Gençlik hayatın en verimli şekilde geçirilmesi gereken dönemidir. Çünkü tarih gençleri altın harflerle yazmıştır.

İnsanı, hayatı ve kainatı yoktan var eden Allah (svt) şu yaşadığımız kısacık zaman diliminde batıldan içtinab edip hakka yönelecek mesajı Kur’an-ı Mübin’de bize göstermiştir.

اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبٖيلَ اِمَّا شَاكِراً وَاِمَّا كَـفُوراً “Biz ona doğru yolu gösterdik. İster şükür edici olsun, ister nankör olsun.” [İnsan 3]

Henüz yeryüzüne İslam’ın ışıkları yansımamış iken cehalet buram buram kokusuyla, dokusuyla zihinleri bedenleri işgal etmiş iken Efendimiz Aleyhisselam’ın gelen “Oku” emri ile şereflenmesinin akabinde İslam akidesinin tohumları genç dimağlarda filizlenmeye başlamıştı bile... Koca koca adamlar Rasulullah Aleyhisselam’a muhalefet ederken gençler O’na (sav) kalplerini açıp elinin ayalarını teslim etmişlerdi. Nitekim Efendimiz Aleyhisselam gençler hakkında şöyle buyurdu:

“Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü onların kalpleri daha incedir.

Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar muhalefet etti.”

Hz. Peygamber’in (sav), “Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine tabi olsanız hidayete erersiniz” sözü etrafını kuşatan gençlerin yeteneklerinin ve dini açıdan ne kadar olgun ve basiretli oluşlarının güzel bir ifadesidir.

İslam, bizim daha küçük deyip evimizdeki bir işin bile sorumluluğunu vermekten imtina ettiğimiz gençlerin omuzlarında yükseldi ve yükselecek.

“Hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Rabbinin arşının gölgesinde barındırılacaklar arasında, Rabbine kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genci” sayması yine gence ve gençliğe verilen değeri göstermesi açısından önem arz etmektedir.

4 Mart 1924’te Hilafetin ilga edilmesi ile beraber özelde ülkemizde genelde tüm dünyada kapitalizmin insanlar üzerinde tatbik edilmesi ile beraber neslin ifsat edilmesi kaçınılmaz oldu.

Yaşadığımız bu acı durumu değiştirmenin ve özlemini duyduğumuz İslam Devletini yeniden kurmanın yolu bazılarının zannettiği gibi çok zor da değildir bilakis Allah’a (svt) verdikleri söz için hazırlık yapıp ahireti en büyük hedefleri haline getirenler için bu yol gayet kolaydır.

اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَۜ “Muhakkak ki Allah müminlerden mallarını ve canlarını Cennet karşılığında satın almıştır.” [Tevbe 111]

Bu yol canlarını avuçlarında taşıyan yiğitlere ihtiyaç duyan bir yoldur. Bu yiğitler ki dünyalık yüklerini hafifletmiş ve bütün gayretlerini bir noktada toplamıştır. O da ahiretteki hesap korkusudur.

Müslüman genç gökleri yönetmeyi, bulutları sevk etmeyi, yağmuru yağdırmayı, yeryüzünün siyasetini, bürokrasini ve yönetimini kullara bırakmış bir ilaha değil, siyasette bürokraside ve yönetimde kendi kanunlarının uygulamasını emreden bir Allah’a (svt) iman eder. Müslüman genç namazı nasıl kılacağı, orucu nasıl tutacağı, zekatı nasıl vereceğini belirlediği gibi devleti nasıl yöneteceğini, ekonomiyi nasıl düzenleyeceğini, ailesini nasıl kuracağını, çocuklarını nasıl yetiştireceğini de belirleyen Allah’a (svt) iman eder.

Hasılı bugün batılın ateşini söndürecek güç Allah’ın (svt) izni ile yine gençliktedir…

Seher BALKIZ