Elhamdulillah… Elhamdulillah… Elhamdulillah! Çok şükür bu yılki Ramazan ayına kavuştuk. Rahmet ayı, oruç ayı, Kur’an ayı, sabır ayı, merhamet ayı, şefaat ayı, kardeşlik ayı, huzur ayı, tefekkür ayı ve inşaAllah günahlarımızdan da bizi arındırmasını temenni ettiğimiz mübarek Ramazan ayı… Hoş geldin, safalar getirdin! Sıkılmış yüreklere, daralan gönüllere, dünya telaşından bunalanlara bir nebze de olsa huzur getirdin. Ramazan denilince her insanda değişik hisler, birbirinden farklı anılar canlanır. Kimi çocukluğundaki Ramazanları özler, kimi ailece yenilen yemeğin bereketini, kimi ahirete göçmüş (Rabbim hepsine rahmetiyle muamele etsin) aile fertleriyle olan Ramazan günlerini, kimi teravih namazlarını, kimi sahura kalkmayı, kimi itikafa girmeyi, kimi Kur’an-ı Kerim’i hatmetmeyi, kimi Ramazan ayındaki gece namazının verdiği huzuru vs. özler. İnsan her zaman sadece yaşadıklarını özlemez ya bazen de vakıasını yaşayıp şahit olamadığı Ramazanları özler. Hilafet çatısı altında Ramazan ayını yaşamak gibi! Bugün en çok hasretini çektiğimiz, bir an evvel gelmesini istediğimiz Ramazan ayı da aslında öyle bir Ramazan ayıdır. Bu bozuk Kapitalist nizam içinde yaşanan Ramazanlar bile Müslüman fertler olarak bize ayrı bir huzur verirken, Hilafet Devleti’nin çatısı altında yaşanacak olan Ramazanlar kim bilir ne kadar güzel olacaktır! Biz Hilafet Devleti’nde yaşanan Ramazanları sahabelerin hayatlarında görüyoruz. Sahabenin hayatında; Ramazan ayının, Kur’an’ın ayrı bir önemi vardı. Onlar Kur’an’ı Kerim’i, anlamak ve hayatlarına tatbik etmek için okumuşlardır. Peygamber Efendimiz sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan’ı ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahlarının bağışlanacağını bildirmiştir. Yine Sallallahu Aleyhi Vesellem farz namazlardan sonra en kıymetli namazın gece namazı olduğunu belirtmiş, gece namazını tavsiye etmiştir. Ramazan ayının son on günü girdiğinde; başka zamanlarda olmadığı kadar ibadete ağırlık vermiş, geceleri ihya edip ailesini gece ibadetine kaldırmıştır. Sahabeyi de bu konuda teşvik etmiştir.
Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ramazan ayında Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya ihlasla ibadet etmeye üstün bir özen göstermiştir. Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Allah’a şükreden bir kul olabilmek için ayakları şişene kadar namaz kılmış, “Sevdiklerinizden infak etmedikçe iyilerden olamazsınız.” [Âli İmran 92] emrince hareket etmiş, kendisine getirilen birkaç dinarı dağıtmayıp o dinarlarla geceleyince huzuru kaçmış, sabah olduğunda ihtiyaç sahiplerine dağıttığında ancak sukünete erebilmiştir. Sahabe de rahmet kapılarının her gece açıldığı ve Allah’ın katında müstesna bir yeri olan Ramazan ayını en güzel şekilde ihya etmişlerdir. İnsanların en cömerdi olan Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, cimrilikten sakınmayı emretmiştir. O’nun cömertliği Ramazan’da daha da artmıştır. Az olsun, çok olsun muhakkak infak etmeye gayret etmiş, ihtiyaç sahiplerini her an gözetip ihtiyaçlarını gidermeye azami gayret sarf etmiştir. “Hangi sadaka daha faziletlidir?” diye sorulunca da “Ramazan ayında verilen sadaka” buyurmuştur. Her zaman ashabını sadaka vermeye teşvik etmiş, cömert kimsenin Allah’a, cennete ve insanlara yakın olduğunu belirtmiştir.
İşte huzur ve bereket ayı dediğimiz bu güzel Ramazan ayını bizler yine bir tarafımız buruk, bir tarafımız kederli olarak yaşıyoruz. Yemen’de açlıktan ölen, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Filistin’de ve diğer beldelerde zulüm altında olan kardeşlerimiz varken boğazımız düğümleniyor. Onların yaşadığı zulüm, bizim de yüreklerimizi sızlatıyor. Cezaevlerinde yatan mazlum Müslüman kardeşlerimiz ailelerinden ve sevdiklerinden ayrı, buruk bir Ramazan yaşıyor. Anne-babalar evlatsız, çocuklar babasız boynu bükük bir Ramazan ayına giriyorlar. Dünya üzerinde Müslümanlara yapılan zulümlere rağmen bir yanımızla üzülürken bir yanımızla da sünnet olması hasebiyle mübarek Ramazan ayının gelmesine seviniyoruz. Ramazan ayında diğer aylardan farklı olarak tatlı bir huzur buluyoruz. Çünkü bu ayda duaların kabul olunacağını, yapılan ibadet ve hayırlı amellerin bin kat sevabı olduğunu biliyoruz. Bizim için bu ayın bağışlanma, af ve mağfiret ayı olmasını diliyoruz. İşte bu yüzden yaptığımız ve yapacağımız ibadetleri daha samimiyetle, içtenlikle ve artırarak yapmayı; bütün ümmetin selamete çıkması için bol bol dua etmeyi unutmuyor ve Müslüman kardeşlerimize hatırlatıyoruz. Sanki yaşadığımız son Ramazan ayıymış gibi; ibadet, dua, zikir, istiğfar ve infakı artırmayı, Kur’an ve sünnet üzere hayatımızı en güzel biçimde yaşayabilmeyi Rabbimizden istiyoruz. Bu güzel ibadetleri de ömrümüzün her anına yaymak için gayret ediyoruz.
وَقُل رَّبِّ ٱغْفِرْ وَٱرْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ ٱلرَّٰحِمِينَ “De ki: Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!” [Mü’minun 118]
Köklü Değişim’in, bu yıl “Ramazan Arınma Zamanı” kampanyası kapsamında 22 Nisan akşamı yayınladığı programı oldukça verimliydi. Emeği geçenlerden, canlı yayına bağlananlardan Rabbim razı ve memnun olsun. Küçük yavrularımızın Ramazan’a girerken paylaştıkları sevinçleri, hepimizi gelecek nesiller adına mutlu edip ümitlendirdi. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Rabbim hepsinden ve ailelerinden razı olsun. Rabbim onların kalplerini ve bizim kalplerimizi ve ayaklarımızı İslam üzere sabit kılsın. [Âmin]
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ “Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an’ın indirildiği aydır.” [Bakara 185]
Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur.
Rabbimizden bu ayın başına ulaştığımız için sonsuz rahmetiyle bize muamele etmesini, mağfiretini üzerimize sağanak sağanak yağdırmasını ve bayrama da cenneti kazanan Müslümanlar olarak ulaştırmasını niyaz ediyoruz. [Âmin]