n- Nitakeyn ismiyle anılma şerefine nail oldu.
İnfak abidesi Esma (ranha)… Bir gün Esma’nın (ranha) sadaka vermek için para saydığını gören Rasulullah (sav) “Sayma, sonra Allah’ta sana sayarak verir” dediğini işitince ihtiyaçtan başka bir şeyi kalmayacak şekilde her şeyini hayır olarak verdi. Böylece bizlere infakta da örnek teşkil ederek asıl önemli olanın bu dünyadaki keseleri değil, ahiret azığımızı doldurmak olduğunun altını çiziyordu.
Ebeveyne hürmet eden Esma (ranha)… Müslüman olmayan annesini eve alırken tereddüt edip Rasulullah’a (sav) haber gönderdi. Ne yapacaktı Esma (ranha)? İnanmayan annesine nasıl davranacaktı? Bunun üzerine Efendimiz sav) şöyle buyurdu: “Annesini içeri alsın ve hediyelerini de kabul etsin.” Esma (ranha) Rasulullah’ın (sav) müsaadesi ve bu olay üzerine inen; ﴿ لَا يَنْهٰيكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذ۪ينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ اَنْ تَـبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُٓوا اِلَيْهِمْۜ اِنَّ اللاللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِط۪ينَ ﴾ “Allah sizinle din uğruna savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Doğrusu Allah adil olanları sever.” (Mümtehine 8 ) ayeti kerimesinden hareketle annesine hürmette kusur göstermedi.
Peygamber Havarisinin hanımı Esma (ranha)… Eşi Zübeyr bin Avvam (ra) ile evliliğinde yer yer sıkıntı yaşadığında babası Ebu Bekir’e (ra) durumu iletirdi. Buna mukabil Ebu Bekir (ra) ise bir babanın kızına verebileceği en güzel hediyeyi verircesine sabır göstermesi ve yuvasına sahip çıkması için öğütler verirdi.
O (ranha) hayırlı bir evlat, hayırlı bir eşti. O (ranha) aynı zamanda evlatlarını İslam için yetiştiren bir anneydi…
Nesline sahip çıkan Esma (ranha)… Oğlu Abdullah’ı (ra) cihada gönderirken; “Zayıf düştüğünü mazeret olarak ileri sürüyorsan bu ne hür insanların ne de din ehlinin yapacağı bir iştir. Allah aşkına dünyada daha ne kadar kalacaksın? Bu durumda ölüm daha güzeldir” diyerek bir anne olarak en nadide nasihati veriyor, çocuğunu gelip geçici bu hayatın pençesinden kurtararak ebedi yurtta güzel bir makamı olsun diye hazırlıyordu.
Evet, ömrünü Allah yoluna bahşeden, malını infak eden, elinden ne geliyorsa Allah için, İslam için yapan bu sahabe hanım gibi Esmaca yaşamak ve ölmek mümkün müdür? Elbette mümkündür. Asrımız Esmaların, Fatımaların, Zeyneplerin isminden değil belki ama ruhundan uzak. Ömrümüzü onlar gibi İslam için feda edebiliriz ve etmeliyiz de! Firavunlara karşı birer Asiye olmalıyız. Allah yolunda hizmetkâr olan iffet abidesi birer Meryem olmalıyız. Risalet davasının annesi Hatice (ranha) gibi malımızla, canımızla İslam davasına sımsıkı sarılıp mücadele etmeliyiz. Heybemizi dünyevi çıkarlarla değil, ahiret azığıyla doldurmalıyız. Kendimizi ve ehlimizi ahiret yurduna hazırlamalıyız. Esma (ranha) gibi hayırlı evlat, hayırlı eş, hayırlı anne, İslam’a adanmış hayırlı bir ömür yaşamak duasıyla…
Zeynep İMAMOĞLU