Bir Müslüman İslam’ın hakimiyetinin bir gün gerçekleşeceğine iman ederken bu sürecin neden geciktiğini sorgulayabilir. Örneğin, maddi güç bakımından kâfirlerin Müslümanlardan üstün olduğunu düşünmek, zaman zaman bu işin gerçekleşmesinin nedeni olarak düşünülebilir. Peki İslam’a göre, zafer ve hakimiyet nasıl kazanılabilir?

Evet, zulmün her türlüsünün işlendiği bir dünyada insanın duygu ve düşüncelerini sabır ve tevekkül ile birleştirmesi gerçekten zor olabilir. Örneğin Gazze’deki Müslümanlarla gasıp yahudi varlığının arasındaki koşullar ve gerçekliklere bakıldığında Müslümanların kâfirlerle eşit şartlarda olmadığı ortada.

İnsan, İslam’ın hakim olacağına iman ederken kafasında, dünya düzenindeki mevcut şartları anlama konusunda nasıl başa çıkacağını bilemeyebilir. Yapılan soykırım ve onca zulüm devam ederken iman eden bir Müslüman bu sürecin hala neden geciktiğini sorgulayabilir.

Peki İslam’ın hakim olacağına ve Müslümanların zafer kazanacağına iman ederken Rabbimiz, bunun zamanlaması konusunda nasıl düşünmemizi istemiştir? Aynı zamanda bir Müslüman olarak zorluklarla başa çıkma sürecini nasıl karşılamamız gerekir?

Her şeyden önce Rabbimizin yardım ve zaferi, sadece O’nun dilemesi ile gerçekleşir. Ancak Rabbimiz zafer ve hakimiyetini, zorluklar karşısında direnç göstermemize, bu yoldaki çalışmalarımıza bağlı kalmamıza ve Allah’ın (svt) takdirine boyun eğmemize bağlı kılmıştır. Rabbimizin zamanlaması kâfirlerin güçlü olmasından değildir haşa. O’nun gücünün tüm güçlerin üstünde olduğuna itimadımızın tam olmasına “tevekkül” diyoruz. Yani Allah’tan gelecek olan zafere iman, mevcut şartlarla değil, sabır ve tevekkül ile birleştirilmelidir.

“Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah’a güvenip dayanmalıdırlar.” [Al-i İmran 160]

“Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah; emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” [Talak 2,3]

Konuya alakalı birçok ayet ve hadis, Allah’tan (svt) gelecek yardım ve zafer konusunu açıkça ele alır.

Bu bağlamda, Müminler zorluklar karşısında sabırlı ve tevekküllü olmalıdır; Allah’a güvenmeli ve O’ndan yardım beklemelidirler. Allah’a teslimiyette asla gevşeklik göstermemelidirler.

Müslümanların imtihanlar karşısında nasıl davranmaları gerektiği ve zaferin Allah’ın yardımına bağlı olduğu konuları, İslam’ın temel konuları arasında yer alır. Aynı zamanda, Rabbimizin bildirdiği gibi, kâfirler ve zalimler gerek dünya da gerekse ahirette, Allah’ın yardımı ve desteğinden mahrum kalacaktır.

Özellikle geçirdiğimiz bu zor zamanlarda, Rabbimizin bu ayetleri bize moral ve cesaret vermekle birlikte, her durumda, her şartta Allah’a olan tevekkülümüzü, zorluklara karşı sabrımızı, İslam’ın hakimiyeti için gayret ve çalışmalarımızı ön plana çıkarır.

Bir Müslüman olarak yardım ve zaferin Allah’ın iradesine bağlı olduğuna iman etmek, Allah’tan beklediği zafer için çalışması gerektiği anlamına gelmelidir. İslam davasına hizmet ederken kişinin ihlas sahibi olması ve Allah’ın kendisinden istediği şekilde çalışması önemlidir. Yani şartlar ne olursa olsun, Allah’ın rızasını kazanmak için çaba gösterirken duygularımızı, düşüncelerimizi, çalışmalarımızı, Allah’ın rızasını, zafer ve yardımını kazanmak için iman, sabır, tevekkül ve gayret üzere birleştirmeliyiz.

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. Kâfirlere gelince onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bunun sebebi, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır.” [Muhammed 7,8,9]