BASİRET İNSANI AYDINLATAN BİR NURDUR
08 Ağustos 2021

BASİRET İNSANI AYDINLATAN BİR NURDUR

Basiret kavramı idrak, zekâ, ilim, tecrübe, kalp ile görme, doğru ve ölçülü bakış, uzağı görme, ince kavrayış ve feraset gibi manalara gelir. Başımızdaki gözle görmeye basar, kalp gözüyle görmeye ise basiret denir. Buna göre basiret; kalp gözüyle görme kabiliyeti, işin iç yüzüne nüfuz etmek, bir şeyin içini-dışını, önünü-sonunu, aslını ve hakikatini anlayabilmektir. Bundan dolayı basiretli kalpte kalp uyanıklığı; basiretsiz kalpte ise gafillik, basiret bağlanması ve gaflette bulunmak durumları oluşur.

Basiret; yaşam sürecinde seçilmesi gerekenlerle kaçınılması gerekenleri tayin etmede büyük rol oynar. Daha büyük acıya neden olacaksa geçici çıkarlardan kaçmak, daha kalıcı çıkarlar sağlayacaksa da geçici ıstıraplara koşmak basiretli bir tavırdır. Basiretli davranış riski, tehlikeyi, sınırları ve araçları isabetli seçmek kadar onları amaca uygun biçimde kullanmayı da gerektirir.

Basiret ilâhi bir nurdur. Hakkın batıldan ayırt edilmesine yarayan bir öngörüdür. Kalplerinde bu özellik bulunmayan kimseler hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَاؕ اُو۬لٰٓئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّؕ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ “Onların kalpleri vardır ama onunla gerçekleri anlayamazlar, gözleri vardır ama onunla hakkı görmezler, kulakları vardır, ama onunla hakkı işitmezler.” [A’raf 179]

Basar, yani açıkgözle görme, hem insanlarda hem de hayvanlarda olduğu halde basiret sadece insana has bir özelliktir. İnsanlardan etraftaki eşyayı, uzaktaki bir cismi iyi ve mükemmel bir şekilde rahatça gören gözler olduğu gibi bunu çok az görenler de vardır. Aynı şekilde eşyanın hakikatini tam anlamıyla idrak eden fevkalâde basiret sahibi kimseler olduğu gibi bu eşyanın gerçeklerini göremeyen kalp gözü kapalı olanlar da vardır. Örneğin: Lâik kapitalist sistem dini devletten ayırıp demokrasiyi hâkim kılarak insanlara adaletli ve özgür bir hayat vaad ettiğini iddia ediyor. Oysa basiretli bir insan bilir ki demokrasi zillettir, topluma adaleti değil adaletsizliği yayar, demokrasi toplumu ve nesli ancak ifsat eder. Kapitalist sistemde çözülemeyen güven problemi ve türlü türlü üstü örtülü oyunlar oynanır, basiretli bir insan kendisine güven vermeyen bir sisteme tabi olmaması gerektiğini anlar ve kendini bu oyunlardan korur.

İnsanın kötülüklere ve ahlâksızlıklara dalması onun basiretini bağlar. Fakat Allah’a (svt) itaat, salih bir amel, mükemmel ve gerçek bir tevhid akidesi Mümine üstün bir basiret ve kalp uyanıklığı verir. Bu hususta Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: اتَّقُوا فِرَاسَةَ الْمُؤْمِنِ، فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللَّهِ “Müminin ferasetinden korkun, zira o Allah’ın nuru ile bakar.” [Tirmizi]

Basireti açık olanlar Allah’ın (svt) dinine ve hükümlerine talip olurlar. Basireti kapalı olanlar ise şeytanın ve onun yandaşlarından yana olur. Allah’ın (svt) nizamına ve hükümlerine sırt çevirir ve belki düşman da olabilirler. Bunlar açıkgözle çok uzağı görebilir, ama hemen yakınındaki hileyi ve tuzağı göremezler. Bu hakikati en güzel şekilde tasvir eden Sadi Şirazi’den şu hikâyeyi anlatmakta yarar görüyorum: “Bir gün tilkiyle kartal, uzağı görme yarışına girmişler. Kartal bir dağın tepesinden ta ovanın ortasında belli bir noktada bir buğday tanesini gördüğünü söyler. Bunun üzerine ikisi beraber ovaya iner ve işaret ettiği noktaya gelirler. Kartal maharetini göstermek için birden sıçrayıp taneyi alırken avcının oraya döşediği tuzağa yakalanıverir. Meğerki avcı o taneyi av için oraya koymuştur. Kartal acılar içinde inlerken tilki de havasını atarak şu tekerlemeyi yapar; bir göz ki, hemen önündeki tuzağı göremiyorsa, uzaktan habbeyi görmesi neye yarar.”

İşte böyle, basiret sadece uzaktaki cisimleri görebilmek değil; önündeki, sağındaki ve solundaki hile ve tuzağı görebilmektir. Şeytanın tuzakları bazen çok cazip, çekici ve hatta kışkırtıcı gelebilir, sakın birden hırsa gelip ileriye atlama! Yoksa ya avcıya ya da tilkiye yem olur gidersin.

İnsanların, hayvanların, bitkilerin doğadaki tüm canlıların değersizleştirildiği, açlığın, yoksulluğun hüküm sürdüğü, her türlü zulmün meşru olduğu şu dönemde her konuda Müminler basiretle hareket etmeli, uyanık olmalı, Allah’ın (svt) hükümlerine sımsıkı sarılmalıdır. Müminler ihtimallere değil hakikate bağlanmalıdır. Zira Allah Subhanehu ve Teâlâ insanlara her konuda başarıya ulaşmaları için şu emrini bildirmektedir:

قَدْ جَٓاءَكُمْ بَصَٓائِرُ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِهٖۚ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَاؕ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُمْ بِحَفٖيظٍ “Şüphesiz ki, Rabbinizden size (feraset ve derin görüş kazandıracak) basiretler geldi. Kim görürse kendi lehine, kim de görmek istemezse kendi aleyhinedir. Ben, üzerinizde bir koruyan/gözetleyen değilim.” [En’âm 104]

Sadiye GÜNEŞ