Gün geçmiyor ki bir çocuk tacize uğramasın ya da öldürülmesin. Daha Narin bebeğin başına gelen korkunç olayı sindirememişken şimdi 2 yaşında öpülmeye, sevilmeye layık Sıla bebeğin üvey babası tarafından uğradığı iğrenç haber ile yeniden sarsıldık. Her geçen gün daha fazla çocuğun gülüşü kayboluyor, saflığı kirletiliyor. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu acı dolu haberleri almaya devam edeceğiz, maalesef. Demokrasiyle yönetilen modern dünya düzeninde, özgürlük ve insan hakları adı altında suçluların korunması, tecavüzcülerin haklarının (!) mağdurların haklarının önüne geçmesi noktasında çıkarılan kanunlar var! Bu suçların ardından adaletin gecikmesi, mağdurların daha da yaralanmasına ve toplumun vicdanında derin izler bırakmasına yol açıyor.
Suçlular için verilen cezaların yetersizliği, toplumda güven yerine korku meydana çıkarıyor. İyi hal indirimleri, uzun temyiz süreçleri, af mekanizmaları... Tüm bunlar, tecavüzcüler için birer çıkış yolu haline gelirken mağdurlar adalet umuduyla tükeniyor. Onların gözyaşları, mahkemelerin koridorlarında adaletin geç gelmesinden dolayı daha da artıyor. Peki, böyle bir dünyada gerçek adalet nasıl sağlanacak? Çocuklarımızın güvenle büyüyebileceği bir toplum nasıl inşa edilecek?
Eğer İslam’ın adaletiyle yönetiliyor olsaydık, bu korkunç suçların karşılığı bu dünyada anında verilir. İslam, insanın en zayıf ve korunmaya en muhtaç olduğu anlarda, mazlumun yanında dimdik durur. Suçlular için İslam’ın getirdiği cezalar, sadece suçu işleyeni değil, bu tür suçları işlemeyi aklından geçiren herkesi caydıracak kadar güçlü ve adildir. Çünkü İslam’da adalet, yalnızca bir ceza sistemi değil, aynı zamanda toplumsal huzurun ve güvenin teminatıdır.
Çocuk tecavüzcülerine İslam’ın getirdiği cezalar, sadece suçluyu cezalandırmaz; aynı zamanda mağdurun onurunu, toplumun ahlakını ve Allah’ın adaletini tesis eder. İslam’da adalet, kesin ve sarsılmazdır. Kur’an-ı Kerim’de de belirtildiği gibi: “Bir cana kıyan, tüm insanlığa kıymış gibidir” (Maide Suresi, 5/32). Bir çocuğun masumiyetine saldıran, tüm toplumun vicdanına saldırmış olur. İslam’da suçlulara verilen cezalar, sadece bu dünyada değil, ahirette de hesap vereceklerini bildikleri için son derece caydırıcıdır.
İslam tarihinden sadece bir hüküm örneği, adaletin nasıl kararlılıkla uygulandığını gösterir. Hz. Ömer (ra), halifeliği döneminde bir genç kıza tecavüz edildiği haberini aldığında derin bir öfkeye kapılır. Bu olay karşısında adaletin hızla tecelli etmesi için bizzat ilgilenir ve failin en ağır cezayla cezalandırılmasını sağlar. İslam’da adalet, sadece kelimelerle ifade edilen bir kavram değildir; uygulama ile gerçeğe dönüştürülür. Suçluya karşı verilen ceza, toplumun vicdanını rahatlatırken mağdurun hakkını gözetir. İşte bu, gerçek adaletin ta kendisidir.
Demokrasiyle yönetilen sistemlerde ise çoğu zaman adalet zayıf kalır. Suçlular, hukuk sistemlerindeki boşluklardan faydalanarak cezalarını hafifletir, toplumda korku ve güvensizlik yayılır. Halkın vicdanı sarsılır, çocuklarımız ise bu güvensiz ortamda daha da savunmasız hale gelir. Özgürlük ve insan hakları adı altında suçlular korunurken, mağdurların acıları daha da derinleşir. Oysa İslam’ın adalet anlayışında suçlulara af yoktur; masumların hakkı mutlaka korunur ve her suça karşılık gelen adil bir ceza vardır. “Adaletin en büyüğü, haksızlık yapmamak; zulmün en büyüğü ise mazlumun hakkını çiğnemektir. ” (Hz. Ali)
Eğer bugün İslam’ın adalet sistemi tatbik ediliyor olsaydı, çocuklarımız bu kadar savunmasız kalmazdı. Allah’ın huzurunda hiçbir günah gizli kalmaz, hiçbir zulüm cezasız bırakılmaz.
Çocuklarımızın gülüşlerinin çalındığı, masumiyetlerinin yok edildiği bir dünyada yaşamak zorunda değiliz. İslam’ın adaletini temel alan bir toplumda çocuklar, en kıymetli hazinelerimiz olarak korunur; onların saflığına zarar verenler ise en sert cezalarla karşılaşır. Çünkü İslam’da adalet, yalnızca bir hukuk sistemi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir.
Şeyh Takiyyuddin en-Nebhani’nin dediği gibi: “Bir toplumda suç (zulüm, fesat, günah) az görülüyorsa insan, sık görülüyorsa nizam bozuktur.”
Dilek Polat