29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması adı altında bir ilkokul öğretmeni küçücük çocuklara kendince bir tiyatro oyunu sergilemiş. Kemalist zihniyetin kara fikirleriyle kuşanan zavallı “öğretmen”, Müslüman Ümmetin körpecik çocuklarının beyinlerine Cumhuriyeti ilerici, çağdaş ve medeni; İslam’ı ise gerici, bağnaz ve tutucu olarak göstermek için mini etek giyerek hünerlerini göstermiş. Belli ki siyah çarşaf giyerek pek çoğunun annesi tesettürlü olan çocukların İslami tesettür algısını da değiştirmek istemiş. Video kısa, söz konusu kişinin kim olduğu, nereden olduğu belli değil, zaten bunun da pek bir önemi yok. Minicik çocuklara, o zihinleri tertemiz olan çocuklara İslam’ı kötülemeye çalışan bir “öğretmen” var karşımızda… Evet, bu videoda sadece bir öğretmen var fakat Türkiye’de onun gibi yüzlerce öğretmen var. İslam’a olan düşmanlıklarını her fırsatta kusan yüzlerce öğretmen. Ufacık çocuklara Mustafa Kemal’i ilah olarak gösterip ona secde ettirmekten utanmayan yüzlerce öğretmen…

Ümmetin evlatlarına kara çarşafı aşağılayarak şov yapmaya çalışan bu kirli zihniyetin fikirleri kesinlikle aşağılamaya çalıştığı o çarşaftan çok daha karadır. Bu kirli, yanlış ve batıl zihniyete sahip olan insanların öğretmen olmaları ve evlatlarımıza bu zehirli fikirlerini enjekte etmeleri ne kadar acı. Daha acısı da var ki, o da Müslümanların bunlara azar azar alışmaları ve artık tepki göstermemeleri.

Böylesi bir tavrın elle tutulur hiçbir tarafı olmadığı aşikâr. O halde ne yapılmalı? Hangi sistemin bu öğretmenleri yetiştirip bu hale getirdiği sorulmalı. Eğitim yuvası olarak görülen okullarda evlatlarımızın maruz kaldığı putperestlik propagandası sorgulanmalı. Ve İslam’a karşı her türlü saldırının ‘’özgürlük’’ adı altında yapılabiliyor olması tartışılmalıdır. Ancak asıl mesele tüm sorunlara karşı devletin tavrının belirleyici olduğu gerçeğidir.

Zira bu ülkede laik kesim her zaman İslam’ın değerlerine ve bu ülkede yaşayan Müslüman nüfusa karşı dilediği hakareti yapmakta veya onları aşağılamakta cüretkâr olmaktadır. Çünkü laikliği din olarak benimsemiş bu devlet, İslam’ı veya Müslümanları asla savunmaz, korumaz... Aksine Müslümanları sindirmek pahasına laikliği ve dinsizliği korur.

Devletten aldığı bu güçle İslam’a kin besleyen bu güruh “bayram” olarak ilan edilen 29 Ekim, 23 Nisan vs. günlerde Müslümanların dini değerlerine saldırmadan duramıyor. Küçük çocukları kırmızı bayrağa sarıp heykele secde ettiriyor, Müslüman kadının tesettürünü aşağılamak için tiyatro çeviriyor ve nice çirkin oyunlar sergiliyor. Her geçen yıl bu çirkinliğin dozunu artırmaya çalışıyor. Oysa bu davranışları ile övündükleri Cumhuriyetle getirilen eğitim sisteminin seviyesindeki düşüklüğü gösteriyorlar aslında.

Bu Kemalist öğretmenler veya onlar gibi düşünenler açık olmayı, çıplaklığı modernlik ve ilericilik zannedecek kadar cahillerdir. Bilmezler ki, başörtüsü ve cilbab yani İslam’ın giyimi 1400 yıldır hür kadının simgesidir. Sokakta, meydanda örtülü bir kadın görüldüğünde herkes bilirdi ki bu kadın hür bir kadındır. Köle değildir, cariye değildir.

Çıplaklık 1400 yıldır köleliğin simgesidir. Geçmişte şahısların köleleri vardı. Bugün ise kapitalizmin köleleri var. Kapitalizmin, laikliğin köleleri var. Aslında hiç bir şey değişmemiş. Çıplaklık halen köleliğin simgesi...