Buluşmada ‘’Tasavvuf ve İslam’’ konusu ele alındı. Yağmur Altunok’un moderatörlüğünde başlatılan programda ilk konuşmacı Coğrafya Öğretmeni Senanur Özkan, tasavvufun tarihteki seyrini anlattı ve şu sözlere yer verdi; ’’İslam Allah’u Teala'nın tüm insanlığa sırat-ı müstakim üzere hareket etmeleri için göndermiş olduğu yoldur. İslam insanlığa hem ahiret hem de dünya mutluluğu sağlamaktadır. İlk Müslümanlar bu yolu en güzel şekilde anlayıp üzerinde dosdoğru şekilde yürümüşlerdir. Asrı Saadet devrinden sonra Müslüman toplumlarda sapmalar ve sarsılmalar meydana gelmiştir. Bunun en büyük sebepleri arasında yaşanan siyasi çalkantılar, İslam topraklarının genişlemesiyle beraber değişik kültürden toplumların İslam'a akın akın girmeleri ve devlete yağan ganimetlerle artan refah ve lüks hayat, bir takım Müslümanları Zühd hayatına yöneltmiştir. Zaten insanın fıtratında hem maddi hem de ruhi eğilimler bulunmaktadır. İslam bu dengeyi koruyan en güzel din iken akidenin zayıflaması bu dengeyi bozmuştur. Tasavvuf ilminin tarihte yolcuğu İslam öncesi toplumlara dayanmaktadır. Yahudilikte içe kapalılık, Mısır’da Hermetizm, Hindistan’da Budizm, Avrupa’da Hıristiyanlık vb…’’ İkinci konuşmacı Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler öğrencisi Feyza Yıkar ise şu sözlere yer verdi; …Tasavvufun omurgasını oluşturan Vahdet-i Vücut düşüncesi İslam’daki tevhid akidesine tamamen ters düşmektedir. Başta Vahdet-i Vücut olmak üzere rabıta, çile, zikir ve buna benzer bir çok hareket ne Kur'an’da ne de Rasulullah (sav)’in sünnetinde vardır. “Bugün dininizi kemale erdirdim.” [Maide 5/3] ayeti de bize delildir ki, İslam'dan olmayan herhangi bir söz, hareket iyi niyetli de olsa bidattır ve bidatta ateştendir. "Her bidat dalalettir." (Müslim) Program yapılan duanın ardından sona erdi. Katılan tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun.